Dünle gitti yaşanan ne varsa düne ait
Bu gün yeni şeyler söylemek lazım.
Mevlana
Müslümanların Batı medeniyetinin oluşumunda oynadıkları rol herkesin malumudur. Tıp, fen, kimya, matematik, astronomi bu bilimlerin başında gelir.
Müslümanlar aynı zamanda pratik bilimlerin oluşumunda da önemli rol oynamışlar, Batı medeniyetine önemli katkılar sağlamışlardır. Bunun örnekleri oldukça fazladır. Mesela sabunu ilk imal edenler Müslümanlardır. Kamıştan yapılan şekeri Avrupa’ya Müslümanlar tanıtmışlardır. Çinliler tarafından keşfedilen kâğıdı Batıya yine müslümanlar tanıtmışlardır.
Örnekleri uzatmak mümkündür. Ancak biz meselenin özüne gelmek istiyoruz.
Bir zamanlar görkemli bir medeniyet kuran Müslümanlar bu yüzyılda acaba neden tarihin gerisinde kalmışlardır. Tarihe ve bu günkü Batı medeniyetine yön veren bu büyük medeniyetin mensupları neden bu gün sadece ferdî ve toplumsal problemlerle mücadele ederek varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır.
Çözüm üretme merciinde olan Müslüman entelektüeller, bir taraftan yıkılmış bir medeniyetin kalıntıları ve diğer taraftan hâkim batı dünyasının zihnî ve sosyal dayatmaları ile karşı karşıyadır.
Bir zamanlar içinde şeytan var diyerek yaktığı kadınlar bir yana, doğu sultanının hediye ettiği çalar saate bakarak : "Kuş bunun neresinde?" diyen bir dönemin karanlık Batı'sının şimdi geldiği aşamanın çok daha iyi tahlil edebilmesi gerekmektedir.
Biz Müslümanlar tarihin şu anında mağarada üç yüzyıl uyuduktan sonra uyanan Ashab_ı Kehf’e benzemekteyiz. (İ.Eliaçık) Uykudan uyanıp şehre inince yaşadığımız şok ile etrafımıza şaşkın şaşkın bakınıp “ne oldu bu dünyaya böyle, hiçbir şey bıraktığımız gibi değil” demekteyiz. Çünkü zaman akıp gitmiş, hayat değişmiş, insanlar başkalaşmış, yaşadığımız çağın değerleri, teknolojisi ve yaşam biçimi değişmiştir. Bir zamanın mağlupları şimdi dünyanın efendileri olduklarını söylüyorlar. İslam medeniyetinin kalbi olan coğrafyalar bu gün harabelere dönüştürülmüş durumda. Ne Batı eski Batı ne de Biz eski Biz’iz.
Durum açık seçik ortadadır. Üç yüz yıldır uyuduğumuz uykudan uyanmış durumdayız. Ancak uykudan uyanmak yetmemektedir. Çok şeyin değiştiği bu dünyaya ya ayak uyduramadan harakiri yapmayı tercih edeceğiz, ya da yeniden tarih sahnesine çıkacağız. Yeni iklimlerde yeni atılımlar yapmanın zamanı çoktan geldi. Geçmişle övünmenin haklı gururunu yeterince yaşıyoruz zaten. Ancak unutmayalım ki zaman akıp gitmektedir. Dünü, gerekli ibretleri alarak bir tarafa bırakalım. Tarih bizi bu güne ait ürettiklerimizle yargılayacaktır. Dünü tarihçilere bırakalım ve bu gün neler yapıyoruz ona bakalım. Öyleyse bir medeniyetin yeniden inkişafı için önce düşüncemizi, aklımızı ve şahsiyetimizi yeniden inşa edeceğiz. Bireylerden başlayan bu hayat inşası da bir medeniyet sıçraması olarak zaten kendiliğinden yansıyacaktır geleceğimize...