Gençlik Madde Arkasından Koşuyor... (5)

Şuayip Yaman Görünen Köy


 

İLÇEDE ASAYİŞ BERKAMAL MI?

     Gençlik Madde Arkasından Koşuyor... (5)

 

İnsanlarda sakinleştirici, keyif veren veya uyarıcı etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği doğuran, bırakıldığında yoksunluk belirtileri doğuran kimyasal maddelere ve ilaçlara uyuşturucu madde adı denir.

Zararlı etkileri bilindiği halde uyuşturucu maddelere karşı duyulan sürekli alma isteğinin engellenmemesine uyuşturucu madde bağımlılığı denir.

Kimyasal maddelerin çok eski zamanlardan beri insanların ruhsal durumlarını etkilediği bilinmektedir. Bu kimyasal maddelerin bir kısmı keyif verici, bir kısmı ise tıpta hastalıkların tedavisinde olmak üzere farklı amaçlar için kullanılmıştır.

Kimyasal maddelerin keyif verici olarak kullanılması sonucu kişilerin bu maddelere bağımlı hale gelerek sağlıkları bozulmuştur. Bu maddelerin satılması sırasında ise bazı kimseler haksız olarak büyük miktarlarda paralar kazanmışlardır.

İnsanların sağlığını tehlikeye atarak haksız para kazananlar vicdan ve merhamet duygusu olmayan kişilerdir. Bu kişilerin tek amacı para kazanmaktır. Hızla yaygınlaşarak toplumsal bir sorun haline gelen uyuşturucu madde ve bu konuyla ilgili bazı kavramları aşağıdaki gibi açıklayabiliriz.

Uyuşturucu madde: İnsanlar tarafından zararlı etkileri bilindiği halde giderek artan oranlarda alınan keyif verici sakinleştirici ve uyarıcı etkileri olan ilaç veya maddelere uyuşturucu maddeler denir. Uyuşturucu maddeler fiziksel ve ruhsal bağımlılık yaptığından bu maddelerin bırakılmasında yoksunluk durumu meydana gelir.

Kötüye kullanma: İlaç veya maddelerin sağlık amacı dışında keyif verici, sakinleştirici vb. amaçlar için kullanılmasıdır.

Alışkanlık: Ruhsal bağımlılık nedeniyle ilaç veya maddelerin devamlı olarak kullanılmasıdır.

 


İlçemizde madde bağımlıları hızla artıyor; Dün top arkasında koşan gençlik şimdilerde madde arkasından hem de dört nala koşuyor.... 

İlçemizde 1999 yılında madde bağımlılarının sayısı sadece 4 idi. Üstelik de bunlar tiner-bally kullanıcıları idi. Etkili ve yetkililerin olayı küçümsemeleri ve vurdumduymazlıkları bugün nereye geldiğimizi çarpıcı bir şekilde göstermektedir.

İlçemizde sigara içme yaşı 7, madde kullananların yaş ortalaması maalesef şimdilerde 11’ e kadar düştü. Bu ise çok tehlikeli, bir o kadar da düşündürücü bir durum. Önlem alınmazsa geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi kaybederiz. Bunun da vebalinden kurtulamayız.

O günden bugüne yaklaşık 16 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen alınan kararlar sözde kalmış, sorunlu çocuklara yenileri, daha yenileri eklenmiştir. Hem de fazlasıyla..

Geçtiğimiz dönemlerde tiner - bally çekenler, esrar ve  ekstacy içenler şimdiler de eroin, kokain ve bonzai (sentetik esrar) kullanmaya başladılar, yazık çok yazık oluyor bu gençlere.. 

Bonzai (Ucuz Ölüm):

Sentetik esrardır. Bunu içen bir esrar yerine 500 esrar içmiş gibi oluyormuş.

Etkileri, vücutta karaciğeri yok ediyor. Gerçekten bir zehir. İçinde 350 farklı sentetik katkı maddesi var. Ucuz Ölüm, 2-5 lira arasında satılıyor. Esrar içenler 100’de yüz artarken bonzai yüzde 400 artıyor. Bonzai’nin tedavisi yok. Göç alan ilçelerde yaygındır.

