Cepte Yangın Var

 

Cepte ve mutfaklarda yangın var. Enflasyon canavarı hayata dönüyor kimin uğrunda.

 

Özellikle son bir yıl içinde daha yoğun olmak üzere halkımız hızla kutuplaştırılıyor. Aynı senaryo yıllardır temcit pilavı ısıtılıp yedirilmeye çalışılıyor. Sağduyulu halkımıza şahsım olarak güvenim tam ve milletini seven biri olarak takdir ediyorum. Maalesef siyasi parti, sendika, belediye, dernek, oda, TCMB gibi kurum ve kuruluşların başkanları bu oyuna hep geliyor. Farklı olduklarını ikna etmeye çalışsalar da mesele kaynakların paylaşılması esası. Eleştiriye kapalı oldukları gibi hep bir karşı saldırı içerisinde, çoğulcu demokrasinin nimetlerinden en çok kendileri faydalanmak istiyorlar.

 

Sonuçta çıkan karmaşa ve ekonomik yangında bütün bir milletin cebi ve evi yanıyor.

 

Ülke olarak dinamiklerimiz ve doğal kaynaklarımız son derece zengin iken terör, siyasi iç çekişmeler, yerel yönetim kavgaları, kaynakların sözde yardımlarla siyasi rüşvete dönüştürülerek israf edilmesi gibi uygulamalarla üçüncü sınıf ülke olmaya mahkum ediliyoruz. Adalet ve kalkınma ile feodal yapı yıkılacak, terör bitti bitecek derken ülkem bölünmenin eşiğine getiriliyor.

 

Aylardır dünyadaki durgunluk ülkemize de sıçrayabilir, önlemler alınsın diyenlere karşı yok böyle bir şey, siyasi yorum diyen hükümetimize cevap Nisan ayı enflasyon rakamlarıyla TÜİK"den geldi. Hem bu TÜİK öyle bir enflasyon hesabı yapıyor ki, yüzlerce kalemden nerdeyse %90"ı halkımızın genelinin hiç kullanmadığı ürünlerden oluşuyor. TÜİK yalan söylemiyor, devlet politikası gereği kriterler belirleyerek uygun verilerle istenen rakamlara ulaşılıyor. Hesaplamalarda ve kriterlerdeki değişikliklerle kişi başına milli gelirimizin 9.000 dolar seviyelerine nasıl getirildiğine de şahit olduk.

 

Gerçekte piyasalar çok kırılgandır, kötümser olmak ve panik çıkartmak zincirleme reaksiyonla millet olarak hepimize zarar verir. Bunun bilincinde olan pek çok sağduyulu kurum ve kuruluşumuz usulüne uygun olarak milletin idaresindekileri uyarıyorlar ama dinleyen nerede, dediğim dedik çaldığım düdük politikaları devam ediyor.

 

Vatandaş olarak bizim yaşadığımız ve gördüğümüzü inkar etmenin ve ettirmenin mantığı nedir anlamış değiliz. Nisan ayında sanayideki enflasyon artışı TÜİK"in tüm düşürme hesabına rağmen aylık %4.90 olarak gerçekleşmiş. Sanayicimizin hissettiği çok daha yüksektir. Mali denetim sürecinin yoğun olduğu bu aylarda, bizzat denetimlerde bulunduğum işletmelerimizde şahit olduğum durum vahim. Özellikle imalat sanayi işletmelerimizin girdilerindeki artışlar yıllık bazda minimum %20-30 aralığında, ithal hammadde kullananlarda kur artışıyla daha da fazladır. Döviz kredisi kullanmış olanların kambiyo zararları içler acısı. Özellikle yaz sezonunda ciro yapan firmalarımızın çoğunluğu mecburen Mayıs ve Haziran aylarında %15-25 aralığında ürünlerinin fiyat artışına gitmek zorunda kalacaklar. Ne yazık ki diyelim çünkü olan gariban asgari ücretliye olmaktadır. İşletmelerimiz ücret artışlarında piyasa şartlarını ve yasal olarak da TÜİK verilerini kullandıkları için yıllık bazda işçilik maliyetleri %10 civarında artış göstermekte ve ortalama maliyetleri işletmeler lehine aşağı çekmektedir.

