İDRAK EDEBİLMEK!
Gerçekte,zamanın ve mekanın olmadıgı bir alemin içinde yaşamaktayız da;bunun idrakinde degiliz!Belki de yaşam şartlarımız ve şartlanmalarımız o kadar agır basmakta ki ;idrakimizin önünde olan gerçekleri yapımız ve şartlanmalarımız sebebiyle inkara kalkışmaktayız.
Evrensel boyutta meselelere bakarsak sürekli bir oluşum ve dönüşüm sözkonusudur.Bu oluşum ve dönüşüm sırasında insan algılama araçlarına oranla,o günün cehli içinde bir aydınlık devreyi bir karanlığın takip etmesini bir gün olarak kabul etmiş ve bunu da günkü anlayış içinde güneşin dogması ve batması olarak algılamıştır.
Düz tepsi gibi bir dünya ve bir yandan doğup bir yandan batan,sonra dünyanın altından dolaşıp yine öbür taraftan yükselen güneşe baglı olarak bir gün!
Sonra başka bir gurup çıkmış ve ayın dogup kayboluşu esasına göre 28 günlük ayları ve bunun 12 defa tekrarlanmasından ibaret olan yılı kabul etmiş.
Bir başka topluluk güneşin dönümü esasına dayanarak 360 günlük seneyi ve 12'ye bölümü olan ayları kabul etmiş.Böylece dünya üzerinde yaşayan bedenlerin çevrelerinde dönen ay ve güneşe göre algılayabildikleri zaman birimleri oluşturmuşlar.
Oysa bilimsel açıdan veya felsefi açıdan ve hatta dinin tefekkür yanı olan tasavvuf açısından meseleye bakılırsa,tek bir varlık ve nesne olan alem yönünden zaman parçalarından söz etmek mümkün değildir.Her nesneye göre,ya o nesnenin yapısı bakımından izafi zamanlar söz konusudur,ya da evrensel tek bir an söz konusudur.Bu açıdan bakıldıgında zaman denilen şeyin birbiri ardısıra devam eden olaylar oldugu ortaya çıkar.
İnsan gerçek algılama aracına yani tefekkür kabiliyetine göre yaşamın bilinen boyutların da ötesinde bir yaşam şekline geçebilme imkanına sahip olabilecegi halde,neden kendini madde ve şekil tapınmasına esir ederek dünyasını kendine zehir etmektedir?
Karpuzun dışına bakıp içinden bi haber olmak ,semere bakıp altında inleyenden habersiz kalmak zahire bakıp ona inanmak her kişinin idraki ile ilgili olsa gerek.
İnsan modern dünyada günlük koşuşturmaca içerisinde sırrı bulmayı unutmuş, maddenin ve materyalistlerin oyuncagı olmuştur.
İdrakten yoksun olmak aslında yaşamamaktır.