İşsizlik, başıboşluk ve sahipsizlik çocukları kötü yola düşürüyor. Keza bunlara; İşsizlik, yoksulluk, ailenin kopukluğu, ilgisizlik, eğitimsizlik ve ekonomik sorunları da ekleyebiliriz.

. Televizyonlar çocukları kötü etkiliyor. Çocuklar TV dizilerindeki mafya rolündeki şahsiyetleri kendilerine örnek alıyor. Bu da mafya babası olma hayalini ortaya çıkarıyor. İlçemizde bu tür arkadaş grupları var. Şimdiden ufak tefek sürtüşmeler de başladı. Gençler kendilerini bu şekilde ispat etmeye çalışıyorlar. Kısacası şiddeti özendiren bir kültüre sahip olmaya başladık.

Alkol ve madde bağımlılığı iç içe geçmiş durumda.. Okullardaki sorunlu çocukların ailelerinde de sorunlar var. Bu ailelerle birebir görüşmek ve sorunları birlikte çözmek gerekir. Çoğu okulda “Rehberlik hocası” bile yok. 

 

İlçede hala ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ ve “ adam sendecilik” , “bana ne” zihniyetleri hâkim. Hiç kimse sorumluluk almak istemiyor. Neme lazımcılık almış yürümüş..   Oysa ilçede yaşayan herkes kendinde bir sorumluluk aramalı... Özellikle “toplumsal sorumluluk” .

Madde bağımlısı gençler bir takım maddeleri kullanarak kendilerini kanıtlamak istemekte, bunun içinde tiner, bally, esrar, hap (extacy), eroin, kokain ve bonzai kullanmakta bunları da çeşitli yollarla elde etmektedirler.

Gelecek, çocuklarımız için çok zor. Ailelerin çocuklarına gücü yetmiyor. Parayı bulamayan çocuk dilencilik, hırsızlık, gasp ve darp yapacak hatta fuhuş batağına saplanacaktır... Ve hatta ebeveynini dövecektir. Bu tür olaylara ilçemizde de rastlamak mümkündür. Bunlar maalesef kaçınılmaz gerçeklerdir.

Yapılan araştırmalarda; 2002 ‘den bu yana ülkemizde Bonzai kullanımı yüzde 38, uyuşturucu kullanımı da yüzde 17 artış göstermiştir...

 

Çocuğun uyuşturucu kullandığı nasıl anlaşılır?

Aileler çocuğunun uyuşturucu kullanıp kullanmadığını nasıl anlayabilir?

Bunlar;

  • Duygularında ani değişiklikler olması,

  • Olağanın dışında saldırganlaşması,

  • İştah kaybı,

  • Giderek okula, spora, hobilerine karşı ilgisini kaybetmesi,

  • Sık sık durumla uyumlu olmayan uykulu ve sersem olması,

  • Gittikçe daha çok yalan söylemesi ve bunun gibi başka hareketlerinin olması,

  • Evden para ve başka eşyaların kaybolması,

  • Vücudunda, giysilerinde alışılmışın dışında lekeler, koku veya başka işaretlerin olması şeklinde sıralanabilir.

Bundan sadece on yıl öncesinin uyuşturucularını sayacak olsaydık, esrar, ecstasy, kokain, eroin, amfetamin, morfin vb. maddeleri sayabilirdik. Oysaki günümüz de uyuşturucu maddelerin isimlerini saymak neredeyse imkânsız hale geldi. Çünkü tahmin edilemeyecek derecede çoğaldılar.


 

 

                                   “Denize Düşen Yılana Sarılır... 

Eski kaymakamlarımızdan Mustafa Güler döneminde ilçede yaklaşık 30 madde bağımlısı tespit edildi ve tedaviye gönderildi. Bunlardan 28 ‘i tedaviye cevap verdi; iş sahibi, ev sahibi ve hatta çoluk-çocuk sahibi oldular. Sadece ikisi tedaviye cevap vermedi. Bunlardan birisi geçtiğimiz yıllarda vefat etti (Allah rahmet eylesin), diğeri de şimdilerde yaşıyor. Ama onu da yaşamak denirse...

 

Geçtiğimiz aylarda madde (eroin) bağımlısı bir gencimizin annesi ile karşılaştım.

 

Kadıncağız yorgun, bitkin ve hayata küsmüş bir durumda idi.

Kadına oğlunun durumunu sordum.

Kadın, “Ne olacak ağabey aynen, hatta daha da artarak devam ediyor. Keşke benim oğlum da rakı, bira içseydi” dedi. 

 

Ben de, “onlar da zararlı maddeler değil mi?”

 

Kadın, “Olur mu ağabey oğlum rakı veya bira içseydi. Akşam sızardı, sabah ayık bir şekilde karşımda görürdüm. Şimdilerde eve nasıl gelecek, eve gelince bana mı, babasına mı, kardeşine mi, eve mi zarar verecek, ya da dışarı çıkıp hırsızlık mı yapacak, darp mı yapacak, gasp mı yapacak? Her gün diken üzerinde oturuyoruz” demişti.

 

Ülkede tekel ürünleri kayıt altında.. İktidarlar ne zaman bütçede sıkıntı var. İşin kolayını buluyor. Başlıyorlar tekel ürünlerine zam üstüne zam yapmaya. Çünkü işçisine ve memuruna genelde bunlardan aldığı ‘dolaylı vergilerle’ maaş veriyorlar.

 

Diğer maddeler uyuşturucu hap, esrar, eroin, kokain ve bonzai ise kayıt dışı.. Bunların ne algısı var ve ne de vergisi. Özellikle de bonzai denilen sentetik esrar birilerinin tabirine göre ‘peynir-ekmek gibi satılıyormuş, üstelik de çok ucuz.

 

Bunları elde etmek de çok kolaymış.. Örneğin 4 genç bir araya gelip rakı, cin, votka, bira vs. içemez. Çünkü bir bira 5-6 lira, bir 35’lik içki ise en az 25-30 lira.. Gençler aralarında 5’şer lira toplasa alacakları içki argo tabiri ile dördünü birden kesmez. Hem her gün alkollü içkiye parayı nasıl bulacaklar? Ama maddeyi istedikleri zaman buluyorlar...

 

Şimdiye kadar gelen iktidarlar, hem uyuşturucu ve hem de tekel maddelerini ortadan kaldırma ile ilgili tüm yetkilere sahip iken tümden kaldıramamış veya kaldıramıyorlar? Çünkü işlerine öyle geliyor. Çünkü bunalıma giren kişi teselliyi hep bunlarda buluyor, zamlar ise onları hiç mi hiç etkilemiyor. Bir şekilde parayı buluyorlar.

 

Hatta içki ve sigaraya karşı çıkan iktidarların birtakım sempatizanları bile içki masasından kalkmıyor...

 

Uyuşturucu maddeler kaldırıldığı an ülkenin gençliği en büyük bir bela ve illetten kurtulmuş olur.

 

Yoksa gençliğin bu kötülüklerden kurtulması bazı çevrelerce istenmiyor mu?

 

Şimdiki iktidar bile bu maddelere karşı olduğu halde uyuşturucu illetini neden kaldıramıyor? On üç yıldır iktidarda oldukları halde uyuşturucu maddelerin kullanımının önlenmesi için herhangi bir çaba gösterdiklerini veya önlem aldıklarını gören, duyan, bilen var mı? Önlem alındıysa bu maddelerin kullanımı ve buna bağlı ölümler neden gittikçe artıyor? 

 

Yine iddialara göre uyuşturucu maddeler ve kaçak sigaralar ilçede peynir-ekmek gibi satılıyormuş...

 

Sigara içmek, ilkokullarda bile hızla yaygınlaşmaya başladı. Unutulmamalıdır ki, her sigara içen çocuk kontrol edilmezse yarın bir uyuşturucu madde bağımlısı adayıdır.

 

Madde bağımlısı gençlere aileleri, okul yöneticileri, okul aile birlikleri ve hatta emniyet güçleri bile müdahale edemiyor.

