Altın kaptaki zehir!
Hani derler ya sermayenin dini yoktur diye.... Aslında sermaye denilen günümüz insanı için bir tagut olmustur ve sermaye için sadece din değil devlet yoktur, namus yoktur, aile yoktur. Formül parayı bul da nasıl bulursan bul olmuş ve kibarcası sermayedar olan paralı kişilere itibar artmış bilgi ise işi bitmiş bir ambalaj kağıdı gibi buruşturularak çöpe atılmıştır. Bugün Avrupa ülkelerinin birçoğunun geldiği nokta da budur. Avrupa'da aile önemini yitirmiş, din ahlakına cephe alınmış, namus, şeref gibi kavramlar yok olmaya yüz tutmuştur.Vatanını sevmek ırkçılık,dindar olmak yobazlık olarak nitelenmeye başlanmıştır. Din ahlakından uzak bir yaşantının sonucunda vicdanlar körelmiş, adalet, merhamet, sadakat ve vefa gibi güzel ahlak özelliklerine rastlanamaz hale gelinmiştir.
Materyalist zihniyetin toplum üzerinde yaptığı tahribatı görmemek için tam bir kör olmak gerekir. Avrupa ülkelerinin bir çoğunda gayri meşru ilişkiler özgürlük adı altında toplumlara sunulan nefis okşayan bir sömürü aracı haline gelmiştir.Oysa kuralsız ne olabilir ki? Hiç kuşku yok ki bu durum, toplumların din ahlakından uzaklaşmalarının neticelerinden yalnızca biridir.
Din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda sıkça görülen bir başka dejenerasyon örneği de eşcinselliğin yaygınlaşmış olmasıdır. Bu çirkin sapkınlığın günümüzde en yaygın olarak Avrupa ülkelerinde yaşanıyor olması hatta bazı Avrupa ülkelerinde bu sapkınlığın normal bir durum olarak kabul edilmesi endişe vericidir. Eşcinselliğin genetik kökenli olduğu şeklindeki iddia, bu sapkınlığı masum ve meşru gibi göstermek materyalizm ve maddeye tapma içgüdüsünü yok saymak anlamına gelir.Oysa maddenin esiri olmuş insan nefes alıp verdiği sürece maddenin satın alabileceği her türlü mal ve hizmetten faydalanmak istemektedir.
İşte içinde yer almaya çalıştığımız Avrupa'dan görünüm ve tespitler...
Bir Millet daha başka nasıl yok edilebilir ki?