Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Basın ve Halkla ilişkiler Müşavirliğinin benim bir yazımla ilgili olarak gönderdiği bilgilendirme yazısını inceleye devam edelim.
Bakanlık yazısında deniyor ki;
“2006 yılında çıkartılan Tohumculuk Kanunu ile ilgili iddialar gerçeği yansıtmamakta olup bu kanun ile tohumluklarımıza kalite güvencesi sağlamak, tohumluk üretim ve ticareti ile ilgili düzenlemeleri yapmak ve tohumculuk sektörünün yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi için gerekli olan düzenlemeleri gerçekleştirmek amaçlanmıştır.”
Bu ifadeler kanun çıkartılırken öne sürülen işin faydalı tarafları, kanunun gerekçesine yazılan ve kamuoyuna takdim edilene konulardır. Ya bunun görünmeyen gizli kalan zararları nelerdir? Hiç araştırılmış mıdır?
Lütfen Bakanlık Basın ve Halkla ilişkiler Müşavirliği, beynimizi tırmalayan aşağıda ki sorularımıza cevap verebilirler mi?
- Üretim yapanların (ne üretirlerse üretsinler) teşvik ve takdir edilmeleri gerekirken yerli tohum üretti diye bunların kanunla cezalandırılmalı ve elleri kolları bağlanmaları doğru mudur?
- Dünyanın neresinde (İsrail, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelerde) böyle bir uygulama vardır?
- İthal edilen tohumlarla yetişen sebzeler, hububat ve bakliyat bitkileri, kendi tohumlarını üretebiliyorlar mı?
- Bakanlık yazısında; “köşe yazısında yetersiz ve yanlış bilgilendirme ile GDO ve hibrit tohumlardan bahsedilmekte iki kavramın birbiri ile karıştırıldığı görülmektedir” denmektedir.
Yaratılıştan gelen ilahi kanunla, her tohum yetiştirdiği bitkisiyle kendi tohumunu üretirken, kendi tohumunu üretemeyen tohumlara GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) denmez de ne denir? Kusura bakmazsanız, bu kavram karışıklığını Bakanlığımızın yaptığı görülmektedir. Bu karışıklıkla birlikte 5977 sayılı Biyogüvenlik kanunu devre dışı kalmaktadır.
- Tohumculukta, dışarıya bağımlı hale gelmiş olmamız ne ile izah edilebilir? Bunun siyasi ve tehlikeli yanları yok mudur?
- Türkiye’de tohum ekim ve dikimini yasaklayan 2006 yılında çıkartılan 5553 sayılı kanun çıkmadan önce ithal tohumların fiyatları ile bu günkü ithal edilen tohum fiyatlarında ki artış % kaç olmuştur? Bu artışın sebepleri ne olabilir?
- AB Avrupa Birliği ülkeleri, ABD, Rusya, Çin gibi ülkeler niçin GDO’lu tohumlardan kaçınmaktadırlar?
- AB, ithal ettiği bir gıda ürününde GDO bulaşığı bulunca, alarm zillerini çalmakta ve bu GDO nerede bulaşmış diyerek, imalat ve nakliye dönemlerini incelemeye almaktadır.
Rusya bizden ithal ettiği 68,5 ton Dolma biber ile 2 ay kadar sonra yine bizden ithal ettiği marulları, sağlığa zararlı bularak niçin geri göndermiştir?
- Biz niçin Bakanlık ve Üniversitelerimizde bunca elemanımız varken, yerli tohumlarımızı ıslah ederek kalitesini yükseltecek çalışmalar yapmıyoruz da onun üretimini yasaklama ve üretene ceza verme yoluna gidiyoruz?
- Bu gün endişe ile yazdığımız bu yazılar, yarın GDO’lu bitkilerin tıbbi, ticari ve siyasi zararları tespit edilerek geri dönülmek istenirse, yerli tohumlar da artık çürümüş olduğundan, nasıl dönülecektir? Bunun için Bakanlığın bir hazırlığı var mıdır?
- “ 2014 yılında toplam tohum ithalatı içerisinde İsrail’in payı % 6,7 dir” diyorsunuz. Dünyanın birçok ülkesinde faaliyet gösteren Novartis, Monsanto, Cargill, Dupont, ADN ve Bayer gibi dev tohumculuk şirketlerinin milliyetleri incelenirse karşımıza ne çıkacaktır?
- Bu şirketlerden hangilerinin ülkemizde bayi ve distribütörleri bulunmakta ve bunlar ne kadar tohum satışı yapmaktadırlar?
- Üstün ırk inancıyla hareket eden ve “Arz-ı mevut – vaat edilmiş topraklar” için çalışan bir Irkçı Emperyalist gücün, bütün dünyayı ve özellikle de ülkemizi hedef tahtasına oturduğundan haberiniz var mıdır?