 

Çocuk evde ebeveynden, sokakta polisten veya bir büyüğünden, okulda ise öğretmen ve müdürden korkmuyor. Küçük yaştaki çocuklar sokaklarda gece yarılarına kadar geziyor. Bunlara kimse ses çıkarmıyor, ailesi bile çocuğum nerede diye izini süremiyor.

 

Ne hale geldik? İlçe gençliği nereye koşuyor?  Bu kötü gidişe kim ve nasıl dur diyecek?

İlçemizdeki madde bağımlısı çocukların yaş ortalaması maalesef şimdilerde ilköğretim yaşlarına düştü. Bu ise çok tehlikeli, bir o kadar da düşündürücü bir durumdur. Önlem alınmazsa geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi kaybederiz. Bunun da vebalinden kurtulamayız.



 

Sorunlu çocukların topluma kazandırılması amacıyla 2008’in Haziran ayında ÇUDEF’in (Çubuk Dernekler Federasyonu) önderliğinde eskiden Şehir Kulübü olan Taş Bina’da (şimdiki Belediye Başkanlığı binası) düzenlenen toplantıya ilçede faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve meslek kuruluşlarının temsilcileri katılmış, hararetli konuşma ve tartışmaların sonunda birtakım ilke kararları alınmış, bir de komisyon kurulmuştu. Sonuçta ‘sorunlu çocuklara’ sahip çıkılacaktı.

 

O günden bugüne yaklaşık 7 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen alınan kararlar sözde kalmış, sorunlu çocuklara yenileri eklenmiştir. Hem de fazlasıyla..

 

Aldığım bilgiye göre; Belediye yetkilileri madde bağımlılığı ile ilgili olarak bünyesinde bir komisyon kurmuş ve çeşitli toplantılar yapıyormuş.. Ama ilçedeki gençlik sorunları hala hat safhada..

 

Madde bağımlılığı öyle bir hale geldi ki; Artık toplantıyla, sempozyumla, konferansla, panelle çözülecek gibi de değil.. Sahaya inilmesi gerekir. Madde bağımlıları hem tedavi edilmeli. Tedavi edilirken de bir meslek sahibi olmaları için çalışılmalıdır.

 

Burada tek çözüm de sorunları sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, basın ve Çubuk kamuoyu ile paylaşmaktan geçer.

 

Şimdiye kadar halktan uzak ve halkın sesini dinlemeden, kapalı kapılar ardında ilçenin hangi sorunu çözülmüştür?

 

İlçedeki ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel yapı son yıllarda hızla değişmeye başladı. Bunun en önemli nedeni de ‘Metropol İlçe’ olmamızdan kaynaklanan sosyo-ekonomik sorunlar ve hızla artan dengesiz göçtür.

 

Metropol İlçe olduğumuz 23 Temmuz 2004 tarihinden bugüne 27 vilayetten 30 binden fazla göç aldık. Bu rakam ilçemize ülke çapında en fazla göç alan ilçe unvanını da beraberinde getirmiştir. Metropol öncesi ilçede varoşlar yokken, maalesef şimdilerde var.

 

Madde kullanımında internetin büyük etkisi var

 

Son yıllarda ise uyuşturucu madde kullanımında ve erişiminde internetin de büyük etkisi var.

 

Kullanıldığında esrar etkisi veren “ baharat” veya “bitki” olarak nitelenebilecek ürünler dünyada yayılmaya başladı. Özellikle internet aracılığıyla pazarlama, hızla yayılma ve hedef kitlesi her geçen gün artma eğilimi gösteriyor.

 

İnternette filtre kullanılmalı. Bu suretle uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile ilgili kolay erişim engellenmeli. Bu noktada ise sanal dünya internette büyük önlemler alınmalı. Okullarda ve evlerde uyuşturucuya kolay erişimi noktasında internet filtreleri kullanmalı. Bunun için ise (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) BTK ve bu noktada yetkili merciler gerekli takipleri yeterince yapmalı ve bu sitelere erişim engellenmeli.

