GÖRÜNEN KÖY...
İlçede alt yapı çalışmaları hala plansız, programsız, kontrolsüz ve denetimsiz yapılmaya devam ediyor. Bu da hem ülke ekonomisine hem Belediye’ye ve hem de vatandaşa zarar veriyor.
Belediye Kanununun 15. maddesinde sayılan belediye görevleri, yaşamımızı, sağlıklı ve huzurlu bir çevrede geçirmemizi sağlamaya yöneliktir. Bu görevlerden bazıları şunlardır:
Kentin altyapısı ile ilgilenmektedir. Bunun içerisine su dağıtımı, şebeke dağıtımı, kanalizasyon, şehir içi yollar, doğalgaz dağıtımı vs. gibi işler belediyeye aittir.
Belediyenin çöp toplama, yolların temizlenmesi, itfaiye hizmetler, zabıta hizmetleri, cadde ve sokak temizliği ve halk sağlığını koruma gibi diğer görevleri de vardır.
Sizce İlçe Belediyesi bu asli görevlerden hangisini layıkıyla yaptı veya yapıyor? Şimdi birileri diyecek ki, “asli görevleri Büyükşehir yapıyor. İlçe belediyesine bir şey kalmıyor.”
Peki, İlçe Belediyesi yetkilileri Büyükşehir yapıyor diye, hiçbir şey yapmadan oturup bekleyecek mi? Hiç değilse yapılan hizmetleri yerinde kontrol edemez mi?
Oysa İlçe Belediyesi bir çöp toplama işini bile beceremedi. Zamansız çöp atanlara bile mani olamadı. Hala da olamıyor. Çöpü topluyor ama ardından ilaçlama yapamıyor. Bataklığı kurutmak varken, kent merkezinde ilaçlama! yapıyor. Nasıl ilaçlama yapıyorsa evler neredeyse sinek istilasına uğradı. İlaçlama yaparken bir de reklam yapmıyorlar mı? Bu da vatandaşı çileden çıkarıyor. Sanki ilaçlamayı düne kadar başka bir belediye yapıyor da. İlçede sinek ilacı satışları patladı.
Mesire yerlerimiz Karagöl ve Çubuk 2 Barajı’nda bile sinekten geçilmiyor.
Her şeyi Büyükşehir’den bekler veya havale ederseniz hiçbir asli görevi layıkıyla yapamazsınız. Ama başarılı olan komşu belediyeler de var; başkanları ve yönetimleri de 3 dönemdir seçiliyor. Bizimkiler neden tekrar seçilemiyor dersiniz?
İlçe Belediyesi bunlardan hangi hizmeti doğru yapıyor veya Büyükşehir tarafından yapılan bu hizmetlerden hangisine doğru dürüst sahip çıkabiliyor?
İlçedeki doğalgaz hattı döşeme çalışmaları da kontrolsüz ve denetimsiz yapıldığı için, yollar dolaysıyla asfalt sürekli kazılıyor. İlçe Belediyesi denetim ve kontrol görevini yapamamıştır. Yaptığı iş sadece ‘Yol Yarma Parası’ tahsil etmektir. Yol bozulmuş, araçlara zarar verecekmiş hiç umurunda değil? Olsaydı buraya önceden doğal gaz hattı çektirilmesini sağlardı.
Doğalgaz alsın veya almasın, zamanla yapabileceği düşünülerek, her evin veya arsanın önüne doğalgaz kutusu konulmalı idi. Böyle bir planlama ve program önceden yapılsaydı. Yollar sürekli kazılmazdı. Netice de yollar da gölcükler ve çukurlar olmazdı. Üstelik bu plan ve program her alt yapı çalışması içinde geçerli olmalı idi.
Yeni yapılan inşaatların önündeki yollarla dikkatlice bakarsanız, en az 3 yerden yarıldığını görürsünüz.
İnşaata içme suyu mu alınacak, hemen kaz asfaltı.
İnşaatın mutfağı ve tuvaletleri kanalizasyona mı, bağlanacak hemen kaz asfaltı.
İnşaata doğalgaz mı alınacak, hemen kaz asfaltı. Ama “yırtılan Hacı Bekir’in yakası” pardon asfaltın yakası, kimse takmıyor. Asfalt gökten yağmur gibi yağıyor veya tarladan bedava toplanıyor ya...
