İyi niyetin kötüye kullanılmasından hiç birimiz hoşlanmayız.
Siz adına ne derseniz deyin fark etmez. Sözlükte ki karşılığı İstismar. Amacı ise çıkar ve menfaat.
Malumunuz olduğu üzere çeşitleri mevcuttur.
Her kesimden, her düşünceden insanın zaman zaman başvurduğu bir yöntem istismar.
He türlüsü insana, insan onuruna karşı bir saygısızlık ve bir aldatmadır.
İstismarcılar farklı şekillerde, farklı kılıklarda karşımıza çıkabilirler.
İster kültür medeniyet ve ülke bazında düşünün, isterse kurumsal ve kişisel bazda özleri aynıdır.
Mesela kimi ülkeler demokrasi ve barışı istismar ederek ülkeler işgal eder.
Kimi insanlar bir takım ideolojileri bahane ederek kesesini doldurur.
Dinsellikten cinselliğe kadar uzayıp gider bu istismar listesi.
İnsan zihni bu istismarcılara karşı uyanık olur ve gerekli donanıma sahip olursa bu tuzaklara kolay düşmez. Ancak herkesin aynı duyarlılık ve uyanıklığı gösterip farkında olması da beklenemez.
İstismarcıların fark edilmesi bazen gerçekten zordur. Çünkü insanı en hassas olduğu konulardan yakalamaktadırlar.
Mesela bundan en çok İslamcı kesim rahatsız olurdu, şimdi de durum farklı değil.
Kimden mi?
Kartel medyasını bilirsiniz. Malum çevreler her zaman konjonktürel hareket etmeyi yeğleyen, rüzgarın akışına doğru yelken açmak işlerine gelen çevrelerden.
Sofistike bir sahtekârlık, üstüne biraz da yüzsüzlük…
Kılıktan kılığa girip, her duruma göre farklı post giyinmek… vesaire.
Yıl boyu İslamın ve toplumun değerlerine karşı yürütülen kampanyaların Ramazan ayında ve kandil gecelerinde ranta devşirilmeye çalışılması sinirleri bozmak için yeterli.
Bu istismarın kabul edilebilir bir yanı elbet olamaz.
Lakin gün gelip devran dönünce istismarcılara yenilerinin eklendiğini görmemek imkansız.
Bu sefer kendini dindar gören bazı çevreler aynı yolu tutmaya başladı.
Toptancı, genellemeci konuşmaların yanıltıcılığının farkındayız.
O yüzden sözümüzün sınırları ve maksadımız malum.
Örnekleri mevcut.
Mesela büyük İslam âlimi İmam Gazali üzerinden gidildi. Adeta memlekette bir Gazali ticareti aldı başını yürüdü. Eserleri parça parça tercüme edilmiş, çevirilerin niteliğine bakılmadan farklı isimlerle piyasaya sürülmüştü.
Maalesef istismar devam ediyor ve sürekli versiyon güncelliyor;
Kişisel gelişimciler, tezgahlarına koyduğu kitapların içine birkaç ayet hadis yazarak rant sağlıyor.
Bazı kurumlarımız da bu istismar organizasyonlarına çanak tutuyor. Birileri de hiçbir değeri olmayan kitapları satıp keselerini dolduruyor.
Öyle şeyler de var ki insan bu kadar da olmaz diyor. İnsanlarımızın özel günlere duyduğu hassasiyet ve önem ranta çevrilmek isteniyor. Hem de İslam’ı ve peygamberi anlamak adına.
Kutlu doğum haftası etkinlikleri çerçevesinde yapılan faaliyetlerde de maalesef aynı durum gözleniyor.
İyi niyetle başlayan etkinlikler tam bir tüketim kültürüne dönüşmek üzere.
Niteliksiz eserler kuşe kâğıtlara basılıp piyasada boy gösteriyor.
Gösteriş diz boyu, yakalarda rozetler, ellerde güller…
Bu mudur Peygamber algısı?
Kutlu doğum etkinliklerini fırsat bilen birileri göndermiş bir takım şeyler. Masamda duruyor tüm banalliği ile…
Eğitimden siyasete kadar birçok alanda “yukarılara selam, gösterişe devam” babından CV kabartmak amacıyla yapılan fuarların, festivallerin şimdiye kadar memlekete kazandırdıklarını gören varsa beri gelsin.
Getirdikleri varsa eğer, bunların yanında bu organizasyonların bizlerden neler götürdüğü de iyi hesap edilsin.
Bilindiği gibi bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar", kısaca GDO adı veriliyor.
Biz de iyi niyet ve ihlâsla yapılanların hakkını teslim edip, gerçek amacından saptırılmış, istismara ve ranta dönüştürülen her türlü organizasyona “Genetiği Değiştirilmiş Organizasyonlar” dersek sanırım haksızlık etmiş sayılmayız.