 

Boşanmalar kullanımı arttırıyor

 

Uyuşturucu kullanımının artması ve küçük yaşlara kadar düşmesinin bir diğer nedeni ise ailelerde yaşanan sıkıntılar. Ülkemizde ve ilçemizde son yıllarda ciddi bir artış gösteren boşanma rakamlarının en önemli yan etkisi de boşanan ailelerin çocukları ile boşanan genç çiftlerin uyuşturucuya yönelmesi.

 

Boşanma olayları, genellikle evliliğin ilk yıllarında ve özellikle gençler arasında yaygın. Boşananların yüzde 48’i, 20-34 yaş grubunda oluyor. Yani genç nesil maalesef, hayatının baharında bu büyük felaketle karşılaşıyor.

 

Uyuşturucunun zararları anlatılmalı...

 

İlköğretimin ikinci kademesinde (ortaokul) düzeyinde uyuşturucu ve madde bağımlılığı konusunda dersler olmalı veya en azından bu noktada bütün okullarda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından zorunlu olarak sınıflarda uyuşturucu ve madde bağımlılığının zararları anlatılmalı.

 

Orta öğretim (lise) düzeyinde ise sağlık taramaları yapılmalı. Öğrencilere uyuşturucu ve madde bağımlılığının zararlarının insanın hayatında nelere mal olduğu anlatılmalı.

 

Madde bağımlılığının manevi boyutu anlatılmalı. Öğretmenler öğrencilere uyuşturucu ve madde bağımlılığının manevi ve dini açıdan zararlarını anlatmalı, dini açıdan yasak olduğu, öğrencilerin hayatlarına mal olacak yanlış davranışlarda bulunmamaları konusunda bilgi vermeli.

 

İmamlar bilgilendirilmeli. Diyanet İşleri Başkanlığı gençliğimiz tehdit altına alan bu veba ile mücadele konusunda imamlara yeterli bilgi vermeli. İlçe Müftülüğü bünyesinde oluşturulacak birimlerde uzman kişiler imamlara bu konuda yeterli bilgiler aktarmalı. İmamlar ise bunu bulundukları bölgelerdeki camilerde ailelere uyuşturucunun sakıncaları konusunda uyarılarda bulunmalı.

 

Okullarda MEB tarafından oluşturulacak birçok bağımsız site ile öğrencilere uyuşturucunun zararları anlatılmalı. Sosyal medya bu noktada etkili bir şekilde kullanılmalı. Uyuşturucunun kararttığı insanların hikayeleri ve görüntüleri bu noktada takipçilere ulaştırılmalı..

 

Üniversitelerden faydalanılmalı. Üniversiteler, MEB ve diğer yetkili kurumları arasında işbirliği sağlanarak, üniversitede görevli personelin bu noktada yardımcı olmaları sağlanmalı.

 

Madde bağımlılığı merkezleri açılmalı.. Madde bağımlılığı tedavi merkezlerinin sayısı ile bu kurumlarda çalışan personelin sayısı ve çeşitliliği arttırılmalı ve eğitimli personellerin bu kurumlarda çalışması sağlanmalıdır.

 

Okullarda rehberlik öğretmenleri yanında birer de “psikolojik danışman” bulunmalı...

 

Madde bağımlılığının çözümü maneviyattan geçer...

 

Burada din adamlarına da çok büyük görevler düşüyor. Özellikle Cuma hutbelerinde cemaat “madde kullanımı” hakkında bilinçlendirilirse tarihi bir görev yapılmış olur.

 

Camilerde konuyla ilgili eğitimler verilebilir;

 

Çocuklarla genelde anneler ilgileniyor. Anneler okullara gidiyor, bu tür eğitimlere katılıyor ama babalar katılamıyor. Şimdi camilerde bu eğitimler yapılırsa babalar da çocukların başına gelebilecek kötü şeyler ve bunlara karşı nasıl davranmaları gerektiğini bir şekilde öğrenmiş olurlar.

