Başbakan Erdoğan Ankara Belediye Başkan Adayını Açıkladı

Parti grubunda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hazırlanan 3'er dakikalık videolarla partisinin başkan adaylarını tanıttı.

Parti grubunda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hazırlanan 3'er dakikalık videolarla partisinin başkan adaylarını tanıttı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti'nin grup toplantısında 5 il ve 5 büyükşehir belediye başkan adayını açıkladı.

ANKARA MELİH GÖKÇEK'İN

İlk açıklanan isim Gümüşhane, en son açıklanan ise Ankara oldu. Başbakan, Ankara adayını açıklamadan önce sözlerine ''Evet şimdi sıra geldi Ankara'ya'' diyerek başladı ve mevcut başkan Melih Gökçek'in ismini anons etti.

Adaylar açıklanmadan önce ışıklar kapatıldı ve o illerle ilgili 3'er dakikalık tanıtım videoları yayınlandı.

BAŞKAN ADAYLARI;

GÜMÜŞHANE: Gümüşhane Ak Parti il başkanı Ercan Çimen

BARTIN: Dr. Seyfettin Kalay

KIRŞEHİR: Kırşehir mevcut belediye başkanı Yaşar Bahçeci

AMASYA: Amasya mevcut belediye başkanı Cafer Özdemir

AFYONKARAHİSAR: Mevcut belediye başkanı Burhanettin Çoban

KAHRAMANMARAŞ: Kahramanmaraş Ak Parti İl Başkanı Fatih Mehmet Erkoç

ESKİŞEHİR: Ticaret Odası Başkanı Harun Karaca

KAYSERİ: Mevcut belediye başkanı Mehmet Özhaseki

KONYA: Mevcut belediye başkanı Tahir Akyürek

ANKARA: Mevcut belediye başkanı Melih Gökçek

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;

Pazar günü 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutladık. Bir kez daha kutluyor ve başarılar diliyoruz. Toplam öğretmen sayımız 810 bin kişiye ulaştı. Şu andaki öğretmenlerimizin yarıdan fazlasının atamasını biz yaptık. 1312 engelli kardeşimizin, 651 milli sporcumuzun da öğretmen olarak atanmasını sağladık. Öğretmenlerin özlük haklarını da iyileştirdik. Bekar ve ekders almayan yeni öğretmen Ocak'tan itibaren 2 bin 81 lira alacak. İnşallah şartlar iyileştikçe bunu öğretmenlerimize yansıtmaya devam edeceğiz.

"TÜRKİYE'Yİ DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ"

2014 bütçesi üzerindeki çalışmalar tamamlandı. Aralık'ta müzakereleri tamamlayıp oylamamızı yapacağız. Ak Parti olarak 12. bütçemizi hazırlıyoruz. Diğer 11 bütçemiz gibi bu bütçe de adalet, eğitim ve sağlığı büyüten, yatırımları arttıran bir bütçe olarak hazırlandı. 2014 yılındaki seçimlere rağmen popülizme girmeden Türkiye'yi daha da büyüteceğiz.

"TRABZON'A SÖZÜMÜZ VARDI"

Trabzon'da çok önemli açılışlar gerçekleştirdik. Trabzon'da toplu açılış töreninin ardından, çiftçi temsilcilerimizle istişareler yaptık. Aynı gün valiliğin organize ettiği yemekte Trabzon eşrafıyla bir araya geldik. Pazar günü önce Trabzon'daki öğretmenlerimizle bir araya geldik. Ardından Trabzon için çok önemli bir temel attık. Sporun ve futbolun Trabzon için çok önemli olduğunu bilirsiniz. Maalesef buna karşılık gelecek bir stadyum ve spor tesisi yoktu. Hüseyin Avni Aker yetersiz kalıyordu ve eskiliğiyle Trabzon'a cevap veremiyordu. Trabzon'a sözümüz vardı 40 bin kişilik stadyum sözü vermiştik. 41 bin 61 olsun istediler. 61 onlar için çok önemli. O yüzden biz de söz verdik ve temel atma töreninde bunu ifade ettik. Tesis için yer problemi vardı. Deniz üzerinde bir alanı doldurarak bunu çözdük. Akyazı'da bu büyük spor tesisinin temelini attık. Trabzon'a 41 bin 61 kişilik stadyumu kazandıracağız.

