BİLMEK VE BİLDİĞİ İLE AMEL ETMEK.

Abdurrahim Somuncu (Emekli Müftü)

 

 

 

                                           

                  Amelsiz ilim, meyvesiz ağaca benzetilmektedir. Yunus Emrede, ilmi şöyle tarif etmektedir. “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen, ya bu nice okumaktır.” Rütbelerin en yükseğinin ilim rütbesi olduğu, şu hadisi şerifte beyan edilmektedir. “Rutbetül ilmi a’alerruteb/ İlim rütbesi rutbelerin en yükseğidir”. Bir kimse bildiği ile amel etmesi durumunda, bilmediğine de, varis olacağı şu hadisi şerifte yer almaktadır. “Men amile bima âlime verressehullahu bima lem yalem”

            İnsanlığın en büyük düşmanı cehalettir. Bizi yaratan Rabbimiz Alak süresi 1. ayetinde ilk emrini “Oku” diye göndermiştir. ” Bilmediğini ehline sorulması konusunda Nahl süresi ayet 43 de “Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun” buyrulmaktadır.

                Soru sormak ilmin ve bilginin anahtarıdır. Bu konuda şöyle bir söz vardır. “ Bilirsin ki bilmezsin, bilmediğin sormazsın, bilirsin ki, sorunca bilmediğini bilirler” . Soru sormak için, okumak gerekir. “Bilmezsin ki sorasın, Sorasın ki, bilesin”

                  Peygamber efendimiz (sav) “İlmi beşikten mezara kadar talep edin(tahsilini yapın)” buyurmaktadır. Amelsiz ilminde, sahibine yarar sağlamadığını şeytanında, çok iyi bilgin ve âlim olduğu, fakat Allah’ın emrine oymadığından, Rahmanın verilen emirlerini, kibrinden dolayı, yerine getirmediğinden, kendisine bir fayda sağlamadığı kur’an-ı kerim bakara süresi 34. ayetinde “ Hani biz meleklere ( ve cinlere) Âdeme secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu” beyanı yer almaktadır.

              Peygamber efendimiz (sav) faydasız ilimden, şu hadisi ile Allah’a sığınıyor “ Ey! Allah’ım faydasız ilimden, Korkmayan kalbden, Kabul olunmayan duadan, düşmanın sevinmesinden sana sığınırım.”buyurmaktadır.                                                             

                Kur’an-ı kerim fatır süresi 28 de “…Kulları içinden ancak âlimler, Allahtan (gereğince ) korkar.(onun emrine ittiba ederler)   Şübhesiz, Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır” buyrulmaktadır.  Peygamberimiz (sav) İlim elde etmenin yolunu dört olarak göstermektedir. “ Bilici ol, Öğrenici ol, dinleyici ol, dördüncü olma” buyurmaktadır.

              Mücadele süresi 11.ayet’in tefsirinde, “Allah sizden inananlar ve kendilerine ilim verilenleri, derecelerle yükseltsin”  iman ve ahlakla bütünleştiğinde, dünya ve ahıret seadetine erişileceğine işaret edilmektedir.

               Bir kimse derse ki, ben her şeyi bilirim. Bu sözün yanlış olduğunu, ben âlimim, her şeyi bilirim demenin doğru olmadığını, peygamber efendimiz (sav) den öğrenelim “Men kale ene alimün, fe hüve cahilün/ Ben âlimim ve her şeyi bilirim diyen kişi cahildir” buyurmaktadır.

                   Bilginin faydası, kişi bildiği ile icraatta bulunmasıdır. Bilginin teoriden pratiğe dönüşmesidir.  Yahudiler hakkında şu İlahi tespit, ne kadar anlamlıdır. Cuma süresi ayet 5 de“Tevratla yükümlü olupta, sonra ona göre yaşamayanların hali, kitap yüklü merkebin haline benzer.” Beyanı yer almaktadır. Kıymetli kitapları taşıyan merkep, sırf bunları taşımakla bir değer kazanmadığı gibi, bilgisini amele, icraata dönüştüremeyenlerin misalindedir. Allah’a emanet olun.