EL-VEDÂ ŞEHRÜ-RAMAZAN

ŞEVKET TANDOĞAN

 

 

 

Bir ömre bedel, bin aydan daha hayırlı bir geceyi (kadir gecesini) içinde bulunduran; rahmet, bereket ve gufran ayına EL-VEDÂ diyoruz. Mevlâm bu Ramazan ayını da hepimiz hakkında hayırlı ve şefaatçi kılsın.

Tüm İslâm âlemini maddî ve mânevî yönleriyle kuşatarak, müminleri rahmânî ikliminde olgunlaştıran mübarek Ramazan ayı; nefis terbiyesinin yanında, aynı zamanda arınma, temizlenme ve kaynaşma vesilesi olmuştur.

Nitekim oruç, zekât, namaz, mukabele, hatim ve benzeri ibadetlerle dolu dolu geçen Ramazan ayındaki bereketli iftar sofraları ve çeşitli organizasyonlarla kaynaşma ve paylaşma örnekleri sergilenerek birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu zirveye çıkmıştır.

Yalancılık, cimrilik, kibir, fitnecilik, gıybet, iftira ve Müslümanlara karşı kin ve husumet gibi nefsânî duygu ve hastalıklardan korunan şuurlu müminler; böylesi bir mânevî temizliğin ardından, şimdilerde evlerinde bayram temizliği ve hazırlığı yapıyorlar.

Çünkü İslâm dini maddî ve mânevî temizliği bir arada paralel olarak istemektedir. Bunlar asla birbirinden ayrılmazlar. Yâni maddî nesnelerle kirlenen bir vücûdu, bir elbiseyi, bir mekânı temizlemek vazifemiz olduğu gibi, günah denilen mânevî leke ve kirlerle kararan bir rûhu da temizlemek, cilalamak vazifemizdir.

Umuyorum ve diliyorum ki, bayram hazırlığındaki tüm kardeşlerimiz; mekânlarını ve bedenlerini tertemiz, pırıl pırıl süsledikleri gibi; iç dünyalarını da tevbe-istîfarla temizleyip, sevgi ve kardeşlikle bezeyerek bayrama erişmiş olsunlar.

Mâlümdur ki, Hz.Allah bizleri imtihan için yaratmış ve bir takım vazifeler ile mükellef tutmuştur. İnsan pâk ve ma’sum bir halde dünyâya getirilmiştir. Dolayısıyla insanın iki cihan saâdeti, tertemiz dünyaya geldiği gibi madden ve mânen tertemiz olarak Rabbisine yönelmesi ile mümkündür.

Demek oluyor ki, böylesine mübarek zaman dilimleri ve bayram günleri, hayatımıza çeki düzen vermek sûretiyle, kötü alışkanlıklardan ve tüm yanlışlardan dönüş için bir fırsattır. Bayramın anlamı da işte budur.

Bayramlar vesilesiyle ziyaretler ve kabir ziyareti de bu açıdan çok önemlidir. Nimete şükür ve sevinç mahiyetinde en güzel kıyafetleri giyerek; insanlara gidip, güler yüzle yaklaşıp tebrikleşmek, kucaklaşmak, barışmak, hediyeleşmek ve çocukları sevindirmek bayramın vazgeçilmez usul ve âdâbındandır.

Bayram günleri erken kalkmak, gusül abdesti almak, güzel kokular sürünmek, güzelce giyinmek sûretiyle müsafirliğe ve müsafir kabule hazır bulunmak, namaza gitmeden önce tatlı bir şey yemek sünnettir. Bayram namazı kılmaya vakarlı bir şekilde gitmeli, giderken yolda tekbir getirmelidir.

Bayramların gerçek manası göz ardı edilerek; tur, tatil ve eğlenceye dönüştürülmeye çalışıldığı günümüzde, büyükleri, kutsal makam ve zatları, bil’hassa kabirleri ziyaret etmek çok faydalıdır. Zira âhiretin birinci konağı kabirdir. Kabir insanın ders ve ibret alacağı bir durağı olarak korunması, ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.

Kabirleri çiğnemeksizin mezara yaklaşmalı, selam vermeli, orada yatanın huzurunda edep ve saygı ile ayakta durup, Fâtiha, İhlâs ve Yâsin

Surelerini okuyup ruhlarına hediye etmelidir. Kendisinin âkıbetinin bir gün bu hale geleceğini düşünerek mahzün mahzün çekilip dönmelidir.

Kabristanda gülmek, yemek-içmek, lüzumsuz laflar etmek, otunu-çiçeğini koparmak, kabre zarar vermek Müslüman’a yakışmaz.

Bayramınızı tebrik eder, gerçek mânâsına uygun bayramları sağlık ve âfiyet içinde idrak etmenizi dilerim.