İlçenin turistik yerlerinden birisi de Çubuk 2 Barajı idi..
Şimdilerde o Baraj’dan da bir eser yok...
Bir zamanlar Çubuk ve Ankaralıların turizm merkezi olan Baraj’a şimdilerde sadece eskiye nazaran oldukça vatandaş rağbet ediyor. Ankara ve çevre ilçelerinden gelenler oldukça azalmış durumda..
Çubuklular da mecburiyetten buraya gidiyor. Başka gidecek yer yok. Karagöl ise daha yeni tamir ve tadilattan çıktı. Ve henüz ziyarete tam olarak açık değil.. Üstelik Baraj daha yakın..
1970-2000’li yıllar arasında dolup taşan Baraj’a ziyaretçilerin gelmemesinin nedenlerini şöyle sıralayabiliriz;
- Baraj içindeki yolların geniş bordur taşları ile daraltılması;
İki araç yan yana gidemiyor. Karşıdan gelen aracın geçmesi için diğerinin durması veya geri geri giderek yolu boşaltması gerekiyor. Bazı yollarda bordür taşları kaldırılmış, oluşan çukurlar araçlar kaza yapsın diye adeta öylece bırakılmış.
Bazı yolların ortalarında da çukurlar oluşmuş, bunları ne gören ve ne tamir eden var. .Buralarda ışıklandırma da yok. Bu çukurlar yabancı araçlar için adeta “bubi tuzağı” ...
- Eski gazino binasının atıl ve virane halde olması;
Gazino binası, Baraj manzarasına hâkim bir yerde.. Baraj adeta ayaklarınızın altında.
Camları kırılmış, içerisi kırık-dökük bir halde, adeta çöplük..
Bu olumsuzluklara rağmen çevresindeki banklarda vatandaşlar oturuyor. Nasıl oturuyorlarsa..
Burasını hiç denetleyen yok mu?
Eskiden İlçe halkının rağbet ettiği gazino şimdilerde viraneye dönüşmüş ve atıl durumda bekletiliyor. İyi bir işletmeciye verilse eski haline getirilebilir. Eskiden olduğu gibi insanların oturabileceği güzel bir mekân haline getirilebilir.
Şayet bir işletmeciye verilmeyecekse yıkılarak görüntü ve çevre kirliliğinin ortadan
kaldırılması gerekir.
Baraj kimin denetiminde; Çubuk Belediyesi’nin mi, Büyükşehir’in mi? Koskoca bu alana sadece ‘güvenlik’ koymakla diğer sorunlar halledilmiyor!..
Bu manzara bu ilçeye hiç mi hiç yakışmıyor...
- Kameliye ve oturma bankalarının eski ve oynak olması;
Tahtadan oluşan oturma bankları çok eskilerden kalma (30-40 yıllık olanlar var). Bu yüzden çoğu eskimiş ve oynak.. Bunların tamir edilmesi imkânsız, kullanılamayacak durumda.. Bunların yerine yenilerinin yapılarak konulması gerekir.
- Yeni bir büfenin olmaması;
Koskoca Baraj’da insanların yiyecek, içecek ve diğer ihtiyaçlarını karşılayacağı bir büfe yok.
Eski büfenin olduğu yer mescit yapılarak insanların İbadet yapma ihtiyacı giderilmiş..
Baraja hazırlıksız giden insanların yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşılamak için yeni ve modern bir büfe kurulması acilen gereklidir.
Baraj şimdilerde mahrumiyet Bölgesi, ‘Dağ Başı’ gibi..
- Araçların yol boyu ve oturma bankları arasına park edilmesi;
Barajda otopark olmadığı için vatandaşlar araçlarını rast gele yerlere park ediyor. Bu da zaten dar olan yolları iyice daraltıyor, trafiği olumsuz yönde etkiliyor. Baraja, acilen otopark yapılmalı..
- Bordür taşlarının rast gele atılması;
Yol açma amacıyla kaldırılan bordür taşları baraj içine rast gele atılarak güzelim mekânlar
adeta bir moloz yığını haline getirilmiştir. Bunlar bedava mı alındı?
Bu manzara çevre ve görüntü kirliliğine neden oluyor...
Bunlar ilçenin ihtiyaç duyduğu yerlerde kullanılamaz mı?
Baraj turistik bir yer mi yoksa molozların atıldığı bir çöplük mü?
- Baraj’ın ortasındaki havuzun atıl durumda olması;
Havuz atıl durumda ve içinde su yok. Havuzu çevreleyen demirler ise küflenmek üzere. Çevre ve görüntü kirliliği yapıyor. Bunun tekrar canlandırılması gerekir.
- Yüzme Havuzunun da atıl durumda bekletilmesi:
Barajın hemen girişinde bulunan Yüzme Havuzu da atıl durumda ve maalesef çürümeye terk edilmiş durumda. Oysa ilçenin önemli ihtiyaçlarından biri. Bu havuzun da ya belediye tarafından veya bir müstecire verilerek faaliyette olması gerekir.