"KİMSENİN BİZE BÖLÜCÜ DEMEYE HAKKI YOK"

Diyarbakır'daki tarihi buluşmanın ardından normalleşmeden rahatsız olanlar çeşitli hakaretlerle hem süreci hem de zihinleri bulandırmak için yeniden gayreti içine girdiler. Geçmişte yaptıkları gibi bizim doğuda söylediklerimizi batıda kuzeyde güneyde söyleyemeyeceğimizi iddia ettiler. Başta Trabzon olmak üzere her ilimiz bu iftiraya cevap verdi. Trabzon hafta sonu da bizi kucaklayarak samimiyetimiz karşısında muhabbetini dile getirmiştir. Biz çözüm sürecini sürpriz politikalarla ilerletmiyoruz. Parti programımızda bu meseleyi açık şekilde ortaya koyduk. Her fırsatta da çözüm önerilerimizi yol haritalarımızı miletle paylaştık. Girdiğimiz her seçim yaptıklarımızı teyid edecek kadar açık bir onay anlamına gelmektedir. Aziz milletimizi bize destek vererek bize inandığını sandıkta ifade etmiştir. Eğer milletimizi bizim yanlış yolda ilerlediğimizi düşünseydi bizi yüzde 47 ile tekrar iktidara getirmezdi. Kimsenin bize bölücü demeye hakkı da yoktur, haddi de yoktur.

"HERKES ŞU SORUYU SORSUN KENDİNE"

Biz CHP ve MHP'nin ektikleri nifak tohumlarını temizliyor, bozduklarını tamir ediyor, yıktıklarını yeniden ve daha sağlam yapıyoruz. Onların inkar ettiklerini biz kabul ediyoruz. Onlar olağanüstü şartlara mahkum ederken biz normalleştiriyoruz. Herkes şu soruyu kendisine sorsun. On yıllar boyunca belli kavramları, türküleri, sanatçıları yok sayarak, inkar ederek, Türkiye iyi bir şey yapmış olabilir mi? Türkiye sanal korkularla yüzleşmekten kaçınarak iyi birşey yapmış olabilir mi? Yok denildiğinide varlık yok olmaz. Siz inkar etseniz de var olan yok olmaz. Siz sorunu arayıp bulmazsanız derinden ilerler ve iş işten geçer.

"PILIMIZI PIRTIMIZI TOPLAYIP GİDECEĞİMİZ BİR YER ARAMAYIZ"

Siz görmesenizde inkar etseniz de o sorun ilerler ve bir gün ben burdayım diyerek ortaya çıkar. İşte Türkiye ne yazık ki bunları yaşadı. İnkar sorun olarak ortadan kalkmadı. Ret asimilasyon sorunu ortadan kalkmadı. Sümen altı yapmak, makyajla durumu idare etmek sorunu yok etmedi. Sorun gizlice büyüdü, bünyeyi sardı ve tezahür etti. Üstelik çok açık söylüyorum, bizim bu ülkeye sevdamız var. Bizden öncekilerin yaptığı gibi reddedebilirdik, biz de geçici çözümlere, palyatif tedbirlere sığınabilirdik, ama biz bunu yapmayız. Bizim bu ülkeden başka gidebileceğimiz bir yer yok. Bu sorun artık saklanamaz. Biz pılımızı pırtımızı toplayıp gideceğimiz bir yer arayamayız. Bizim sevdamız hiçbir parti veya grupla paylaşabilecek gibi değildir.

"SÖZLERİMİ KİMSE FARKLI YERE ÇEKMESİN"

Biz çektik çocuklarımız da çeksin diyemeyiz. Bu sözlerimi kimse farklı yere çekmesin. Bu meseleyi ne pahasına olursa olsun çözmek anlayışında değiliz. Biz sorunu birliğimizi muhafaza ederek çözüyoruz. Bir tarafı tamir ederken diğer tarafı bozmadan çözüyoruz. Bir taraftan alıp diğer tarafa vererek değil. Adalet terazisinde çözerek neticeye ulaştırıyoruz. Anayasa bize ne sınır çiziyorsa onun içindeyiz. Kanunlar ne sınır çiziyorsa o sınırın içindeyiz. Meşruiyet dairesi içindeyiz. Eğer bu milletin başını öne eğdirecek bir şey olursa önce şahsım, arkadaşlarım ve Ak Parti hükümeti bunun önünde duracaktır.

