Geliyorum Diyen Tehlike

Emrullah KILIÇ

İnsanın yeryüzüne indiriliş gayesi malumdur.

Bu ulvi gayesini unutup dünyayı kendine amaç edinen insanı bu derin yanılgıdan kurtarmak için Cenab-ı Hak birbiri ardınca peygamberler göndermiştir.

Her peygamberin insanın dünyada var oluş sebebini onlara hatırlatmış olmasına rağmen pek azı peygamberlerin uzattığı ipe tutunmuştur.

Onların da pek çoğu dünyevileşme yanılgısına tekrar bulaşmış.

Bir zihniyet sorunu olan dünyevileşme hastalığından bahsediyoruz. Elbette Müslüman’ın dünya nimetlerinden yararlanmamasını söylemiyoruz.Dünyevileşmekten kastımız aslında dünyadan yararlanmamak değil, dünyada gözü olmamaktır.

Bu hastalığa tutulan insanın mezhebi, meşrebi ne olursa olsun Allah ile arasındaki ilişki her geçen gün zayıflamaktadır.

Bu hastalığa yakalanan insan en başta Allah’ı ve sonra kendini, yaratılış gayesini, ölümü, ahireti ve hesabı unutmuştur. Unutmaktan maksadımız reddetmek anlamında değil, kabul etmekle beraber mesajı hükümsüzleştirmektir.

Neticede parçalanmış bir Allah tasavvuru, parçalanmış bir peygamber ve din tasavvuru hayatımızı inşa etmeye başlar. Rüzgâra doğru yön almaya başlarız.

Sanki sistematik bir yanılgı bizi çepeçevre sarmış ve maalesef biz bunun farkında değiliz.

Bugün Hz. Peygamberi anmak ve anlatmak için yapılan her hizmet de tebrike ve duaya layıktır. Bunu takdir ederiz.

Ancak dikkat etmişsinizdir. Mesela peygamberi anlamak için yoğun bir çaba gösterilerek yapılan kutlu doğum etkinlikleri bile kültürel etkinlikler olmaktan daha öte bir anlam taşıyamıyor.

Bu bağlamda seküler, hümaniter bir peygamber teması alttan alta zihinlere yerleşiyor.

Hayatın her yönü ile bizlere "üsve-i hasene(güzel örnek)" olan bir peygamberden daha çok belli konularda bize bir şeyler söyleyen peygamber konuşuluyor.

Gözden kaçırılmaması gereken bir husus var;

Öğrenmede meşhur bir örnek anlatılır.

İki parmak daktilo öğrenmiş birisine siz on parmak yazmayı çok zor öğretirsiniz veya öğretemezsiniz. Sürekli belli yönlerini ön plana çıkarıp peygamberi sevdireyim diye yola çıkarsanız sonra tüm yönleriyle onu anlatamazsınız. Kafalardaki o imajları değiştiremezsiniz. Daha sonrada Müslüman halkın peygamberi hakkındaki bilgisini kültürel bilgiden öteye götüremezsiniz.

Sistematik bir siyer okuması yapacak bakış açısını kazandıramazsınız.

Koskoca hadis külliyatına sadece malumat olarak bakmaktan öte gidemez, bir hikmet ve irfan yolculuğuna çıkmanın açacağı kapıları asla aralayamazsınız.

"Sevgi ve şefkat" dağıtırken sırası geldiğinde "hesap sormayı" da es geçmeyen, sürekli güzel "öğüt'lerde bulunurken, "özgürlük" mücadelesinde bedel ödemenin gerektiğini gösteren bir peygamberi anlatamazsınız.