Peki, kardeşim inşaat yapılacak arsanın önüne kanalizasyon, içme suyu, pis su ve doğalgaz hatlarını daha önceden bağlasanız da yoldaki asfalt 3-5 defa kazılmasa olmaz mı? Bu işi yapmaktan guru mu duyuyorsunuz? Bir işi iki defa yapmaktan haz mı duyuyorsunuz?
Doğalgaz hattı döşendikten sonra üzeri bazen toprakla, bazen kumla kapatılıp birkaç gün sonra da yama asfalt atılıyor. Fakat bu durumda da yolun orijinalliği ortadan kalkıyor. Zamanla çukurlaşıyor ve araçlarda birtakım arızalara neden oluyor.
Uygun olmayan yol şartlarının araçlarda birtakım arızalara sebebiyet verdiğini, özellikle elektronik fonksiyonların eskiye oranla araçlarda çok daha fazla kullanılmasının, mekanik aksama ek olarak yeni ve farklı tipte arızaların oluşmasına yol açtığını anlatan araç sahipleri, ''Bozuk yol şartları düşünüldüğünde, otomobiller için akla ilk gelen araç lastikleri ve aracın mekanik sistemlerinde meydana gelebilecek hasarlardır'' diyor.
Vatandaşlar, “Apartmanlara doğalgaz vermek için yollar yarısına kadar kazılıyor. Yani yolda neredeyse her 15-20 metrede bir çukur oluşuyor. Hem asfalt olan yolumuz bozuluyor, hem de çukurlar hemen kapatılmadığı için araçların lastiklerine büyük zarar veriyor. Bir an önce bu çalışma bitirilip yolumuz yeniden asfalt yapılsın. Hatta madem buraya doğalgaz gelecekti, her arsanın veya her binanın önüne daha önceden doğalgaz hattı veya diğer alt yapı hizmetleri neden yapılmadı?” diyorlar.
İlçemize doğalgaz çalışmaları başladıktan sonra; Bir yandan ana hat döşeme çalışmaları devam ederken, diğer yandan da ana cadde ve bağlı sokaklarında bina bağlantıları yapılıyor, peşinden kazılan yerler kapatılıp, ardından kimi yerlerde kilitli taşları kimi yerlerde de asfalt döşenerek eski haline getiriliyordu.
İlçede doğalgaz hattı döşeme çalışmaları esnasında Ankara Bulvarı’nda da böyle bir çalışma yapıldı. Ama o aşamada benzinlik yanındaki 2 katlı binanın önüne ne hikmetse doğalgaz kutusu konulmamıştı (belki de unutuldu).
Yıkılıp yeni inşaatına başlanan binaya daha önce doğalgaz bağlantısı yapılmadığı için, müteahhit asfaltı kepçeyle kazarak doğalgaz hattı almak için asfaltın yarıdan fazlasını kazarak inşaata doğalgaz hattını döşedikten sonra da üzerini toprakla sonrada asfaltla kapattı. Güzelim asfalt ne hale geldi.
Gerçi ‘yol yarma bedeli’ inşaatı yapan müteahhitten alınıyor, ama asfalt bozuldu, istediğiniz kadar tadilat yapın yol eski doğal haline nasıl gelecek?
Yollar sanki bedava yapılıyor gibi acımasızca kazılıyor. Kilit taş, hadi yeniden döşenebilir ve yol üç aşağı-beş yukarı eski haline getirilebilir. Ama asfalt yolu kazdıktan sonra eski haline nasıl getireceksiniz? Asfalta ancak ve ancak yama yapacaksınız. O da belli olur. Zamanla çukurlaşır ve araç sahiplerine büyük zararlar verebilir.
Şimdilerde inşaat çalışmalarının artmasıyla yollar birileri için bir çeşit Kazı Kazan’a dönüştü. Bu çalışmalar esnasında hem Belediye ve hem de vatandaş kaybedecek. Belediye bu israftan dolayı parasını boş yere çarçur edecek.
Vatandaş ise bozuk alt yapı yüzünden her alt yapı çalışması için yolun her yarılmasında Belediye"ye ‘yol yarma parası’ ödeyecek, birilerinin yanlış icraatlarının cezasını ödeyecek. Birileri de rant elde edecek.
Çubuk"ta alt yapı çalışmaları bitmeden yollara asfalt dökmek ve ülke ekonomisine ihanetten başka bir şey değildir.
Rögar ve Izgaralar ya yok yada yüksek yerlerde..
2000’li yılların başında ilçenin ana arterlerinde, bordür taşlarına bitişik yağmur suyu kanalları, bunların üzerinde de 50 metrede bir kanal ızgaraları vardı. Yağmur suyu bu kanallardan akar, ızgaralara dökülürdü.