"KİMSE BİZE VATANSEVERLİK DERSİ VERMESİN"

Kimse bize milliyetçilik vatanseverlik dersi vermesin. Ders almak isteyen 11 yılımıza baksın. Türkiye'nin itibarı bizim dönemimizde artmıştır. Daha fazla değer ifade etmiştir. Her yerde artık şu çok iyi biliniyor. Türkiye hakkı destekleyen bir ülkedir. Haksızlığın karşısında da mertçe yiğitçe eğilmeden bükülmeden durabilen bir ülkedir. Bizim durumumuz budur. Bizim ayyıldızlı bayrağımızı kim görürse işte geldiler diyor. İşte yetiştiler diyor. Kardeşlerimiz bize ulaştılar diyor. Çoğu yerde ayyıldızlı Türk bayrağını TİKA'nın logosunu görünce insanlar yüz yıldır bizi niye beklettiniz diyor sevinç gözyaşlarını tutamıyorlar.

"GİTSELER GURUR DUYACAKLAR"

Bugün aramızda Kosovalı kardeşlerimiz de var. Kendilerine hoşgeldiniz diyorum. Hep turist sayısındaki artışı zikrederiz. Ama bir de yurtdışına giden vatandaş sayısı var. 2003'te 3 buçuk milyon kişiydi. Şu anda 7 milyona ulaşmış durumda. Her yıl yaklaşık 7 milyon vatandaş yurt dışına çıkıyor. Nüfusumuzun onda biri dünyanın geziyor. Bu 7 milyon kişi dışardan Türkiye'nin nasıl değiştiğini bizzat görüyor. Ana muhalefet partisi yurt dışına gittiğinde ülkesini şikayet ediyor. Yavru muhalefet zaten neredeyse hiç yurt dışına gitmiyor. Balkanlara gitseler, Türk cumhuriyetlerine gitseler, ortadoğunun sokaklarında dolaşsalar kendi ülkelerini daha iyi tanıyacaklar ve gurur duyacaklardır.

"SEVSİNLER SİZİN GİBİ MİLLİYETÇİYİ"

Bırakın Edirne'yi Kars'ı hala Sivas'ın ötesine geçemiyorlar. Bizim üzerimizde bölücü yaftası durmaz. Ama bunların zihinlerinde nasıl ülkeyi böldüklerini milletim çok iyi görüyor. Hakkari'ye gidip Türk bayrağı sallayamayacak, bir diğeri de Van'a gidip geçmiş olsun diyemiyor. Sonra bize laf ediyor. Sevsinler sizin gibi muhalefeti, sizin gibi milliyetçiyi... Milliyetçilik Diyarbakır'da da Trabzon'da da 10 binlere hitap edebilmek, yüzbinlerin gönlünü kazanmak ve gönül diliyle konuşmaktır. Türkiye zayıflayan değil güçlenen, gönül birliği yapan bir ülkedir.

"MİLLETİMİZ BİZİ İYİ ANLIYOR"

Milletimiz bizi gayet iyi anlıyor. Ne yaptığımızı da yapacağımız da görüyor. Teoriler bir kenarda dursun, matematik hesapları bir kenarda dursun. Biz milletimizle teorileri de hesapları da aşan bir iletişim şekli inşa ettik. Diyor ya Neşet Ertaş, "Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, gönülden gönüle gider yol gizli gizli."

"HESAPLARIN ÜZERİNDE BİR HESAP VARDIR"

İşte o gönül diliyle milletle konuşuyor çok da iyi anlaşıyoruz. Diyarbakır ve Trabzon'daki heyecan bunun delilidir. Ne yaparlarsa yapsınlar bu gönül dilini unutturamayacaklardır. Unutmayın tuzakların üzerinde bir tuzak vardır. Hesapların üzerinde bir hesap vardır. Biz iyi niyetli olduğumuz müddetçe önce Allah'ın sonra milletin hesabı her hesaba galebe çalacaktır. Biz bugüne kadar her işimizde şunu söyledik. Niyet hayr, akibet hayr... Her işimize bu duayla başladık. Hak şerleri hayreyler, zannetme ki gayreyler, arif onu seyreyler, Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler...

"DİLSİZ ŞEYTAN OLANLARDAN OLMAYACAĞIZ"

Mısır'daki darbe arkasında enkaz bırakarak ilerliyor. Darbenin ardından 4 bin kardeşimiz şehit oldu. Onbinlercesi yaralandı ve binlercesi tutuklandı. Darbeyi eleştirmemiz, kardeşlerimize sahip çıkmamız darbecileri rahatsız etti. Cumartesi günü büyükelçimizi istenmeyen adam ilan ettiler. Biz de hemen Mısır'ın Ankara büyükelçisini istenmeyen adam ilan ettik. İlişkilerimizi maslahatgüzar seviyesine indirdik. Darbeciler rahatsız oluyor diye hakkı söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Unutmayın, biz dilsiz şeytan olanlardan olmayacağız.

