Size ne oluyor da, Allah yolunda ve,
Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar,
katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver
diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler,
kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
(NİSA suresi 75. ayet)
Bir Kutlu Yolculuktur Hicret;
tarih boyunca İslami duruşlarından dolayı maddi/manevi işkenceye maruz bırakılan
peygamberler, alimler, fikir ve eylem adamları yeryüzünün bir başka köşesini yurt edinmişler;
daha büyük bir aşkla vazifelerini sürdürmüşlerdir.
Bugün de dünyanın herbir köşesinde "sürgün", "muhacir","mülteci", "vatansız", "sığınmacı" denilen muvahhidlerin,
bu kavramların da ötesinde engin bir huzurla
Yüce Yaradan'a hesap vermenin hoşnutluğunu hissederek,
hayatlarını idame ettiklerini görüyoruz.
Öyle ya bu dünya hayatı er ya da geç bitecek; defterler açılacak; hesaplar dökülecek;
mutmain olanlarla, kalbinde onursuz bir nifak taşıyanlar ayrılacak!
Hani onlar demişlerdi ya:
"Gelin bir olan Rabbinize kulluk edin; kavramlar üretip sonra da hakikatmiş gibi tapmayın;
batıla uyup Hak'tan ayrılmayın!"
Nihayet ırklarının zalimlerince takibata uğramışlar, yurtlarından zorla çıkarılmışlar.
Onlara kapılarını açan mü'minler sofralarını paylaşmışlar,
kalbi karanlıklar ise:
"Onlar da çok ileri gittiler canım; sana ne elalemin piyangosundan,lotosundan,totosundan, reposundan,
şehirlerin gettosundan, sana ne!
Hem sen ahlak bekçisi misin, onun bunun balosuna kokteyline karışıyorsun, kendini "dünyayı kurtaran adam"
mı zannediyorsun?
Rahatımızı kaçırdın, hem izin veren vermiş, sen ne karışıyorsun?"
tavrını açıkça sürdürmüşler, muhafazakarlığın (!) dayanılmaz hafifliğine boyun eğmişlerdir.
Yurtlarından çıkarılanlar ise dışlandıkça özgürleşmenin, özgürleştikçe dışlanmanın,
"gür" bir "öz"e sahip olmanın tadını çıkarmışlar,
kendilerine "mağdur" diyenlere:
"Asıl mağdur sizsiniz, bir defa değerlerinizden mağdursunuz... daha sayayım mı?"
Dur, sözlerin bizi rahatsız etti yabancı!
"Yaban, hakikatten uzak durana derler."
"Yine ileri gittin!"
Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar,
katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver
diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler,
kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
(NİSA suresi 75. ayet)
Bir Kutlu Yolculuktur Hicret;
tarih boyunca İslami duruşlarından dolayı maddi/manevi işkenceye maruz bırakılan
peygamberler, alimler, fikir ve eylem adamları yeryüzünün bir başka köşesini yurt edinmişler;
daha büyük bir aşkla vazifelerini sürdürmüşlerdir.
Bugün de dünyanın herbir köşesinde "sürgün", "muhacir","mülteci", "vatansız", "sığınmacı" denilen muvahhidlerin,
bu kavramların da ötesinde engin bir huzurla
Yüce Yaradan'a hesap vermenin hoşnutluğunu hissederek,
hayatlarını idame ettiklerini görüyoruz.
Öyle ya bu dünya hayatı er ya da geç bitecek; defterler açılacak; hesaplar dökülecek;
mutmain olanlarla, kalbinde onursuz bir nifak taşıyanlar ayrılacak!
Hani onlar demişlerdi ya:
"Gelin bir olan Rabbinize kulluk edin; kavramlar üretip sonra da hakikatmiş gibi tapmayın;
batıla uyup Hak'tan ayrılmayın!"
Nihayet ırklarının zalimlerince takibata uğramışlar, yurtlarından zorla çıkarılmışlar.
Onlara kapılarını açan mü'minler sofralarını paylaşmışlar,
kalbi karanlıklar ise:
"Onlar da çok ileri gittiler canım; sana ne elalemin piyangosundan,lotosundan,totosundan, reposundan,
şehirlerin gettosundan, sana ne!
Hem sen ahlak bekçisi misin, onun bunun balosuna kokteyline karışıyorsun, kendini "dünyayı kurtaran adam"
mı zannediyorsun?
Rahatımızı kaçırdın, hem izin veren vermiş, sen ne karışıyorsun?"
tavrını açıkça sürdürmüşler, muhafazakarlığın (!) dayanılmaz hafifliğine boyun eğmişlerdir.
Yurtlarından çıkarılanlar ise dışlandıkça özgürleşmenin, özgürleştikçe dışlanmanın,
"gür" bir "öz"e sahip olmanın tadını çıkarmışlar,
kendilerine "mağdur" diyenlere:
"Asıl mağdur sizsiniz, bir defa değerlerinizden mağdursunuz... daha sayayım mı?"
Dur, sözlerin bizi rahatsız etti yabancı!
"Yaban, hakikatten uzak durana derler."
"Yine ileri gittin!"