 

Madde bağımlılığı her geçen gün artıyor. Bağımlılık yaşı 11’e düşerken uyuşturucu kullanımının en az İmam Hatip liselerinde olması manevi eğitimin önemini gözler önüne seriyor.

 

Ülkemizde uyuşturucu sorunu birilerine göre bireysel olduğu için pek önemsenmeyen bir konu olarak algılanıyor. Ancak son yıllarda artan uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığı bu sorunu toplumsal bir sorun haline getirdi. Oysa bu olay toplumsal bir olaydır. Çünkü çürük bir elmanın bir depoya zararı vardır.

 

Uyuşturucu kullanımı; Ölümlerin yanı sıra, yaşamların dramatik bir şekilde kararmasına, bireyin ve toplumun refah düzeyinin düşmesine madde ile ilintili suç ve kazaların, enfeksiyon hastalıklarının artmasına yol açıyor.

 

Ülkemizde 2009 verilerine göre yatarak bağımlılık tedavisi gören en küçük kişinin yaşı 11, en büyük kişinin ise 65’di.

 

 İlçede AMATEM’e İhtiyaç Var 

 

Konunun önemine binaen İlçe Kaymakamı başkanlığında; Belediye, emniyet, jandarma, eğitim, müftülük, sağlık kurumların temsilcileri, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve ilçe eşrafından oluşacak bir “Kriz Merkezi” oluşturulmalı. Bir durum değerlendirmesi yapılarak,  gerekli önlemlerin alınması gerekir.

 

Yine Çubuk Devlet Hastanesi bünyesinde, AMATEM (Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi) veya buna benzer bir poliklinik açılabilir.

 

Sigara içme yaşı gittikçe düşüyor. Bu nedenle ilçede faaliyet gösteren okullarda sigarayı bırakma kampanyaları düzenlenmeli. Sigarayı bırakanlar hediyelerle desteklenmeli...

 

İŞKUR, Yeşilay ve Kızılay işbirliği ile ortaklaşa projeler yapılmalı..

 

Belediye, İlçe Milli Eğitim veya Kaymakamlık (Toplum Sağlığı Merkezi) ; Kızılay, Yeşilay ve İŞKUR’un da içinde olduğu bir proje yapmalı.. Bu proje ile madde bağımlıları hem tedavi edilmeli ve hem de iş sahibi olmalı..

 

Madde bağımlısı gençlerin sosyal hayata kazandırılması ve meslek sahibi olması hedeflenen proje çerçevesinde İŞKUR ile Yeşilay, Kızılay, Çıraklık Eğitim  iş ve meslek danışmanlarının bağımlılıklarla ilgili bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine yönelik yerinde ve uzaktan eğitim programı uygulanmalı..

 

Projede kursiyer olarak başlayan bağımlılarına bir meslek öğretilmeli, işe yerleştirilmesi için de çalışmalar yürütülmeli..

 

Bu kurumların iş birliğiyle madde bağımlılığından kurtulan birçok kişinin sosyal entegrasyonuna ve meslek sahibi olmalarına yardımcı olunmalı.

 

Projeye başvuranlara hem psikolojik destek sağlanmalı,

 

Hem de onların sosyal hayata katılmalarına yardımcı olunmalı.

 

Tedavi ve terapi görenlerin kendi hayatlarını sürdürme ve toplumda aktif hale gelmeleri için onlara mesleki yeterlilik kazandırılmalı,

 

Gençlerimize meslek edindirme eğitimleri vererek ve iş kapılarını açarak onlara umut ışığı olunmalı, Nitekim dezavantajlı gençlerin en büyük korkusu, 'tıbbi tedavi gördükten sonra acaba bir mesleğim olur mu?' düşüncesinin ortadan kalkmasının sağlanması dikkate alınması gereken önemli hususlardır.

 

                                   Bu Çocuklar Bizim

 

Bu çocuklar bizim; madde bağımlısı gençleri dövmekle, sövmekle, cezalandırmakla, cezaevine atmakla bir çözüm üretemezsiniz. Önemli olan onları tedavi ederek ailelerine, topluma ve devlete yararlı ve faydalı bir birey olarak kazandırmaktır.

