Önce; üç aylar (=recep, şaban, ramazan)a
Sonra Kuran-ı Kerimin nazil olduğu, içerisinde bin aydan hayırlı kadir gecesini barındıran rahmet ayı Ramazan ayına
Sayılı saatler sonra da Ramazan-Fıtır BAYRAMına ulaşacağız inşallah.
Eskiler Bayramı kutlarken,
ömrünüz mezid, idiniz said olsun. (ömrünüz uzun bayramınız sevinçli olsun)
dileğinde bulunurlarmış
Bayram sevinç ve esenlik günü
Yeni bir gün
Bir dönemi geride bırakarak,
Yeni bir başlangıç
Çocuklar için saflığın, sevincin bayramı
Biz yetişkinler için de olgunluğun, barışın, bağışlamanın, huzurun, sükûnun, muhasebe ve özeleştiri yapmanın günü
Kısaca, zengin, fakir, yaşlı, genç, çocuk, akıllı, akılsız
herkes için; kaynaşma, kavuşma(sıla-i rahim),yenilenme
Sevinç günü
* * * *
Bayramın çağrıştırdıkları bunlar iken,
Bu tablonun bir de diğer yüzü sevimsiz gerçekleri var artık.
Bayramların sıradan tatil günlerine dönüştüğünü
Günümüzde İletişim araçları ve teknolojisinin dünyanın en ücra köşesindeki insanlarla iletişimi sağlama imkânı sağlamasına rağmen;
Aile içerisinde dahi yüz yüze bakan insanlar arasında
bağların kopartıldığını
BİZ kavramının yerini BEN kavramına terk ettiğini
İnsanlığın başına bela edilen adına modernizm denilen
Batı tipi hayat tarzının aşırı bireyci, bencil, yalnızca kendi menfaat ve zevklerini düşünen bir nesil yetiştirdiğini
Ve netice itibariyle bir önceki yazımızın konusu olan
toplumsal felaketlere ek olarak;
Gençlerin anne babalarını, büyüklerini yük olarak görmeleri, Bayramlarda aynı çatı altında elini öpecek aile büyükleri bulamayan çocuklar Akraba ziyaretleri yerine tercih edilen tatil programları huzurevlerinde kaderine terk edilen yaşlılar
Nikahsız beraberlikler, keyfi boşanmalar, parçalanmış aileler, ortada kalmış çocuklar, aile içi şiddet kadın sığınma evleri
Müstehcen yayınlar, cinsel taciz, kadının istismarı ve ticareti, çocuk yaşta hamile kalan çocuklar, sokak çocukları, kapkaççılık, çocuk istismarı, çocuk suçlular ve ıslahevleri, çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları, Rehabilitasyon merkezleri
Çağdaş yaşam (!) içerisinde anne şefkatinden ve aile sıcaklığından uzak olarak bakıcılar tarafından büyütülen sorunlu çocuklar, gençler
En kötüsü, tüm bunlara ilgisiz kalan sevgi ve vicdan sefaleti sorumluluk sahipleri
Hatta bütün bu toplumsal problemleri ranta/ticarete dönüştüren VAHŞİ ZİHNİYET
* * *
Gelinen bu noktada; özel anlam ve mahiyetini yitirmiş;
Kaynağından koparılmış,
İçi boşaltılmış,
Onu inanarak kutlayanlara nazaran şeker, çikolata ve tatil rezervasyonu yapan firmaların daha çok beklediği
Kapitalist bir ruha büründürülen, bayramlar.
Bu bayramları bazıların dediği gibi kutlamanın bir anlamı bulunmakta mıdır?
Veya bu tür Bayramları artık kutlamayalım mı?
Kim ne derse desin,
Müslümanın bayramı;
şayet barışın, bağışlamanın, huzurun ve sükûnun, muhasebe ve özeleştiri yapmanın anlamını taşıyorsa;
İçerisinde bulunduğumuz en karanlık, en olumsuz tablolara rağmen,
insana bir soluk alma ve kendini dinleme fırsatını verdiği için
Allahın Müslümanlara bir lütfu olan bayramları;
En iyi şekilde yaşamak, değerlendirmek ve kutlamak gerekmektedir.
Planlı olarak bayramların içerisi boşaltılmaya çalışılırsa çalışılsın,
bayramları bir çocuk safiyeti ve sevinciyle, heyecanla ve o derece huşu ile;
aslına yaklaştırmaya çalışarak,
ibadet niyetiyle inadına kutlamalıyız ki,
kurtuluşa ve esenliğe erelim.
Bu vesileyle bizi bu bayrama da ulaştıran Yüce Yaratıcı'ya hamdederek; herkesin Ramazan Bayramını en iyi dileklerimle kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim.