Adil düzene doğru yazı serisi (7) .
Ahlak, bir insanın önce kendisine faydalı olması sonra elinden ve dilinden başkalarının iyilik bulması, zarar görmemesi demektir. Bunun için o insanın manevi değerlerle mücehhez olması gerekir. Çünkü ahlak karşılığı menfaat (çıkra) değil Allah’ın rızasını kazanmaktır.
Ahlakın kemale ermesi, o insanın iyiliklerinin artması ve kötülüklerinin gittikçe azalmasıdır. İdeal ahlak sahibi insan, her an ve her şekilde bütün iyiliklerin kaynağı olması, bütün kötülüklere de kapalı olmasıdır. Bunun da tek örneği Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v) dir. Bir Hadis-i Şerif de Peygamberimiz (s.a.v); “Ben ahlakı kemale erdirmek için gönderildim” buyurmaktadır.
Ahlak, kendiliğinden oluşmaz. Bu önce bir iman meseledir. Amentü diye bildiğimiz imanın 6 şartının o insanın kalbinde yerleşmesi ve diliyle de bunu söylemesidir. Hele “ahiret gününe inanma, dünyada yaptıklarından ahirette hesaba çekilme, kötülüklerin ve iyiliklerin mutlaka karşılığının bulunacağına inanma…” o insanın hayatının her safhasında söylediklerine ve yaptıklarına çok dikkat etmesini sağlayacaktır.
Şurası unutulmamalıdır; “İslam, şekil dini değil şuur dinidir” Adamın sakalı var, şalvarı var, cübbesi var, namazı var ama şuuru yoksa ondan fazla bir şey bekleyemeyiz. Değerlendirme yaparken yanlış ölçüleri ele alırsak yanılırız ve aldatılanlardan oluruz. Şuda bir gerçektir ki güzel ahlaklı insan ibadet ehli insanlar içinden çıkar.
SİSTEM İÇİNDE AHLAK
Meşhur bir kuralı söylememiz gerekirse; “En mükemmel sistem, ahlaksız insanların elinde heder olur” Çünkü sonuçta sistemin bütün çarkları insanlar tarafından yürütülür. Eğer o çarkı yürüten insan ahlaklı ise insanlar adalet bulur, iyilik bulurlar. Ama insan ahlaksız ise o çarkın arasına sert bir şey sokar, çarkın işe yaramasına engel olur.
Onun için Adil düzen, ahlaka çok büyük önem verdiği halde “Ben de bir sistemim…” diyen Liberalizm ve onun tatbikatı olan Kapitalizm ile Sosyalizm ve onun uygulaması olan Komünizm de ahlak diye bir mef’um yoktur. Her şeyi kanunlarla düzelteceklerini zannederler ve her kesin başına bir polis dikmeye çalışırlar. Ama polisin başına da bir polis dikmek gerektiğini bilmezler ve böylece haltan toplanan devletin bütün parası sonunda “kontrolün kontrolüne gider.”
Materyalist sistemler, insanda ahlak yerine diplomaya bakarlar. Yüksek öğrenimin her şeye yettiğini zannederler. Hâlbuki yüksek öğrenim sahibi ahlaksız bir insan, mesela bir yüksek bir makamda ki hortumlayıcı, milletin parasını hortumlarken planlı programlı hortumlama yapar, böylece yaptığı ahlaksızlığın farkına varmak mümkün olmaz.
Hastalandıkça kendimizi eline teslim ettiğimiz doktor eğer ahlaklı olarak yetiştirilmemişse, ameliyat gerektirmeyen bir hastalık için “ameliyat yapacağız” diyerek seni bıçağın altına yatırır ve hiç acımadan keser. Çünkü ameliyat karşılığında daha çok para alacaktır. Normal doğum yapabilecek bir hamile hanıma sezeryan önererek onu keser ve gelecek hayatının zehir olmasını sağlar.
Bugün ülkemizde sezeryanla doğum oranı % 60’a yükselmiştir. Hâlbuki bunun yüzdesi % 10 civarlarında olması gerektiği, bizzat Sağlık Bakanımız Dr. Recep Akdağ tarafından ifade edilmektedir.
Günümüzde gerçek ahlaki değerlere sahip olmadan yetişen Müteahhitler (ahlaklı olanlar hariç), daha çok para kazanmak için yaptığı binanın betonundan, çimentosundan çalarlar, bir gün sen o dairenin içinde otururken daire tepene göçer ve sen içinde çocuklarınla ölür gidersin. Konya da göçen Zümrüt apartmanının faciası, hala içimizde bir yaradır.
Adalet mekanizmasında çalışanlar da ahlaki değerler dikkate alınmazsa, suçlu suçsuz, suçsuz suçlu çıkar. 1960 ihtilalında Başbakanlıktan düşürülen Adnan Menderes’e Yassı Ada Mahkemesi hâkiminin söylediği şu sözler, çok manidardır. “Sizi buraya getiren güç, böyle istiyor”
Eğer ahlaki değerlere bağlı yetişen senin evladın ise bir gün karşına dikilir ve anasına kocakarı, babasına moruk diye hitap eder, “Benim harçlığımı artır. Oksa senin çeneni kırarım, Moruk” der.
Ahlak ve ahlaksızlığı her meslek erbabına teşmil edebilirsiniz. Toplum içinde ahlak aranmazsa, insanlar birlerini soyarlar, birbirini öldürürler. Fuhuş ve zina yaygınlaşır. Toplumun temeli olan aile yok olur gider. Tabii bunun tabii neticesi toplum da yok olur.
ADİL DÜZENİN İLK KURALI
Ahlakı, düzenin ilk sırasına koyan Adil düzen, “Önce Ahlak ve maneviyat” diyerek toplumun ve gençliğin bu konulara dikkatinin çekilmesini sağlamıştır. Anne karnında başlayan ahlak eğitimi, çocuk doğunca devam etmekte, okulların her seviyesinde değişik mertebelerde ahlak eğitimi karşısına çıkmaktadır.
Ekonomide işini geliştirmek isteyen ve bunun için kredi kullanmak isteyen müteşebbisten, önce ipotek istenmeyecek, önce o insanın güvenilirliğine ve ahlaki yapısına dikkat edilecektir. Kredi kaynakları bu kuralıyla insanlarda ahlakın gelişmesi ve yerleşmesini sağlayacaktır.
Ahlaki değerlere sahip ve başarılı insanlar, her kurumda üst makamlara yükselirken ahlakı değerlere sahip olmayanlar kendilerini düzeltmedikçe ilgi görmeyeceklerdir.