Pantolonunun diz yeri, nice zamandır ütü tutmuyor. Bize de takılmıyorsun, çoktandır. Öyle belden aşağı şakalara da gelmiyorsun.
Günaydın! derdin eskiden. Şimdi hava kapalıysa, günaydını da kestin(!) Derinlere dalıyor, Varoşlardan Gelen Sese kulak kesiliyorsun, dakikalardır. Sen de mırıldanıyorsun, besbelli.
Bizim buralarda adet değildir, devam etmez bu böyle! Hem sonra, akşam akşam iki tek atmalarımız da tarih oldu. Yosmaların belini sıkı sıkı kavrardın, eskiden. Şimdi adlarını bile anmıyorsun.
Dünyan kararmış, beynin körelmiş, kalbini kasvet kaplamış, dilin lal olmuş! Bak etrafına, ne dilberler çevrende fink atarken, kör oldun sanki!
Bak, benden sır çıkmaz! Kim zehirledi seni, beynini yıkayan kim? Hangi illegal !
Özgürlük Savaşını çember sakallılara, bürüklülere karşı vermedik mi?
Yedi Düvele zannediyordum, pek şanlı mücadelemizi. Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belaya!
Orası öyle de, her kavganın bir rajonu var. Kimi mevzide, kimi cephe gerisinde. Gününü(!) bekleyen yaverlerimiz olmasa !
Sırası gelince karınca sürüsü gibi geçecek üzerlerinden, adamlarımız. Sen de safını belirle artık, yönünü tayin et!
Halkıma ters düşemem, sırt çeviremem beni ben yapan Mesaja! Sen de dön bu yoldan, hayırla anılsın adın, ebterlerden yazılmayasın!
Konsepte zıt bu dediğin! Yeni Dünya Düzeninde güçlüler ezecek, zayıflar sürünecek! Aklın varsa !
Akıl tek başına yeterli olsaydı, yüz yirmi dört bin Hidayet Rehberi, Yaradandan dört Mektup, yüzlerce sahife aydınlatmazdı yolunu alemin!
Çok oldun ama, karışmam yoksa!
.
Demiştim sana, bu ay atarlar seni. Komazlar seni buralarda. Sığdırmazlar, çağdaş jenerasyonun yanına.
Canımız çok yandı sizden. Yolumuza taş koydunuz. Birinizi tepemize çıkardık, Lefkoşeye dayandı. Fırça üstüne fırça yedik, baronlardan. Asttan üste kontrolsüz geçiş mi var? diye.
Emekli oldu da, itibarımız kurtuldu. Sonra göçtü, toprak oldu, sessizce. Hatırlayan pek çıkmaz şimdi, yenilere hikaye gibi gelir.
Üretim fazlası, fason, eğitim zayiatı, fabrika hatasıydı senin gibi. İç işleri bırakmış, işgale uğrayan yerlerin derdine düşmüştü.
Asakir-i Mansure-i Muhammedi değil mi diğer adı? Biricik vazifesi serhat kapısı, kurulmuştur anlı şanlı yapısı!
Sınırlar sağlam, zarar gören yok!
Nasıl olur! Bir milyon Azeri ne yer, ne içer, Karabağın bağrında. Medeniyet Ülkesi Bağdat, kan revan oldu yadında.
Azeri dediğin bir garip uşak! Kremlin çok uğraşmış, seküler bir Kafkasya için. Yola gelmiş Ermeni. Lakin Azeri
Direnir mi insan, Benim toprağım! diye!
Çek, teslim bayrağını, Varşova Paktı diye! Bak Çeke, nasıl da uyum sağladı abdye Bağdata gelince Aile planlaması iyidir, her zaman için.
.
Üstüne vazife olmayan işlere bulaştı, diğeri. Hayali, sevgiye susayan topraklara barışı getirmekmiş.
Kanı durduracağım! dedi, geçti sınırı izinsiz.
Tepedekine de mi izin?
Ne demek, başıboş muyuz biz? Sana öğretmediler galiba, Önceden haber ver, attığın her adımı! Öğrenmediğin, kapının önüne konulduğundan belli(!)
Ne oldu sonra!
Çok sürmedi, helikopterinin benzini bitti Ankarada(!)
Anadolu hayranı Malatyalı pek üzüldü. Kış bahara kavuşunca vardı yanına. Ayırır mıyız sevenleri(!)
..
Bakma manalı manalı, düşmansız olmaz. Düşman yoksa üret, peydahla bir yerden! Meşgul etmeli kitleleri, suni sorunlar olmalı hep.
Yüzümüze bakan olmaz, sonra. Yığınlar arkamıza düşmez.
Sendin demek, pat pat çat çat, oyalayan milleti. Çıkaran, kan gölüne çeviren illeti.
Bendim tabi. Bir de baktım ki, Tanıdığım iyi çocuk(!)la beni deşifre etmiş, kırmızı yakalı. Ne haddine, senin. Bensem koruyan vatanı, yaparım istediğimi.
Barındırmam, adımı adi suçlular listesine yazanı. Hatırı sayılır adamlarım var, içerde.
Yerden Bitmeye verdim talimatı. Ucuz atlattık zayiatı. O zamanlar suyun başındaydı. Ödlek mödlekti ama, iyi iş çıkardı gödelek .
Kamu hizmetlerinden azad et!
Ettim!
Görünmüyor yıllardır, kırmızı yakalı.
Ama biliyor musun? Sizinkiler de vefasız çıktı, hani. Adamlarını manşete çektiler. Mağdur, mazlum dediler. Gazetede bir köşe vermediler.
Zehir gibi adam, uçtu gitti elinizden.
Sorun biraz da sizde. Tutarlı değilsiniz. Bizi de bozan sizsiniz, bu halinizle.
Yaşını başını almışsın, barışık yaşamayı denemedin mi, şalvarlıyla, eşarplıyla.
Denemek mi? Çok zoruma gidiyor. Kutlu Doğum diye doldur kurumları, ver coşkuyu. İnlet, taleal bedruyu!
Oturdum bir akşam. Tabiat ne verdiyse yazdım, durdum. Oh be, rahatladım. Sabah oldu, yüzüme bakıyor herkes. Lanet ediyor her nefes. Yetişiyor imdada Efes(!)
Vazifem ölünce biter, anlaşıldı mı! Kırk dört can, üç canan can verirken bekleyen, sonra Sussunlar! diye apar topar enseleyen!
Düşşünler birbirine! diye anını gözleyen. Sonra sekiz sütuna manşet: Bunlar da amma cahil! Kavgam sürer, teslim olana dek, ebediyyen.
Ovadaki dağdaki, buluşur yayladaki. Seküler bir plandır, yüzyıl evvel Baseldeki!
İşiten ve Gözeten, dinledi seni. Sağırlaşmış kulağın, dinlenmedin ne var ki!