"SİYASİ İKTİDARLAR OLARAK DERS VERMEMİZ LAZIM"

Bizim Mısırla, Mısır halkıyla ilişkimiz bir kaç yıllık değil asırlara sari hatta neredeyse 1000 yıllık ilişkidir. Bu zalim darbe yönetimi gelir geçer ama gönül bağımız ebedidir. Bedeli ne olursa olsun hakkı söylemeye, askeri darbeyi ve insanlık dramını dünyaya anlatmaya devam edeceğiz. Bir taraftan demokrasi diyecek dünya, öbür taraftan darbecilerle iş tutacak. İşte batı dünyasının yaptığı bu. Hangisiyle karşı karşıya geldiysem hepsine samimi değilsiniz dedim. Niye? Eğer demokrasiye inanıyorsanız o zaman lütfen bu darbe yönetimlerine hep birlikte siyasi iktidarlar olarak ders vermemiz lazım. Basit menfaat sebebiyle darbe yönetimiyle iş tutarsak bu dünya darbecilerin egemenliği altına girer ki gelecek nesiller bize nasıl bir dünya bıraktınız diye tan ederler. Sadece elçilerle değil, kalplerimizle irtibatlıyız. Mısır halkıyla bu irtibatı sürdüreceğiz.

"NE ANA MUHALEFET NE DE YAVURUSU OKUYAMAZ"

Pazar günü bir başka komşumuzla İranla ilgili önemli bir gelişme oldu. Cenevre'de İran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerde olumlu sonuçlar alındı. Bu konuda ilk kez olumlu bir hava oluştu. Cenevre'de sadece bir ilk adım atıldı. Ancak başlı başına bu bile umut verici. Tarafların yapıcı yaklaşımıyla sürecin ileriye götürülmesini umut ediyoruz. Biz en baştan beri yaptırım yerine müzakerelerin sürdürülmesini, diyalogu savunmuştuk. Çok yoğun bir çabanın içinde olmuştuk. Yaptırım kararına da Brezilya ile biz karşı çıkmıştık. Bizim bu çabamız muhalefet tarafından eleştirildi. Türkiye yalnızlığa itiliyor dediler. Türkiye'nin ekseni kayıyor dediler. Bir çok eleştiri yaptılar, Cenevre'de ortaya çıkan sonuçla Türkiye'nin haklılığı ortaya çıkmış ve tezleri kabul görmüştür. Buyurun 5+1 bir araya geldiler mi, kucaklaştılar mı? İşte bunlar geleceği okumaktır. Ama bizde ne ana muhalefet ne yavrusu geleceği okuyamaz.

"İRAN KONUSUNDA DA HAKKIN YANINDA YER ALDIK"

Türkiye'yi eleştirenler bugün mahçup duruma düşmüştür. Biz dış politikada ilkelerimize göre pozisyon alıyoruz. Suriye ve Mısır'da nasıl hakkın yanındaysak, İran konusunda da hakkın yanında yer aldık. Türkiye'nin büyüklüğü işte buradadır. Zaman İran konusunda olduğu gibi Suriye ve Mısır konusunda da haklılığımızı ortaya koyacaktır.

"MUHALEFET TERSİ İSTİKAMETTE YÜRÜDÜ"

Ak Parti olarak 2010 referandumuna giderken yeni anayasa sözü vermiştik. 2011 seçimlerinden tek başımıza anayasa yapacak kadar vekil çoğunluğu elde edemedik. 12 Haziran akşamı yine de talimat verdik. Yeni anayasanın büyük bir ihtiyaç olduğunu hep söyledik. Türkiye ilk sivil anayasasını 1921'de yapmıştır. O anayasadan sonra ne yazık ki bu derece katılımcı bir anayasa yapılmamıştır. Bu bile anayasa tarihimiz adına son derece sıkıntılı bir durumdur. Biz tıpkı 1921'de olduğu gibi herkesi kucaklayan, herkesin kimliğine saygı duyan sivil bir anayasa yapma arzusundaydık. Mevcut TBMM yapısının başaracağına da inandık. Darbeciler yapıyorsa siviller de çok daha iyisini yapabilir dedik. İyi niyetle davrandık. Komisyon kurulurken bu niyetimizi ortaya koyduk. Milletvekili sayısına bakmadan eşit üye verdik. Toplamda 220'ye yakın vekil sayısına sahip muhalefet toplam 9 vekil verdi, biz ise 320 küsür vekille 3 vekil verdik. Bu teamüli olduğu için, netice almak için evet dedik. Biz dedik asla bozan olmayacağız. Sivillerin de anayasa yapacağını göstermeye çalışırken muhalefet tersi istikamette yürüdü. 12 ay olarak planlanan çalışma 25 aya kadar uzadı. Netice yok.

