2007 yılı Cumhurbaşkanlığı ilk seçim sürecindeki anti-demokratik tavırlarından dolayı Sayın AĞAR bin pişman olduğunu, halkın bu davranışlarını tasvip etmediği için kendilerini sandıkta affetmediğini itiraf etti. Aynı tavrı sergileyen meclis içindeki ve dışındaki diğer siyasiler de halktan aynı tepkiyi aldı. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin ikinci perdesi sahnelenecek. Siyasilerin oyun kabiliyeti, ya milli menfaatler doğrultusunda son sahne olacak, ya da gelecek aylarda üçüncü ve belki dördüncü sahnesini de maalesef izlemek zorunda bırakılacağız.
İkinci Cumhurbaşkanlığı sürecinde başroldeki aktör, Milliyetçi Hareketin lideri Sayın Devlet BAHÇELİ ve yeni dönem MHP’li vekillerdir. Seçim sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından temsil ettiği hareketin kendisinden beklediği sağduyulu davranışı fazlasıyla sergilemeye başladı. Esasında 22 Temmuz seçimi, halkımızın en az %60’lık kesiminin sağduyulu olduğunu tescil etti. Bu oranın dörtte biri, tercihini MHP’den yana kullanırken, dörtte üçü anti-demokratik harekete maruz kalan AK Partiyi demokrasi mücadelesinde yalnız bırakmadı. Bu durumu CHP hazmedemese de, iktidarda sağın alternatifi yine sağ demektir. Yani “Tek Bayrak Tek Vatan” diyen Ak Parti iktidarının alternatifi “Tek Bayrak Tek Vatan” diyen MHP’dir. Sağduyulu halka “Halk Düşmanlığı” yapan %20’lik mutlu azınlık “anti-demokrat” SOL kesim ve partisi rasyonel olarak alternatif olamaz.
İktidarda milli duygu ve değerleri güçlü sağın alternatifinin yine milli duygu ve değerlere sahip ikinci partinin olması, bunların %60’lık kitleyle merkezde bulunması başta derin devlet olmak üzere yurt içinde ve dışındaki menfaatçilerini rahatsız etmiştir. DP olarak AĞAR’ın kaybetmiş olmasıyla ANAP ve DP kaynatılmaya başlanmıştır. Muhtemeldir ki, son anda oynanan siyasi oyunu fark ederek ülke menfaatine genel seçimlere katılmayarak seçmenini karar vermede sağduyusuna bırakan Erkan MUMCU ve taraftarı, zengin bütçeli YILMAZ’cılar tarafından ANAP’dan tasfiye edilecektir. Yerine Mesut YILMAZ getirilerek, en kısa zamanda yarım kalan Demokrat Partiyle birleştirilme süreci gerçekleştirilecektir. Meclis içinde ve dışındaki yoğun çabalarla gelecek seçimlerde kaynağı karanlık bütçelerle ONARILMIŞ DP, Milliyetçi Hareketin yerine Ak Partinin alternatifi yapılmaya çalışılacaktır. Halkımızın sağduyulu yaklaşımı tüm bu çabaları boşa çıkaracaktır. Ak Partinin başkanı ile MHP’nin lideri bunun farkındadır ve ülke menfaatine mutlak surette birlikte hareket edeceklerdir.
Mağlup liderlerden biri ki, her mağlubiyetten sonra en az iki gün kendine gelemiyor, Ak Partinin merkez sağ parti olmadığını, boş kalan merkezi işgal ettiğini iddia ediyor. Yenildiğini kabul etmek ayrı bir erdemliliktir. Anti-demokrat mutlu azınlığın karşısına aldığı sağduyulu kesim için iyi ki BAYKAL var dedirten siyasi yaklaşım ve davranışlarını aynen tekrarlıyor. Seçim sonrası üzerindeki ŞOK’u atar atmaz “hala Cumhuriyet tehlikededir, biz bu işgalci Ak Partiye Cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz” diyebiliyor. Biz sağduyulu insanlar değil, Avrupa’nın Sosyal Demokratları Sayın BAYKAL’ı tutucu, faşist ve askeri darbe çığırtkanlığı yapmakla suçluyor, birlikten çıkartmayla ikaz ediyorlar. Yakın zamanda BAYKAL, ikinci ŞOK’u DSP kökenli vekillerin Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki muhtemel demokratik davranışlarında yaşayacaktır.
DTP’nin sergileyeceği tavır aslen tamamen gelecek dönem siyasi kaygılarını ilgilendiriyor. İddialı oldukları bölgenin çoğunluk Millet Vekillerini Ak Partiye kaptıran DTP muhtemelen Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Ak Parti lehine hareketle doğu ve güneydoğulu sağduyulu halkımıza şirin ve demokratik görünmeye çabalayacaklardır.
Bahçeli, henüz yemin edilmeyen bir dönemde Osman DURMUŞ gibi fevri harekete başlayan Vekillerine hızlı bir müdahaleyle Milliyetçi Hareketin Liderinin kendisinin olduğunu, hareketi temsil eder tarzda kimsenin konuşmaya yetkisinin bulunmayacağını, konuşulacak ilk yerin TBMM içinde grup toplantısı olduğunu hatırlatarak duruma kısa zamanda el koydu. Milliyetçi Hareketin TBMM içindeki temsilcilerinden sağduyulu halkımızın beklentisi sağduyulu hareketle milli menfaatler doğrultusunda yapılan çalışmalara destek verirken, milli menfaatler aleyhine olan çabaların karşısında olması, demokratik yaklaşımlar ve davranışlarla halkın güvenini boşa çıkarmamasıdır.
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde anahtar parti ayrılıkçı DTP’liler değil, baş aktör Milliyetçi Hareket Partisidir. En azından sağduyulu vatandaşlar olarak beklentimiz, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başlar başlamaz parti içinde demokratik toplantılarda Tunca TOSKAY gibi kendi içinden bir Cumhurbaşkanı adayı çıkararak ilk turdan itibaren tüm turlarda layıkıyla oy verenlerini temsil ederler. Aylardır sorun olan meseleyi en kısa zamanda sonlandıran parti MHP olur. Uzlaşı toplantıları tabiî ki düzenlenecektir. TBMM başkanlığı başta olmak üzere Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, muhtemel adaylar, terör, kayıt dışı ekonomi, Milli Eğitim sorunlarımız görüşülebilir. MHP’li vekiller illaki Ak Partili olan bir Cumhurbaşkanı seçecek değildir, ama seçerse de halkın gözünde büyüyecektir. Daha önceki seçimlerde siyasi partilerin davrandığı gibi en azından kendi partisi içinden adayları desteklemek üzere seçim toplantılarına katılarak, bu meclisin Cumhurbaşkanını demokratik bir ortamda halkın arzusuyla, anti demokratik hareketlere rağmen pek ala seçebileceklerini dünya aleme gösterebilirler.
Sayın Bahçeli anahtar partinin kendi partisinin olduğunun farkında olup, MHP’li vekiller ile Ak Partili vekillerin de bu durumun farkında olmaları ülke menfaatimizedir. DTP ile CHP ne yaparsa kendi çıkarına yapar. Ulusumuzun gözü açılmıştır, bundan sonra çığırtkan basın ve mutlu azınlık başta olmak kimsenin kapatmaya gücü yetmez.