Sendikacılıkta kendine özgü tarzıyla bir döneme damgasını vuran, ülkemizin ikinci büyük memur sendikasının konfederasyon başkanı da olan seçkin bir şahsiyet, hemşehrimiz Dr Ahmet AKSU kuruculuğunu yaptığı sendikanın genel kurulunda başkanlık seçimini kaybetti, maalesef.
Maalesef diyorum Dr Ahmet AKSU Çubuğumuzun yetiştirdiği sendikal faaliyetler kapsamında yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanınan bir insandı. Yakuphasan köyünde başlayan, genç denilebilecek yaşta, kısa bir zamana sıkıştırılmış adeta tırnakla kazınan kişisel bir başarı öyküsü. Sonuç kuruculuğunu yaptığı işkolunda yetki alma arefesinde büyük bir sendika ve üye sayısı beşyüzbinlere yaklaşan büyük bir konfederasyon başkanlığı.
Dr Ahmet AKSU 1959 doğumlu, Ankara İ.H.L. mezunu, Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Y.O.unu bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Çoğrafya Fakültesi Tarih bölümünden de mezun oldu. İngiltere London South Bank Üniversitesi Kamu Yönetimi Ekonomik Araştırmalar Bölümü Yüksek Lisans, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde ise sağlıkla ilgili doktorasını tamamladı.
Yaşca bizim jenerasyondan beş altı yaş büyük olan Dr Ahmet AKSU benim için hemşehrilikten öte hem tecrübelerinden yararlandığımız bir abi, kardeş, arkadaş, dost hem de halen çalıştığım kurumda örgütlenmesine, üye sayısının artmasına ve işyeri temsilciliğinin açılmasına büyük emeğimin geçtiği sendikanın başkanıydı.
Dr Ahmet AKSU 1995 yılında Kuruculuğunu yaptığı sendikasını gözbebeği gibi korur, üzerine titrerdi. 2002 yılında sendikanın yine kurucuları arasında yer aldığı rahmetli şair-yazar Akif İNANın başkanlığını yaptığı daha sonra kendisinin de Başkanlığını yapacağı Memur-sen Konfederasyonuna katılmasını sağlamıştı.
Dr Ahmet AKSU denildiğinde; 2002 yılında 1800 civarında üyesi olan ve 2008 yılına gelindiğinde 36 kat büyüyerek Türkiyenin en hızlı büyüyen sendikası ünvanını alan, üye sayısı 65.000 rakamına ulaşan sendika, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası(Sağlık-Sen) akla gelmekteydi .
Sendikanın 2-3 Şubat tarihleri arasında Büyük Anadolu otelinde yapılan genel kuruluna ben de katıldım. Ancak daha ilk gün Sağlık-Sen üçüncü büyük kongresinin açılışında Ahmet AKSUnun karşısına rakip olarak çıkan adayın salona girişinde delegelerden çıkan alkış içimi cız etmişti ve maalesef sonuç da farklı olmadı. Dr Ahmet AKSU 25 oy farkla hayatının en önemli yıllarını 13 yılını verdiği sendikasını kaybetti.
Nasıl olmuştu da taşrada oluşan büyük kara delikleri usta sendikacı görememişti?
Sendikasını kaybetmekle kalmadı, Başkanlığını yaptığı Memur-sen Konfederasyonun amiral gemisi olan sendikasını koruyamayınca Konfederasyon Başkanlığını muhafaza etmesi de adeta imkansız hale geldi.
Herkes açısından büyük bir sürpriz ve şok olarak algılanan bu netice bizim açımızdan da şok oldu ve bizleri de çok üzdü. Bu noktaya nasıl gelindiği Dr Ahmet AKSU tarafından da zamanla masaya yatırılacaktır. Bana göre gözün aynı noktaya uzun süre odaklanmasında görüntünün bozulması gibi bir durumdu yaşanan.
Sonuçlar henüz resmileşmedi çok erken ancak Dr Ahmet AKSUyu ziyaretlerimizde de yeri geldiğinde sendika yönetimi dışında olan bir üye, bir hemşehri, bir dost olarak gündeme de getirdiğimiz hususlardı karşılaşılan durum.
Örneğin;
- Sendikaya herkesten çok emeğinin geçtiğini düşünmesi ve bu durumun herkesçe bilinmesinin kendisine verdiği aşırı güven ve rahatlık.
- İnşa edilen güzel bir binaya konulmuş olan yanlış tuğlalar ile zamanla bu tuğlalarla örülen duvarın; dışarıda-taşrada olup bitenleri görmeyi engeller hale gelmesi.
-13 yıldır başkanlığını yaptığı ve çok kısa sürede 65 000 rakamını aşan mega bir sendikanın ikibinli sayılardaki sendika gibi yönetilmeye devam edilmesi.
- Çok hızlı değişen sosyal, ekonomik, kültürel şartların iyi okunamayarak, kamuda gittikçe eğitimi kalitesi ve beğeni düzeyi artan memurların (üyelerin) beklentilerine cevap verilememesi.
- Amatörlükten profesyonel sendikacılığa geçilemeyişi yaşanan bu hızlı değişime karşın kendini-ekibini güncelleyememesi.
- En önemlisi uzun süre birlikte çalıştığı artık tabandan destek bulmayan, iyi performans sergileyemeyen yol arkadaşlarına, ekibine ahde vefa göstermesi, onları sırtımda taşıyacağım diye kendisini feda etmesiydi belkide
Sebep her ne olursa olsun Dr. Ahmet AKSUnun kaybetmesini şahsım adına hala kabullenebilmiş değilim. Kabullenememe duygusuyla Dr. Ahmet AKSUya geçmiş olsun diyor, Dr Ahmet AKSUyu bu noktaya taşıyan azim ve kararlılığın onu tekrar olması gerektiği yere taşıyacağına yürekten inandığımı da söylemek istiyorum, tüm Çubuklu dostlara