Hep söylüyoruz; Güzel gören, güzel düşünür diye, ama ya bu sözü tam anlayamıyoruz, yada bu söze kulak asmıyoruz. Birilerinin hatalarını, kusurlarını araştırmak, dinlemek bize acayip bir zevk veriyor. Oysaki birilerinin hatalarını gördüğümüz kadar dönüp kendimize baksak başkalarıyla uğraşacak zamanımız kalmaz. İnsanı yazmak, kendini yazmaktır; insanı konuşmak kendini konuşmaktır. İnsan umuttur, aşktır, acıdır, hasrettir, vuslattır; insan hayattır ve hayat insandır. diyor yazar D.Ali Taşcı. Her şey insanın içinde ve o mükemmel varlığı Yüce Yaratıcı şöyle tasvir ediyor Tin Suresi 4. Ayette: Doğrusu, Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
Hayata kendi gözlük renginle bakarken, başkalarının da seni farklı renkle gördüğünü bilmelisin. İkbal Gürpınar\'ın kitabında okuduğum bir hikâyeyi burada paylaşmak istiyorum.
İki bilge kişinin sohbetine bir kişi şahit oluyor. Öyle güzel şeyler konuşuyorlarmış ki, yabancı merakını gizleyememiş ve, Gördüm ki siz bilge kişilersiniz, siz hiçbir şeyi sebepsiz yapmazsınız demiş. Sonra kolları çok bol bir kıyafet giymiş olana dönerek, Neden kollarınız bu kadar bol? diye sormuş. Bilge biraz böbürlenerek cevap vermiş, Biz kusurları gördüğümüzde, (kolunu yarım ay çizerek göstermiş) bu bol kumaşla örtüveririz onun üzerini demiş. Aldığı cevap karşısında bu kez utana sıkıla kolları dar olana dönerek sormuş, Ya siz, neden böyle kolu dar bir elbise giydiniz? Büyük bir alçakgönüllülükle demiş ki gerçek bilge, Biz kusurları görmeyiz ki üzerini örtelim.
Şimdi çoğunuz, ama hataları görmezsek daha da çoğalır. O zaman herkes hata yapar diyeceksiniz beklide, belki haklısınız da. Ama bunu dedikodu yerine getirmek, karşındakini inciterek hatta alay ederek o hatayı onun yüzüne vurmak ne acıdır, hem karşımızdaki için hem de kendimiz için. Empati diyoruz ya hani (benim için çok değerli olan bir arkadaşımın bana sık sık hatırlattığı kelime) kendi başımıza geldiği zaman ne kadar üzüleceğimizi düşünelim bir Yine isterseniz bu konuyla ilgili olarak Asrı Saadete gidelim çünkü O güzel insanları tanımadıkça gerçek manada sevemeyiz, ve Onları sevmedikçe de tam manada Müslüman olamayız.
Bir gün Sevgili Peygamberimiz sohbet ederken, daha önce hiç tanımadıkları biri içeri girip dinlemeye başlamış Efendiler Efendisini. Resulullah\'ın gözlerinin içine bakarak demiş ki, Ne kadar çirkinsin Ya Muhammed. Herkes buz kesmiş, ama Peygamberimiz, Haddini aşmakla birlikte doğru söyledin demiş. Sahabe şaşkın Aradan biraz zaman geçtikten sonra, başka biri gelmiş Efendiler Efendisinin sohbetine. Peygamberimize bakıp, Ne kadar güzelsin Ya Muhammed demiş. Yine aynı sakinlikte , Doğru söyledin demiş. Sahabe şaşırmış her iki adamada Doğru söyledin demişti. Sormuşlar hikmetini. Her ölçüde bize örnek olan, Allah\'ın Habibi demiş ki: O baktı, kendini gördü; o baktı, kendini gördü.
Çok güzel bir Kızılderili sözü var; Komşunun hakkında konuşmadan önce, kendi ayakkabılarının içine bak. Ne kadar doğru bir söz, birinin kusurlarını araştırmadan önce kendimize dönüp bakmamız gerekmiyor mu? Eğer birinin hatasını gördüysek o hata bizde olduğu için görüyoruzdur!