“İnsan yetiştirmek” en soylu görevdir. Bütün dinlerde, bütün ideolojilerde insan yetiştirmek bu şekilde görülmüştür.
Ve insan biçimlenmesi, dimağların nakşedilmesi, zihnin çevreye duyarlı kodlarla donatılması.. İşte bunlar için belki en son evre, ergenlik dönemidir.
Davranışların alışkanlığa dönüştüğü dönem. Bir insan hayatına girmeye başlayan olguların, düşünsel biçimlerin tanımlanıp bir ömür boyu kullanıma gireceği dönem. İngilizce “teenage” denilen, delikanlılık, genç kızlık dönemidir bu.
Gençler bu dönemde, ya kendini çevreye kaptırıp gider, ya da hayatına kalıcı bir yön vermek için çevre analizini yapmaya başlar. Yapmışsa yeniden durup düşünür.
Çevre analizi yapmak, sorgulamak ile başlar. Sorgulamak ancak ve ancak düşünmek ile olur. Filozofların piri Sokrates “Sorgulanmayan yaşam, yaşanmaya değer değildir” der.
Kendini çevreye kaptırıp gidenler de mutlaka bir hayat yaşar; yer-içer, sever-sevilir ama Sokrates’e göre, yaşanmaya değmez bir hayattır bu.
Hayatı tanıyıp, çevre analizini hakkı ile yapan/yapabilen gençlerin bir toplumun geleceği için kilit bir rolü vardır. Toplum bu rolü onlara verebilirse, ulvi yükünüz neyse o, artık bir nesil sonrasına taşınabilir demektir.
Zamanı ve mekanı kendi değerlerinize göre yetişmiş bir gençliğe emanet edebilmek misyon işidir. Bu gençliği yetiştirmekse, esasen bir toplumun farz-ı kifaye sınıfından birinci vazifesi olmalıdır.
Toplumda herkes bu rolü taşımaz, taşıyamaz. Bu rolü herkese verebilmek sosyolojinin temel kurallarına aykırı olunca; yetenekli, duyarlı, zeki ve akıllı bir hedef kitle belirlemeniz gerekir.
Bu kitlede farkındalık oluşturup, bilgi düzeylerini ve algılarını artırarak, karşılaştırmalı olarak , çevre analizi yaptırmanız temel amaç olmalı.
İlk İslam toplumunun şekillenmesinin akabinde Yüce Öğretici’nin ilk yapılandırdığı kurumlarının başında Suffa Mektebi gelir. Bu mektebde Rasulullah öyle gençler yetiştirir ki bu gençler çevreyi, hayatı İslam ile yeniden analiz eder. İslam öğretisini mekanla, fizikle şekillendirip çağlara yayarlar. Enes Bin Malikler, Ebu Hureyreler burada yetişir.
Bilinç düzeyleri yükseltilmiş bu genç ashab olmasaydı, İslam asla elli yıl gibi kısa bir sürede tarihin kalıcı öznesi olarak, dünya geneline hükümranlığını kuracak şekilde yayılmazdı.
Esasen bugün de yapılması gereken budur. Aliya İzzetbegoviç’in “İlkel bilinç düzeyinde İslâm'ı uygulamaya koymak imkansızdır” sözü tam da bu durumu ifade etmektedir.
Çubuk’ta aynı değerlere sahip, hayatı aynı değerler ile tanımlayan kadroların aynı dönemde iş başında olmasının bir şans olduğunu daha önceki yazılarımda ifade etmiştim.
Çubuk’un yetişmiş değerleri olan bu kadrolar yukarıda anlattığım perspektif ışığında “Çubuk Akademi Projesi”ni 2014 yılında tasarlayıp hayata geçirmeye başladılar.
İki yıldır süren ve her yıl yeni üyelerle icra edilen projede, lise seviyesinde, idarecilerince seçilmiş öğrenciler, tanınmış düşünür ve yazarların kitaplarını okuyup sonra da seminer formatında onlarla birlikte oluyorlar.
Bu gençlere ayrıca özel programlar düzenlenip çevre analizi için Çubuk dışına çıkartılıyor. Bunun dışında, bu gençlerin arkadaşlıklarını sürdürmeleri ve güçlendirmeleri için farklı etkinlikler yapılıyor.
2015-2016 programında ise bu gençler ülkemizin yedi saygın düşünür, bilim adamı, siyasetçi, bürokratı ile bir araya geldi. Bu kişilerin eserleri okunup, incelenip interaktif programlar yapıldı. Ankara’nın kültürel ve yönetsel alanları ziyaret edildi. En sonunda da Karadeniz’de başlayıp Batum’da biten şahane bir program ile bu gençlere iklimi ile, kültürü ile, insanı ile mekan kavramı verilmeye çalışıldı.
Çubuk Akademisi’nin faaliyetlerinin rahatlıkla takip edildiği facebook, twitter, instigram gibi sosyal medya uygulamalarında hesapları da var.
Yeterli mi? Asla …
Olması gerekenin sadece %20-30’u yapılsa da bölge ilçeleri arasında ilk defa Çubuk’ta uygulanan bu projeyi önemsiyor ve değerli buluyorum. Yapılmadığını iddia ettiğim ,imkan olsa yapılacağına emin olduğum %70-80 lik dilime tekabül eden aktiviteler ise; programın katılımcı artırılarak ortaokul ayağı ile bir + iki yıla çıkartılması, spor, bilim, kültür, sanat ve dil atölyelerinin kurulması vs.
Bu projeyi hayata geçirdikleri için, projenin idari hamisi Kaymakam Sn Cemal Şahin’i, finansal ve kurumsal ilişkiler sahibi Belediye Başkanı Sn. Tuncay Acehan ve Yardımcısı Şükrü Acıelma’yı, teknik sahibi İlçe Milli Eğitim Müdürü Sn. Murat Aslan’ı ve en büyük emek sahibi Proje Koordinatörü İlçe Gençlik ve Spor Müdürü Sn. Cüneyt Küpeli’yi ve diğer emektarlarını bir nesle dokunarak Çubuk ve ülkemizin geleceğine değerlerimiz doğrultusunda sahip çıktıkları için, aynı inanç ve düşüncede olan hemşerilerim adına tebrik ve teşekkür ediyorum.