 

Etkililer ve yetkililer gece yatarken vicdanen müsterih misiniz? Yatağınızda rahat uyuyor musunuz? Yarın sizin çocuğunuz da madde bağımlısı olursa yanınızda kimi veya kimleri göreceksiniz? bir düşünün…

 

Hani bir atasözü vardır, “cemaat ne derse desin, imam bildiğini okur”. Ben bu tür yazıları yorulmadan, usanmadan tekrar tekrar yazmaya devam edeceğim. Ta ki birtakım önlemler alınana kadar.

 

Benim yazılarım; Doğduğu ve doyduğu yeri, insanlarını, havasını, suyunu ve ekmeğini seven sorumluluk sahibi insanlaradır. Bazılarına değil.. Özellikle de her devrin adamı olup, gençleri zehirleyerek, onlar üzerinden köşe dönen, tuzu kuru olanlara değil!..

 

Onlara iyi uykular, iyi köşe dönmeler!.. Unutmasınlar o servetleri ailelerine ve yakınlarına özellikle de gözlerinden bile esirgedikleri çocuklarına yedirecekler!.. Bu güzel ilçeyi ve gençlerini bu hale getirdikleri için, yazıklar olsun!.. Onları Allah’a havale ediyorum.

 

Gençlikle ilgili yazılara hep ağırlık verdim

 

Mafya özentisi diziler ve filmler, birtakım internet siteleri, arkadaş çevreleri, aile içindeki uyumsuzluklar, boşanmalar, işsizlik, kendini ispat etme duyguları ve özenti, gençleri olumsuz yönde etkileyen unsurlardan birkaçıdır. Bu nedenlerle yazılarımda özellikle bu konulara oldukça fazla yer vermeye çalıştım.

 

Konuyla ilgili olarak ilçede faaliyette bulunan internet haber sitelerinde, yerel gazete ve dergilerde bazen de ulusal basında yıllarca yazılar yazdım.

 

Bunlardan bazıları, Çubuk Sesi Gazetesi’nde yayınlanan ve gençliği konu alan;

 

  • Öğretmenlere ve Yöneticilere Tarihi Görev (01.12.2004), 

  • Kötü Alışkanlıklarla Mücadele (29.12.2004), 

  • Madde Bağımlıları ile Mücadele (12.01.2005),

  • Uyuşturucu Kültürü ve Sorumluluklarımız (16.03.2005),

  • Zararlı Alışkanlıklar ve Arkadaş (06.04.2005), 

  • Eğitim Seminerleri Devam Etmeli (20.04.2005),

  • Eğitim Ailede Başlar (19.04.2006),

  • Bu çocuklar Bizim (01.03. 2006),

  • Gerçek Dost ve Arkadaş (12.04.2006),

  • Eğitim ve Gençlik (01.11.2006) gibi yazılardı.

 

Yine Çubuk Haber de;

 

  • Suçlular ayağa kalksın (16.05. 2012)

  •  İlçe Gençliği Nereye Koşuyor? (20 Temmuz 2012)

(Bu yazı ayrıca ‘Çubuk Platformu Dergisi’nin (Eylül- 2011)  9. sayısında yayınlandı.

  • Pancar Şefliği Bağımlıların Yeni Mekânı (27.02.2013)

Çubuk Nereye Koşuyor (06.04.2014) konuyla ilgili diğer yazılar idi.

 

Konuyla ilgili gazete ve dergiler tüm okullara, kamu kurum ve kuruluşlarına bu derginin dağıtımı yapıldı. Kimse haberim yoktu. Okuyamadım diyemez. Okuyanların da bir kulağından girdi, öbüründen çıktı.

 

Bu yazılarım sorumsuz ve vurdumduymaz birtakım idareciler tarafından okunmamış veya abeste iştigal, abartılı olarak tahmin edildiği için ciddi olarak üzerinde durulmamıştır. Ya da, “adam sendeci” olarak yaklaşılmıştır. Okumuş olsalardı olayların üzerine ciddi olarak eğilirler ve olaylar da bu boyutlara gelmezdi. Unutmasınlar ki onların da çocukları ve yeğenleri var... Olmaz olmaz demeyin... Temennim kimsenin çocuğunun madde bağımlısı olmamasıdır.