 

Mayıs ve Haziran aylarında da zorunlu tüketim ürünleri fiyatları ve ÜFE beklenenin üzerinde artacaktır. Biz bu filmin benzerlerini daha önceden çok seyrettik. İhracat arttı deniyor, o da doğrudur. Bağlantılar ve siparişlerin yapılması uzun süreç alan bir durum olduğu için henüz ihracatta artış devam edecektir. Yeni siparişlerin durumu tehlike çanı çalıyor. İnşallah idarecilerimiz basiretli davranarak durumun vahametini acilen kavrar da anlamsız siyasi çekişmelere son verir. Çıkan ekonomik yangına çare ararlar.

 

Tarımsal anlamda kendi kendine yeten ender ülkelerden biriydik eskiden. Şimdi tohum başta olmak üzere tarımda Siyonist İsrail"e muhtaç hale getirildik. Tarıma ilgisizlik ve yanlış politikalar da eklenince ithal etmeye başladık ve en büyük fiyat artışları gıda ürünlerinde yaşanıyor. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Halkın kullandığı en temel 100 çeşit ürünün fiyatında neredeyse %50 artış var.

 

Geriye doğru bir düşünelim. Sütçümüzden geçen yıl 70-80 kuruşa aldığımız sütü 120 kuruştan alıyoruz. Hayvan yemine, samana, gübreye, buğdaya ne kadar zam geldiğini çiftçimiz daha iyi biliyor. Mazot %30, LPG %27, et %45, tavuk %27, un %59, yağlar %90, hububat %45, sebze %90, elektrik %27, su %12, otobüs %10, dolmuş %20, kiralar %10-25 arası zamlandı. Sayısal Loto fiyatı değişmemiş. Televizyon, klima gibi elektronikler Çin sayesinde %10 civarı düşmüş. Gündelik yaşamda kullanmadığımız yada nadiren kullandığımız pek çok ürünün fiyatı değişmemiş yada düşmüş. Enflasyon da dengede gözüküyor. Oyun siyasi olarak böyle oynanır, oynayanları siyaseten takdir edelim. Ama cebimizde yangın başlamış gören yok. Orta direk ve asgari geçim sınırında yaşayanlarımızın harcamasının %35"i kira kömür elektrik tüp su, %5-10 arası dolmuş otobüs, %40-45 yiyecek, %10 civarı da giyim ve saire harcamalardan oluşmaktadır. Başkanlarımız milletin sağladığı en uygun durumda mesut yaşarken vatandaşın gözünü kapatmaya çalışıyor, prinç yeme bulgur makarna ye diyebiliyorlar. Haklısınız da sorun sadece prinç değil ki, mercimek çorbası bile iki katına gelmiş, hav para su para, yaşam pahalı ağalar.

 

Değerli başkanlarımız farklı ideal, fraksiyon ve çıkar peşinde olabilirler. Bu ülke şehitlerimizin bize yadigarıdır. Gözümüz açıldı artık, uyutmaya çalışmayın. Saf ve masum, iyi niyetli ve sağduyulu, fanatik olmayan vatan sever Anadolulular gözünü açmalıdır. Kapatmaya çalışanlara karşı da uyanık olmalı, milli ve manevi değerlerini kimsenin emellerine alet ettirmemelidir. Halkımızın başkanlarını siyasi kavgaları bıraktırmaya, çanları çalmaya başlamış ekonomik krize uygun politika geliştirmeye zorlaması gerekmektedir. Sağduyulu halkımızın sağduyusunu kaybetmeden memleketine sahip çıktığını göstermesi ve gerektiği yerde gerektiği tepkiyi vereceğini bildirmesi gerekmektedir.

 

Allah millet olarak yardımcımız olsun. Güvendiğimiz dağlara kar yağmaya devam ediyor.

 

Güneş balçıkla sıvanır. Halkı kutuplara ayırırsan, ellerine ağızlarına dini ve milli değerlere bulanmış meşgale verirsen, en temel ihtiyacı güvenlik yaparsan, açlık sınırında gerçek durumundan habersiz, Vatan Millet Sakarya gözleri boyalı partizan taraftarın olabilir. Üstüne de, halkımıza yardım adı altında ülke kaynaklarının bir kısmını partizanlarına peşkeş çekersen oy kaygısı da yaşamazsın. Hatta demokrasi ve tek parti istikrarı uğruna aldığın bütün oyları fanatik taraftarın gibi görmeye başlarsın. Hatalı politikalarını da MHP"nin oyununa geldik dersin sıvışırsın. Pişman etmeye başladığın halkın durumunu görmezden gelirsen eğer, halk demokrasi dersini sandıkta verir. Hükümranlık ne zamana kadar? Tabii olan, en yakın seçime kadar.