Emaneti Yüklendiğimizde

Av.İbrahim TAŞKESTİ

Bir önceki yazımızda insanların yardıma ve korunmaya   

muhtaç hale gelmelerinin,

istismara uğramalarının nedenlerini

interaktif ortamda bir tür sorgulamasını yaptık.

Bu noktaya nasıl geldiğimizi,

anneleri, babaları, çoluğu, çocuğu olmasına rağmen

huzurevlerini, yurtları, yuvaları… dolduran

yüzbinlerce insanın buralara düşmelerinin

nedenine ulaşmaya çalıştık. 

. . . .

 

Çok güzel cevaplar aldık.

Çubuklu  İnsanımız adına sevindik,

Ümitlendik.

En güzeli doğru tekdir özdeyişini doğrular bir şekilde

Gördük ki aldığımız cevap ve yorumlar bir noktada

birleşmiştir.

Buluşulan nokta

İnsanımızın hastalığın teşhisinin farkında olduğu,

Kimsenin vaaz ve nasihatine ihtiyacının olmadığı

Zehrin panzehirine vakıf olunduğu ancak

uygulanmadığı,

Bu yönde emek ve çaba sarf edilmediği

Sorunlarımıza çözüm olacak

değerlerin farkında olmamıza rağmen

inandıklarımızı hayatımıza tatbik etmediğimiz

 . . . .

Gelen yorumlar açık

Yorumlanmaya ihtiyacı yok

Yanlıştan ve zarardan dönülmesi gereken nokta

konmuştur.

Gelin bugünden itibaren bugün yapmamız gerekeni

yarına bırakmayalım.

Şeytanın vesvesesine kanarak bugün yapacaklarımızı

yarına ötelemeyelim.

Bana dokunmayan yılan kırk yıl yaşasın

Karakoyun karabacağından asılır demeyelim

Her anımızı sevaba çevirmeye bakalım.

Gelecek olanı bugünden görmeye çalışalım.

O gün gelmeden bugünden o güne bir şeyler gönderelim

ki;

Dünyamız da güzel olsun ahiretimiz de...

 . . . .

O zaman

Anlayacağız ki

Garipler, fakirler, kadınlar, yaşlılar, engelliler, yetimler,

bebekler,…

Kendini bilen için  

birer yük değil,

birer fırsattır, ışıktır, mutluluktur, berekettir…,

O zaman göreceğiz ki bize teslim edilen emanetleri

taşımamanın

 bedeli olan huzurevleri, yetiştirme yurtları

birer birer kapanıyor.

Ne diyor son yol gösterici

“Annesi ve babası yanında yaşlandığı halde cenneti

kazanamayana şaşarım”

"Cennet, annelerin ayakları altındadır."

"Allah katında en sevimli ev, içinde yetime ikram olunan

evdir."

“Merhamet etmeyene merhamet edilmez”

"Mümin, komşusu aç dururken karnını doyurmaz."

"Yetimin başını okşayan kişinin eli altındaki saçlar kadar

günahı af olunur",

 … gibi kutlu sözlerde müjdelenen fırsatları kaçırmak

istemeyecektir

emanetin farkında olan insan.

. . . .

 

Bir okuyucumuz yorumunda ne güzel teşhis koymuştu

 “diken tarlası diken üretir”

Emaneti yüklendiğimizde,

sorumluluk ve görevimizi ifa ettiğimizde

artık aşılanan dikenler diken değil,

rahmet peygamberinin adı ve kokusu olan çeşit çeşit

renklerde, buram buram kokan güller yetiştirecek.

 

 

Ne mutlu gül yetiştiren neferlere…

 

16/11/2007