- Yasak levhalarına rağmen kurallara uyulmaması;
Barajın birtakım noktalarında yasak levhaları var. Buna rağmen sağduyusuz vatandaşlar tarafından ihlal edilmeye devam ediliyor.
Baraj’da “Alkollü içki içmek yasak” deniliyor ama bundan daha beterleri var.
Burada alkol dışında birtakım maddelerin içildiği, özellikle de ahlak dışı birtakım davranışların da yapıldığı ihbarları geliyor.
Sorumluluğu güvenlikçilere havale etmekle olmuyor. Önemli olan gelişen önemli olaylarda onların arkasında durmak ve savunmak...
- Çöplerin hala yerlere rast gele atılması;
Oturma banklarının çevresinde çöp bidonları ve boş konteynırlar olduğu halde
Çöpler (özellikle çekirdek kabukları) sorumsuz vatandaşlar tarafında yerlere atılıyor...
- Çimlerin üzerinde mangal yakılması;
İnsanlıktan nasibini almayan birtakım yaratıklar; Büyükşehir tarafından konulan büyük demir döküm mangallar bulunurken, toprak ve taş alanlar var iken ne hikmetse çimlerin üzerinde mangal yakıyorlar. Bu da yeşil çimlere zarar veriyor...
- Çevreden pis kokuların gelmesi;
Baraj’da eskiden çiçek ve çam kokuları yükselirdi. Şimdilerde çevredeki tavuk çiftliğinden kötü kokular geliyor. Bazen burada 10 dakikadan fazla duramaz, hemen başka bir yere gidersiniz. Yetkililerin bu kötü kokuya bir çözüm bulması gerekir.
- Baraj suyunun azalması;
Baraj suyunun azalması üzerine Büyükşehir tarafından 2014 yılında Kavşakkaya Barajı’ndan Çubuk 2 Barajı’na arasında döşenen 14 km. isale hattı ile Baraj suya kavuşmuştu.
(Konuyla ilgili olarak 18.10.2014 tarihinde bu sütunlarda “Çubuk Barajı da Kurudu” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.”
Şimdilerde Baraj suyu tekrar düşmeye başladı. Bu da Baraj’ın özelliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle çevrede yeni baraj havzaları oluşturma çalışmaları ivedilikle başlatılmalı...
***
Çubuk-2 Barajı; Çubuk Çayı üzerinde, içme suyu temini amacı ile 1961-1964 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.
Toprak dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 1.100.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 61,00 m. idi. Normal su kotunda göl hacmi 24,60 hm³, normal su kotunda gölalanı 1,20 km²' idi. Yılda 38 hm³ içme ve kullanma suyu sağlamakta ve uzunluğu da 3 km. idi.
Eskiden (1970-2000’li yıllarda) hafta sonları baraja giden en az 1000-2000 araç ve bu sayının birkaç katı ilçeye turist gelirken şimdilerde o günleri arar olduk...
Gelen turistler yiyecek, içecek ve diğer tüm ihtiyaçlarını ilçedeki esnaflardan tedarik ediyorlardı.
Evlerine dönerken de hem kendilerinin ve sipariş veren yakınlarının haftalık ihtiyaçlarını yine Çubuk’tan alıyorlardı. Bu nedenle Cumartesi ve Pazar günleri özellikle kasaplarda kuyruklar oluşurdu.
Bu yüzden Çubuk halkı hafta sonu et ihtiyacını en geç Cuma gününe kadar hallederdi.
O günler şimdilerde hayal oldu.
Şimdilerde gidin bakın; Kasaplar cumartesi, pazar günleri konu mankeni gibi bekliyor. Eskiden öyle mi idi? Başlarını kaşıyacak zamanları yoktu:.
Keza bazlamacılar, gözlemeciler de öyle ürünlerini Çubuk halkına satıyor. Çünkü gelen yok, giden de yok...
Yine Köylü Pazarı’nda adım atacak yer olmazdı. Şimdi gidin bakın; Köylü pazarı var mı? Varsa ne halde?
Yaklaşık 100 bin nüfuslu ilçede ‘Köylü Pazarı’nda üreticiler hafta sonları sinek avlıyor...
İlçe esnafı o günleri mumla arıyor.
EVET... Çubuk 2 Barajı bir zamanlar; Tertemiz, Göl manzaralı, püfür püfür esen havası ile Ankara da zor bulunacak bir mekân; “On numara beş yıldız” kafa dinlenecek bir yer idi...
Eski Barajımızı geri istiyoruz.
Aynı şekilde eski Karagöl’ümüzü de geri istiyoruz.
Kısacası doğa harikası eski Çubuğumuzu geri istiyoruz. Geri getirebilir misiniz?
“Çubuklular mı? Ne Çubuklusu? demekle olmuyor beyler!..