HEP BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Hep bir giden bir kalan vardır, giden mi, kalan mı şanslıdır bu bir muammadır.
Hep bir gülen, bir ağlayan vardır, bazen içten olmayan bir gülücüktense, içten haykırarak ağlamak daha mutlu eder insanı.
Hep bir kazanan, bir kaybeden vardır, bazen haksız kazançtansa hakkıyla kaybetmek daha onurludur.
Hep bir siyah, bir beyaz vardır. Bazen her şey simsiyahken, aydınlığa zor bela ulaşmak kıymeti daha da artırır.
Hep bir seven, bir sevilen vardır. Sevgiler karşılıklı yaşansa ayrılık maziye gömülür.
Ayrılıklar bazen acı verse de, bazen de güç verir.
Hep bir mutlu, bir mutsuz vardır, mutsuzluğu mutluluğa çevirmek bizim elimizdedir.
Hep bir susan, bir konuşan vardır, dinlemeyi öğrendiğimizde her şey nasıl da değişir. Asıl mesele bunu başarabilmektir.
Hep bir zengin, bir fakir vardır. Zenginler bir gün iflas edebilir, ama yürekteki zenginlik bakidir.
Hep bir değerli, bir değersiz vardır. İnsan kendi değerini kendi yaratır.
Zamanı çok olan hor kullanan vardır, bir de zamanı az ama kaliteli, hayırlı işlerde kullanan vardır.
Bazen zarar bildiğimizde yarar, yarar bildiğimizde zarar vardır.
Karşılıklı aşklar, karşılıksız aşklar vardır. İnsan bazen de acı çekerek olgunlaşır.
Hep bir başarılı bir başarısız vardır. Başarıya ulaşmak uzun ve engelli bir yoldur. Ama her yol gün gelir aşılır.
Hep bir suçlu bir suçsuz vardır. Suçlular cezasını bazen bu dünyada çeker bazen diğer tarafa kalır. Çünkü ilahi adalet vardır.
Hep bir iyi, bir de kötü vardır. Sahi bu dünya kötülerin dünyası mıdır? İyilerde vardır vardır.
Ve
Hep bir varmış, bir yokmuş.
Buna kısaca hayat deniyormuş.