Harlanan Ateşe Su Dökebilmek

Emrullah KILIÇ

Cubukhaber yayına başlayalı bir yıl oldu. Editörümüzün verdiği bilgiye göre gördüğü ilgi günlük aldığı 15.742 sayfa görüntülemeyle de tescillendi. Bir marka değeri oldu. Bu yerel habercilik açısından önemli bir gelişme.

Yerel basının, herkesi ilgilendiren gelişmeler yanında bulunduğu yörenin sorunlarına, yöredeki sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel konulara ve gelişmelere duyarsız kalamaz. Kalmamalı da.

İster genel ister yerel olsun yazılı ve görsel basının nasıl bir güç olduğunun farkında olmamak imkânsız. Bu gücü elinde bulunduranlar çoğu zaman ona istedikleri istikameti vermektedirler.

Memlekette nelerin nasıl dezenformasyona uğratıldığını görüyoruz.

Yapılanlar malum…

Yazılı ve görsel basın adeta bir sihir kutusu haline gelebiliyor. Sihir ise olmadıkları olmuş gibi gösterip izleyenleri yanıltmaktır.

Bu gün modern dünyada en büyük sihir ve büyü maalesef basın yayın yoluyla yapılmakta ve gerçekler ya örtbas edilmekte ya da hedef saptırılmaktadır. Bu saptırmalarla insanlara korkular salınmakta manipüle edilmiş haberler beyinlere yağdırılmaktadır.

Hem dünyada, hem de ülkemizde bunun sayısız örnekleri vardır. Bu gün dünya ya yön verenlerce olmadık sanal korkular üretilmekte, senaryolar çizilmekte ve bu senaryolar gereği savaşlar çıkarılmaktadır.

İçerde de durum dünyadakinden pek farklı değil. Atılan manşetlerle hedefler belirleniyor. Sokakta el ele tutuşmuş yürüyen, giyim tercihleri farklı, Ayşeler Fatmalar akşam haberlerinde, gazete sayfalarında adeta düşman gibi gösterilebiliyor. Mecliste daha çok demokrasi ve hürriyet için kalkan eller kaosun habercisi olarak enforme edilebiliyor maalesef.

O halde özgürlüklerimizin ve haklarımızın tarafı olmayacak mıyız?

 Bu, ne pahasına olursa olsun takım tutma taraftarlığı gibi bir taraflık değil elbet.

Bu taraf oluş adalet duygusunu zedelemeyen, insanlara ve toplumlara karşı hakkaniyetli davranmaktan alıkoymayan özgürlükçü bir duruş olmalıdır.

İnsan için geçerli olan durum basın için de geçerlidir. Basın taraftır.

Bir yazılı kültür ürününün tarafsız olması düşünülemez zaten.

Kimi liberaldir, kimi muhafazakâr. Kimisi özgürlükleri ön plana çıkarır, kimisi kanunları. Kimi insan haklarını, demokrasiyi ve bireyi ön plana çıkarır, kimisi devleti.

Tarih bizi dijital amel defterinin sayfalarına not ederken hangi tarafta olduğumuzu gözden geçirmemizde fayda var.

Hz İbrahim"in kıssasından türetilen bir efsane var. Buna göre, Hz. İbrahim ateşte yakılmaktadır. O zamanki Nemrut rejiminin uygulayıcıları, taraftarları ve işbirlikçileri ateşe odun atıp ateşi daha da harlandırmaya çalışırken; küçük bir serçe ise uzaktan gagasıyla getirdiği suyu ateşin üzerine dökmektedir. Birileri bunun nafile bir uğraş olduğunu söyleyerek, serçenin bu çabasından vazgeçmesini salık verir; ancak serçenin ısrarı, onun eylemini bugünlere kadar bir efsane olarak getirecektir.

O halde;

Haksızlıklar karşısında özgürlüklerin, insan haklarının, değerlerin, hakkın ve haklının tarafında yer almayıp bir serçe kadar bile olamıyorsak, yazık değil mi bize...