Günlerden Cumartesi, gece yatağa uzanmış uykuya dalıyordum. Telefonun mesaj sesi ile irkildim. Saat 23:53 ! Yine yatarken telefonun ses ayarlarını yapmamışım diye kendime kızdım.
Mesajla 28 Aralık 2014 tarihinde yapılacak Çubuk Kent Konseyi toplantısına davet ediliyordum. Gizli bir kıvançla Çubuk ile ilgili hem kendi düşüncelerimi hem de onlarca dostun düşüncelerini öğrenme fırsatım olacak diye sevindim. Bu itki ile olsa gerek sabah kalkıp kalemi ele aldım.
Peki neydi bu Kent Konseyi? Amacı neydi? Kimlerden oluşur? Görevi ve yetkisi neydi? Ve de gerçek hayattaki izdüşümü nasıl oluyordu?
Duyduklarımı, bildiklerimi bir de çağın en hızlı ansiklopesi google’dan teyid edeyim dedim.Özetle google şunu söylüyordu:
“Kent Konseyi, yerel yönetimlerde katılımcı demokrasiyi artırmak amacı ile Birleşmiş Milletlerin 1992 Rio Yeryüzü Zirvesinde uygulamaya koyduğu Yerel Gündem 21 Programı kapsamında; ülkemizin Türkiye Yerel Gündem 21 Programı ile 1997 yılında adapte ederek 2005 yılında çıkan 5393 sayılı kanun ve akabinde 26313 sayılı Yönetmelik ile usul ve esaslarını belirlediği teşkilattır.
Kanunla belirlenen amacı “kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmek”.
Misyonu; merkezi yönetimin, yerel yönetimin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplumun ortaklık anlayışıyla, hemşehrilik hukuku çerçevesinde buluştuğu; kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının, vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği ortak aklın ve uzmanlaşmanın esas olduğu demokratik yapılar ile yönetişim mekanizmalarını oluşturmak.
Vizyonunu ben ekleyeyim: Katılımcı bir yönetimle en güzel, en güvenli, en yaşanabilir kenti inşa etmek.
Kent konseyi; merkezi yönetimi, yerel yönetimi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını ve sivil toplumu ortaklık anlayışı ile buluşturmak tüzel kurum ve kuruluş temsilcilerden oluşur.
Daha fazlasının öğrenmek için sizde “google abi” başvurabilirsiniz.
Buraya kadar her şey kanuni/mevzuata uygun ve oldukça ideal, oldukça güzel görünüyor!
Peki uygulama nasıl! Kent Konseyini temsiliyet gücü, yaptırım erki nedir? Gerçekten on yıllık süreçte kent hayatına bir katkısı olmuş mudur?
Genel durum, çoğu kentte formalite yani kuruluşa yönelik kanuni zorunluluğu yerine getirme, dostlar alış-verişte görsün türü uygulamalar olduğu yönde. Zira kent konseyi kararlarının bir yaptırım gücü yok, sekreteryasını da belediyeler yapıyor. Belediyede zaten seçilmiş, kentle ilgili plan ve programları kendi insiyatifi ve aklı ile işleri götüren kadrolar var.
Ankara Büyükşehir Kent Konseyinin kent yönetiminde esamesi duyulmuyor. Şahsen ben ne basında ne de ikinci kademe ilçe yönetimleri düzeyinde Ankara Kent Konseyi hakkında şimdye kadar hiö bir şey duymadım. Duyan bilen varsa beri gelsin.
Kent konseyi hakkında ilk bilgilerim mukim olduğum Pursaklar’a kanunun çıktığı yıllara dayanıyor.Başkan danışmanı olan bir yakınımın konsey başkanlığını - o da kağıt üstünde- kanuni zorunluluğu yerine getirmek adına yaptığı günlerden biliyorum işlevsel bir müessese olduğunu.
Bir de bu dönemde başkan yardımcıları arasında görev değişikliği olunca, kent konseyinden sorumlu başkan yardımcısı arkadaşın Pursaklar’da bulunan kelli-felli 30-35 arkadaşı geçen ay bir araya getirince gündemime girdi.
Bu toplantıya katıldım. Toplantı mahiyeti mi?
Bir deşarj olma, biraz yasak savma seansı, şirin görünme, kendini gösterme, formaliteden seçim ve ayda bir buluşacağız şöyle yapacağız, böyle yapacağız savurmaları!
Çubuk’a gelince! Görebildiğim kadarı ile Çubuk Kent Konseyi’nin, etkinlik faaliyetleri yoğun olmasa da, en azından temsiliyet noktasında görünür kılan bir uygulaması var. Zira, Kent Konsey Başkanı İsmail Tekaüt’ün bir çok programda adının geçtiğini görüyorum.
Adı kent konseyi olsun, şehir meclisi olsun, bilenler/tecrübeliler meclisi olsun; kent konseyi onur kurulu olsun, bir kentin kamu ve STK/kanaat ileri gelenleri ile oluşturulacak ortak aklın, istişare meclislerinin bilen ve bilge yöneticiler için daima faydası vardır, hatta bu tür yapılar üzerinde çalışmalar bir yönetim prensibi olmalıdır.
Bu tür yapıları resmi ve dolaylı olarak aktif hale getiren kent yönetimlerinin farklılığı mevcut bazı örneklerle ortaya çıkmaktadır.
Gece yarısı mesajı ile gelen 28 Aralık toplantısını da bir sonraki yazıda anlatırım artık.