Şuayip YAMAN
Programa okul yönetimi, öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı.
Programda bir konuşma yapan Sosyal Bilgiler Öğretmeni Seda Yolsal, “Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 102. yıl dönümünü kutlamanın gururunu yaşadıklarını ifade etti.
Öğretmen Seda Yolsal, Çanakkale Zaferi ile ilgili yaptığı konuşmada, "19 Mayıs saldırılarında Türk ordusunda 3.000 şehit, 6.000 yaralı olmasına karşın Anzaklar da ise 160 ölü, 468 yaralı vardı. Anzakların o saldırıda makineli tüfeklerle attığı mermi sayısı 948.000’dir.
2.Tümenin bazı alaylarının yer aldığı cephe uzunluğu 600 m. olup her 15 cm.ye bir asker düşmektedir. Her bir askerimize 95 adet mermi isabet etmektedir.
Bu saldırıda İstanbul Tıp Fakültesi öğrencileri ile İstanbul Lisesi öğrencileri de katıldı ve 3 saat içinde şehit oldular. Yaralara merhem sürecek, dertlere derman olacak doktor ve doktor adayları vatanın bu onulmaz yarasına canlarıyla merhem, vatanın büyük derdine yine canlarıyla derman oldular. Bu sebeple İstanbul Tıp Fakültesi 6 yıl sonra 1921’de hiç mezun veremedi.
Yarbay Mustafa Kemal’in komutanı olduğu 19.Tümenin 57. Alayı, savaşta erinden subayına dek tamamı şehit olan alayımızdır. Bu alayımızın sancağını düşman alamadı.
Söz konusu sancak Avustralya Savaş Müzesi’nde sergilenmekte olup, altında şunlar yazılıdır: “Bu alay sancağı Gelibolu savaş alanından getirilmiş ama esir edilememiştir.
Çünkü Türk ordusunun milli geleneklerine göre sancak, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında şehit olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşımızda duran bu Türk alay sancağını selamlamadan geçmeyiniz”
Savaş istatistiklerine göre bir m2.’ye 6 bin mermi düşer, bu oran dünya savaş tarihinin en yüksek oranıdır.
Savaş alanında havada çarpışarak yapışmış birçok mermi bulundu, havada iki merminin çarpışma ihtimali 600 milyonda birdir.
Karşılıklı siperlerin en yakın. mesafesi 5-10 m.dir. Türk ordusunun düşmandan 4-5 kat daha fazla taarruz yaptığı büyük taarruzlarda binlerce askerimiz şehit oldu.
Edremitli Seyit Onbaşı’nın, Topun ağzına mermi süren inç tesisatı bombardımanda kullanılamaz hale gelince “Ya Allah Bismillah” diyerek üç tane 215 okkalık (276 kilo) mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdü ve ateşledi, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal bir merdivenden çıkması gerekti, üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean” zırhlısının dümenini parçaladı, dümeni kırılan “Ocean” sarhoş bir serseri gibi mayınlara sürüklendi bir mayına çarparak havaya uçtu ve yirmi dakika içinde battı.
Ertuğrul Koyu’nu savunmakta olan Ezineli Yahya Çavuş, 63 arkadaşı ile 3 bin kadar düşman askerine tam 12 saat boyunca karşı koydu. Gece yarısı Harap kale’deki bölüğüne çekildiği vakit sadece üç kişi kaldılar. Yine Ertuğrul Koyu’na düşman toplam 4.650 top mermisi attı. Bu sayı, Türklerin 18 Mart’ta attığı toplam top mermisinin iki katıdır
Çanakkale İngiliz Başkomutanı General Hamilton 17 Ağustos 1915’te İngiltere Savaş Bakanlığına çektiği telgrafta şunları yazmıştır: Niçin geriye çekildiğimizi soruyorsunuz, bütün gerçekliği ve tüm açıklığı ile size bildirmek isterim.
Çok cesur savaşan ve en iyi şekilde idare edilen asil Türk ordusunun ve Albay Mustafa Kemal gibi dahi bir komutanın karşısında bulunuyoruz. Bunu hiçbir zaman unutmayalım.
Biz bugün burada bir daha geri dönmemek üzere gidenleri, tarihin yazdığı en gerçek en şerefli kahramanları, Çanakkale Şehitlerini ve bu gün dahi yine gelecekte de bu milletin çocukları şanlı Türk Bayrağının gölgesinde özgürce nefes alsınlar, ezanlar bu gök kubbede yankılanmaya devam etsin diye son nefesini veren şehitlerimizi yâd etmek üzere huzurunuzdayız.
Çanakkale bir milletin diriliş destanıdır. Çanakkale bugün dahi kanayan yaramızın merhemidir. Çanakkale birlik ve beraberliktir. Çanakkale bugün birbirine düşürülmeye çalışan bin yıllık kardeşlerin koyun koyuna yattığı ebedi istirahatgâhlarıdır.
Kefensiz toprağa düşenlerin, kendi cenaze namazlarını kılarak şahadete yürüyenlerin, sadece 15 bahar görebilmiş tazecik fidanların, Allah’ın huzuruna temiz çıkmak için ellerinde ki kısıtlı içecek sularını çamaşırlarını temizlemek ve abdest almak için kullanan Mehmetçiklerin, cephaneler yağmurda zarar görmesin diye hasta çocuğunun battaniyesini cephanenin üstünü örten ve evladını bu vatana kurban veren ananın yarıda kalan hayatların arkada bırakılan gözü yaşlı anaların babaların kardeşlerin eşlerin mekânıdır.
Çanakkale kopan bacağının yerine süngüsünü takarak savaşmaya devam eden Ezineli Yahya Çavuşun iman ve vatan aşkıyla 215 kg mermiyi düşmanın kalbine gönderen Seyit Onbaşı’nın neferlerinin tamamının şehit düştüğü 57. Alayın ve daha isimlerini ve kahramanlıklarını sayamadığımız nice Mehmetçiğimizin mekânıdır.
Onlar vatanlarını namus bildiler. Vatan aşkı için bayrak aşkı için şahadeti dinin temeli olan ezan aşkı için son nefeslerini verdiler.
Ne mutlu onlara!
Peygamber Efendimiz (SAV) sancağının gölgesiyle ve Bakara suresinde “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Bilakis Onlar diridirler. Lakin siz anlayamazsınız” ayetiyle müjdelenmiş yiğitlere ne mutlu!
Lakin bizlerde şunu bilmeliyiz ki, Onlar din vatan ve bayrak uğruna şehit olurken bizlerin omuzlarına büyük bir vebal binmektedir. Bu vebal yetimlerin anaların babaların kardeşlerin eşlerin vebalidir. Bu vebali unutmamak boynumuzun borcudur.
Unutmayalım onlar bu toprakları kanlarını dökerek bize vatan yapan kahramanlardır. Bu kahramanlara selam olsun. Mekânları cennet ruhları şad olsun.” Dedi.
Program 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili günün anlamına yönelik şiirlerin okunması ve öğrenciler tarafından oluşturulan orkestra ve koronun çalıp, okuduğu kahramanlık türküleri ile sona erdi.
Müzik Öğretmeni Seda İskender Özdeş yönetimindeki, öğrencilerin kullandığı keman, elektrogitar, saz,org gibi enstrümanlardan (çalgı aleti) oluşan orkestra tarafından çalınıp, yine öğrenciler tarafından oluşturulan koro tarafından seslendirilen “Çanakkale Türküsü”, “Eledim Eledim”, “Yemen Türküsü”, programa katılan katılımcılar tarafından büyük bir ilgi ile izlendi.