Sonradan bu yağmur suyu kanalları ve kanal ızgaraları kaldırıldı.
Yeni asfaltlama çalışmalarında ise yol üzerinde tefsiye yapılmadan asfalt atıldı. Yani vatandaş asfalt istediği için yollara plansız ve programsız, kontrolsüz ve denetimsiz asfalt döküldü. Neredeyse her yağmur yağdığında her sokak ve cadde de gölcükler oluşuyor.
Rögar ve kanal ızgaraları ise yolun yüksek yerlerinde yağmur suyu buralara ulaşmıyor. Dolaysıyla alçak yerlerde gölcükler oluşuyor.
Bazen kot yüksekliğinden dolayı binaların alt katlarını su basıyor.
Bazı yollarda ise rögar ve ızgara bile yok. Olanların da çoğu kırık, bozuk veya yerinden oynamış, buralara her an bir araç düşebilir. Bu nasıl bir alt yapı çalışmasıdır. Çubuk nasıl bir Metropol İlçedir.
Belediye bazı sokaklarda kaldırım çalışmalarını da formalite icabı yapıyor. Kaldırımı yüksek, bina avlusu alçakta kaldığı için bina avlusunu su basıyor. Buna da “hizmet yaptık” diyorlar.
Kimi apartmanların tadilatı esnasında çöpe atılan molozlar ise haftalarca bekliyor. Temizlik işçileri çöpü alıyor molozları almıyor. Ama bu molozları belediye almıyorsa, hangi binadan atıldı veya kim attı ise tespit edilemez mi?
Bu molozlar görüntü ve çevre kirliliği yapıyor. Belediye yetkilileri ise bu manzaraları hala seyrediyor.
”ÇAĞDAŞ VE MODERN YAŞANABİLİR BİR ÇUBUK” sağlam bir alt yapı ile olur.
Büyük bir hevesle girmeye can attığımız Avrupa Birliği ülkeleri alt yapılarını 100 yıl öncesinden halletmişlerdir. Onlar şimdilerde alt yapıda sadece restorasyon yapıyorlar. Bunu da seve seve yapıyorlar ve bu icraatları ile de “alt yapıda ilk defa restorasyon yapıyoruz” diye medya da konu oluyorlar ve bu suretle tarihe geçiyorlar.
Gelişmiş AB ülkelerinde alt yapı dört dörtlük olduğu için yağmur yağdığında (sel felaketleri hariç) bir damla dahi su birikintisi göremezsiniz.
Bizde ise yağmur yağdığında bile her yerde su birikintileri ve gölcükler oluşuyor.
Bizde ise durum bunun tam tersidir. Alt yapı yaz-boz tahtasına bir başka ifade ile kazı kazana dönüşmüş durumda. Her bina yapılışında alt yapı bozulur yeniden yapılır. Bu nedenle bu ilçede alt yapı sorunu tamamen halledilmeden yollara asfalt dökmek veya kilit taş döşemek çok büyük israftır. İsraf ise Dinimizce haramdır.
Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz yıllarda ilçenin bazı kesimlerinde alt yapı çalışmaları yaptı. Hala da yapıyor. Bu nedenle her taraf kazıldı. Güya alt yapı çalışmaları bitti diye de yollara asfalt atıldı ve atılmaya da devam ediyor. Birde planlı, programlı, denetimli ve kontrollü yapılsa.. İlçe Belediyesi bunları bile yapamıyor...
Gelişmiş ülkelerde önce alt yapı yapılıyor. Sonra inşaat yapılıyor. Yani önce parselasyon yoluyla önce arsalar belirleniyor. O arsanın önüne de içme suyu, kanalizasyon, doğalgaz, pis su, yağmur suyu kanalları, elektrik, telefon kutuları konuluyor. Sonra da asfalt atılıyor. İnşaat sahibi de ilgili yerlere gerekli ödemelerini yaptıktan sonra ruhsatını olarak inşaatına başlıyor. Her ihtiyacı önceden giderildiği ve hazır olduğu için ne yollar kazılıyor ve ne de asfalt..
Bizde ise tam tersi, önce inşaat yapılıyor sonra alt yapı yapılıyor. Böyle olunca da yollar sürekli kazılıyor ve ‘kazı kazana’ dönüşüyor.
Halk arasında bir işin bilerek ters yapıldığını, yolunda yapılmadığını anlatan bir söz vardır;
“Eller gider Mersin’e, biz gideriz tersine...