 

Şimdi önümüzde iki seçenek var;

 

  • Ya gençleri kendi haline bırakıp, “böyle gelmiş böyle gider, ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diyerek kadercilik oynayacağız.

  • Ya da gençlerin ailelerine, topluma ve devlete faydalı bir birey olarak yetişmeleri için onlara gereken önemi ve değeri vereceğiz. Onları ailelerine, topluma  ve devlete faydalı bir birey olarak kazandıracağız.

 

Ülkemiz genç nüfus bakımından dünyanın en zengin ülkesidir. Gençlerimize sahip çıkalım. Onları her türlü kötülükten özellikle de ‘Uyuşturucu Kültürü’nden uzak tutalım. Bu da ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel değerlere sahip çıkmakla olur.

 

Değerli aileler ve eğitimciler;

 

Geleceğin teminatı olan çocuklarımızı bu korkunç tehlikeden koruyabilmek için en büyük görev sizlere düşüyor.

 

Siz siz olun, “benim çocuğum madde kullanmaz, bu bela bizim semtimize bile uğramaz” demeyin...

 

Çocuğunuzla daha çok ilgilenin, onunla gerekirse bir arkadaş gibi olun, onları takip edin, nereye gidiyor, kiminle veya kimlerle arkadaşlık yapıyor, takip edin..

 

Tehlikenin bulaşıcı bir veya mikrop gibi hızla yayıldığını, madde bağımlılık yaşının ilkokul yaşına kadar indiğini unutmayın... Allah çocuklarımızı esirgesin..

 

Eyyy Belediye yöneticileri, göreve geldiğiniz 2 Nisan 2014 tarihinden bu güne kadar; Gençleri sokağın kötü etkilerinden ve maddelerden uzak tutmak amacıyla ne gibi projeler yaptınız? Çubuk kamuoyuna açıklar mısınız?

 

30 öğrenciye “Mangala Kursu” açmakla, 50-100 gence ‘Kay Kay Pisti’ yapmakla gençliğe hizmet mi edilmiş oluyor?

 

Gençleri zararlı mekânlardan uzaklaştırmanın bir diğer yolu da ilçedeki spor tesislerinin ve spor komplekslerinin sayısını artırmaktır. Bir ‘Şehir Stadı’nı bile yıllardır Çubuk gençliğinin hizmetine açamadık...

 

Önemli bir toplum sağlığı sorunu olan madde kullanımı ve bağımlılığı mücadelesinde amaç hiçbir madde kullanımına başlanmamasını sağlamak,  sağlık ve yaşam kalitesini yükseltmek, madde kullanmadığı için gencin kendinden gurur duymasını sağlayarak madde kullanmayana destek olmak, madde kullanan ve bağımlı olanları da tedavi ve rehabilite ederek sağlığından sorumlu bireyler olmalarını sağlamaktır.

 

Tuzu kurular da bu senaryoyu sadece seyretmekle yetiniyorlar. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” zihniyeti ile yaşamlarını sürdürüyorlar. Ama unutmasınlar ki, bu ilçede yaşadıkları müddetçe o yılan bir gün onları da sokar...

 

Vebal altındakiler utanıyorlar mı? Hiç sanmam...

 

Ey etkililer ve yetkililer; Unutmayınız ki, en büyük yatırım gençliğe yapılan yatırımdır...

Gençliğe yapılan yatırım geleceğimize yapılan yatırımdır. Bilinçli, vatanını, bayrağını bilen, özellikle bizim kutsal değerlerimizle yetişmiş gençler en büyük güvencemizdir.

 

İstiyoruz ki, gençlerimiz bir yandan çağdaş medeniyetleri öğrenirken, diğer taraftan da dinini, diyanetini ve imanını öğrensin... Bu suretle tüm kötülüklerden uzak dursun...

 

Gençliğine sahip çıkan geleceğine de sahip çıkar...