Deli Gömleği Giymek

Emrullah KILIÇ

İdeolojiler, bir zihniyeti oluşturan fikirlerdir.

Cemil Meriç, ideolojilerin insanlara giydirilen deli gömlekleri olduğunu söyler.

İdeolojilerin gayesi aslında mevcut yapıyı devam ettirmektir.

Bu görevi ülkemizde aydınlar, üniversiteler üstlenmiş durumda.

Bilimin ve aklın yolunu takip ettiklerini söyleyen üniversitelerimiz, aydınlarımız bilimden ziyade ideolojinin yanında yer alıyor.

Oysa üniversitelerimiz, aydınlarımız asıl görevine dönmeli, bilim üretmeli.

Önyargıları kırıp milletin ufkunu açmalı, öncü olmalı.

Tenkitçiliği asıl vazife edinip taklitçilikten sakınmalı.

Var olanı sorgulamalı, araştırmalı, fikri üşengeçliğe pirim vermemeli.

Üniversiteler, özürlüklerin değil, yasakların tehlikesinden bahsetmeli.

Ortaçağ skolastisizmine lanet yağdırırken, aynı zamanda ifade özgürlüğünün kalesi olabilmeli.

Hesap verilebilirliğin ve şeffaflığın değil, ideolojik doğmaların karşısında yer alabilmeli.

Bunun için toplumdaki her türlü güç odağından bağımsız olmalı. Bunu varlıklarının en temel koşulu saymalı.

Bunlar bir üniversitenin olmazsa olmazları.

Ama maalesef Türkiye"de bir özgür üniversite geleneği yok. Üniversitelere kuruluşundan bu yana, bilimsel argümanlarla devlet politikalarını meşrulaştıran bir kurum olma rolü biçildi.

Son yaşanan tartışmalar da bu durumu teyit etti.

Elbette üniversite, içinde bulunduğu toplumun sorunlarına kayıtsız kalamaz. Tartışmalara katılmalı. Fikirlerini beyan etmeli.

Ancak görevleri, sorunları yok saymak ve belli kalıba dökmek değil, anlamak araştırmak ve çözüm üretmek olmalıdır. Bunu yaparken ideolojik bir tutum takınmamalıdır.

Bilim adına hareket edip skolâstik bir anlayışı savunmak olabilecek en büyük çelişkidir. Çünkü aslında bilim, çürütülmeyi bekleyen varsayımlardır.

Üniversiteler arası kurulun (ÜAK) “Üniversiteler inançların değil bilimsel özgürlüğün yaşanacağı yerler” diyen açıklaması bilimselliği savunur gibi görünse de bilimsellikten uzak bir açıklamadır. Çünkü inanç özgürlüğünün olmadığı bir yerde diğer özgürlüklerin yaşanılmasından da bahsedilemez.

 Ayrıca bilinmelidir ki bilim hayatımız için değer üretmez. İnsanın anlam arayışına bir katkı vermez.

Tablo hepten de karamsar değil.

Bu gün kaba bir materyalist anlayıştan yola çıkıp bunu bilimsellik adı altında dayatmada bulunan akademisyenler olduğu gibi, üniversitelerin düşünce, ifade, din ve inanç özgürlükleri ile eğitim ve öğretim gibi en temel insan hakları karşısında yasakçı değil özgürlükçü bir tavır alması gereken kurumlar olduğunu savunan binlerce öğretim üyesi de var.

Yazımızı, son günlerin tartışmalı konusuna Genç sivillerin güzel bir yaklaşımı ile bitirelim.

Başörtülü kızların örtülerini siyasi simge olarak nitelendirip “babaannelerimiz böyle giymezdi, onlar gibi taksınlar” diyen anlayışa şu soruyu sormak lazım. Bu gün başını örtmeyen kızlarımız da babaanneleri gibi giyinmemektedir. Onları böyle giyinmeye zorlayabilirimsiniz?

Ya da erkeklere dedeleri gibi giyinmeleri için baskı yapabilirimsiniz?