"MASADAYKEN NE YAPTINIZ?"

Hep orta sahada top çevirdiler. Darbeci partilerden sivil anayasa yazmalarını beklemek akıntıya kürek çekmekti ama yine de umudumuzu muhafaza ettik. Sonuçta statükocu bu partiler süreci tıkadı. Meclis Başkanı komisyonu feshederek süreci sonlandırdı. Şimdi neymiş masadan kalkmayacaklarmış. Masadayken ne yaptınız ki? CHP'nin üç üyesi üç farklı partiden gibi birbirine düştüler. Tutanaklarda hepsi var. Sadece 60 madde üzerinde mutabakat sağlandı o 60 maddeye bile olumlu baktık. Gelin beraber meclisten çıkaralım dedik. Önce tamam dediler sonra çarkettiler.

"ANAYASA HEDEFİNDEN VAZGEÇMİŞ DEĞİLİZ"

Akşam başka, sabah başka... Bu nasıl iş? Şu anda o partiler o masada olsa ne fayda, olmasa ne fayda? Başkanı olmayan bir komisyon olabilir mi? Sen 220 karşındaki 326 oradan bir şey çıkar mı? Onlar orada notları tutacak katip bile bulamazlar. Uzlaşmadan yana olmadan o masada oturdular, bugün de otursunlar. Komisyonu çalışamaz hale getiren asla biz olmadık. Yeni anayasa hedefinden de asla vazgeçmiş değiliz. Biz yeni anayasa için çalışmaya devam edeceğiz. Bu uğurda gösterdiğimiz çaba milletimiz tarafından değerlendirilecektir.

ERDOĞAN BAŞKAN ADAYLARINI TANITIYOR

30 marttaki seçimlere yönelik aday belirleme çalışmaları belli aşamaya geldi. Bugün grup toplantımızdan başlayarak adaylarımızı açıklamaya başlıyoruz. Bugün 5'i il belediyesi 5'i büyükşehir olmak üzere 10 ilimizdeki adaylarımızı tanıtacağız. 1 Aralık memurların istifada son günü. Parti teşkilatında görevli olup da aday olmayı düşünenler için de son gün. Çeşitli istifa gerektiren bazı kurumlar için de son gün. Bu arkadaşlarımızla teşkilatlarla koordineli olarak istifa etmeleri gerekenler ki burada il ve ilçe başkanlıklarımız hepsi kimlerin istifa etmesi gerektiğini yakından takip ederek hemen bu adımları atmaları gerekir. Şehirlerimiz ilçelerimiz beldelerimiz ve adaylarımız belli oldukça çeşitli buluşmalarla tanıtım yapacağız. Her zamankinden çok daha hassas bir yöntem takip ediyoruz. Gece saat 1'lere kadar arkadaşlarımızla çalışıyoruz. 10-11 kişilik bir üst kurul ile beraber bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Her açıdan kendi iç muhasebemizi yapıyor ve temayül yoklamalarımızı perdeye alıyoruz. Arkadan bir çok yerde yaptığımız kamuoyu araştırmalarımızı inceliyoruz. Bunların hepsini mukayeseli olarak inceliyoruz. Mevcut başkanların performanslarını dikkatle incelerken başkan çıkarmadığımız yerlerde de en iyi adayları tespit etmeye çalışıyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri

Çubuk'ta Muhtarlarla Toplantı Gerçekleştirildi
BTP ÇUBUK İLÇE 9. OLAĞAN KONGRESİ YAPILDI...
Çubuk Belediyesi 2025 Mali Bütçesini Oy Birliğiyle Kabul Etti
Sizce Belediyenin Kaynakları Nasıl Kullanılmalı?
Çubuk Turşu Festivali’nin İptaline CHP’den Sert Tepki