İnsanın ve yaşamın anlamı nedir diye sorulacak bir soruya verilecek en güzel cevaplardan biri de "erdemli olmak" tır. Din de diğer sistemlerde insanın mutluluğunu esas almışlardır. Mutluluğa ulaşmanın yolu erdemli olmaktan geçer.
Felsefe de mutluluk ve erdem kavramlarını birbirleriyle ilintili olarak ele alınır. Sokrates yaşamın amacının mutluluk olduğunu belirtirken, bunun bilgi ile mümkün olduğunu ileri sürer. Dolayısıyla erdemli olmak bilgi sahibi olmakla olanaklıdır ve bu da mutluluk sağlayacaktır.
O halde bilgiyle yücelip ahlakla donanan insan erdemli olan insandır.
Erdemli olmak, yüksek değerleri savunabilmek ve bu değerler uğruna mücadele edebilmektir.
Erdemli olmak, hak ve adaletten ayrılmamak, her zaman doğru ve dürüst kalabilmektir
Erdemli olmak, komşumuz farkına vardığında utanacağımız bir şey yapmamaktır.
Çok ciddi bir değer bunalımından geçmekteyiz. Bilgiye ve bilene itibarın azaldığına, cehaletin fazlasıyla revaç bulduğuna üzülerek şahit olmaktayız. İyinin ve kötünün izafileştiği, değerlerin anlamsızlaştırıldığı, erdemin adeta hayretle karşılandığı bir dönemdeyiz.
Yaşanılan bu olumsuzlukları aşmak için bizi ahlaklı kılan bilgiye ihtiyacımız vardır. Ancak böylece değer bunalımından kurtulup erdemli davranışlar ortaya koyabiliriz.
Öyleyse okumayan insan olmanın ayıbını taşımamak için bir hatırlatma yapalım:
Endülüslü İslam âlimi İbni Rüşd’ün, ömrü boyunca sadece iki gecesini kitap okumadan geçirdiği nakledilir. Biri evlendiği, diğeri de babasının vefat ettiği gecedir.
Goethe’nin şu sözüyle nihayetlendirelim:
”Erdemsiz bir yaşam, erken bir ölümdür”.