Son zamanlarda artan gerilim, siyasî kamplaşma, öğrenci çatışmaları, sokaklardaki şiddet sarmalında sabırsız ve tahammülsüz insanlar görmekteyiz. Ahlâk,âdap ve nezaketten yoksun, merhametsiz ve terbiyesiz kişiler, maalesef terör estiriyor, dehşet saçıyorlar.
Öyleki; edep, nezaket ve zarafetten nasibini almamış olan, bu agresif ve dengesiz kişiler; çok rahatça çevresini, sevdiklerini hatta kendini maddi-mâ’nevî zarara sürükleyecek tahribat yapmakta, çılgınca akıl almaz kötülükler işlemektedir.
Nefret, intikam, karalama, haklama, susturma, dışlama ve aşağılama gibi ilkel duygulara paralel şiddet kültürü gelişmekte, hatta beslenmektedir. Ceza yasalarının yetersizliği ve yargının hantallığı, ahlâkî erozyon ve iman zaafiyeti, bu şiddeti tetiklemektedir. Hülâsa; tehlike çanları çalmakta ve uçurumun kenarına gelinmiş bulunulmaktadır.
Bazı siyasetçilerin sert ve kırıcı üslubu, sivil toplum önderlerinin dışlayıcı ve ötekileştirici tutumu ile, en başta toplumu yoğuran eğitimcilerimizden bir çoğunun sorumsuz ve ciddiyetsiz halleri başta olmak üzere, neme lazım diyen her kes bu huzursuz ortamın sorumlusudur.
Halbuki fert ve toplum olarak hayatımızın her aşamasında ve her şart altında uymak zorunda olduğumuz ahlâk âdap kuralları vardır. İnsanın yaratılış mayasında bunlunan din, ahlak, edep, nezaket ve zarafet kültürü, ailede gelişir, toplum hayatında uygulanarak şekillenir. Eğer insan bu kurallara uyabilirse, adam gibi adam olma yolunda Kâmil insan olur. Ferdin iç huzuru ve toplumun huzur ve düzeni, işte bu fazilet ve meziyetler sayesinde gerçekleşir.
EDEP BİR TAC’DIR NUR-U HÜDADAN-GİY OL TACI,EMİN OL HER BELADAN diyen şair, bu hakikati şiir yoluyla dile getirmiştir..
Aksi halde kabalık, şiddet ve dehşetle davranan agresif kişiler ne kendisi rahat eder, ne de başkasına huzur verir. Ahlaksızlar iki cihanda hüsrana uğrar, akıbetleri kötü olur. Bu küstahlara Edep ya huu demelidir.
Ahlak, nezaket ve âdabın altın kuralları vardır, bunlar hiç eskimez, değişmez ve değerini yitirmezler.
1- Konuşmalarda güzel ve zarif sözler kullanmalı, kırıcı, yanlış anlaşılabilecek incitici ve imalı sözlerden kaçınmalıdır.
2- Muhataba, özellikle büyüklere ve saygı gösterilmesi gereken kişilere “Sen” demeyip, “Siz” diye hitap etmelidir.
3- Yalan söylemek, iftira etmek, alay etmek, kişiyi arkadan çekiştirmek, aşağılayıcı taklit, soğuk şaka, kara mizah, kötü lakap takmak, küfürlü sözler ile “Anladın mı” “Bana bak” ve “Anlaşıldı mı” gibi tehditkar sözlerden kaçınmak gerekir.
4- İnsanların malına, canına, namusuna, haysiyet ve şerefine kıl kadar da olsa tecavüz haram ve ahlaksızlıktır. Hakka tecavüzün kesinlikle affı yoktur. İlahi adalet tecelli eder, mazlumun hakkı zalimden bir gün elbette alınır.
5- Mağrur şekilde kasıntılı yürümek, muhatabı incitecek tarzda yüksek sesle bağırmak, cevap ve savunma hakkı vermemek, el-baş-kaş ve gözle kötü imalarda bulunmak edep, ahlak ve nezakete uymaz.
6- Başkasının evine veya odasına girmek isteyen kişi, önce zili çalar, kapıyı tıklatır, selam verir, izin ister. Şayet müsaade edilirse içeri girebilir. Cevap verilmezse ya da izin yoksa hemen geri dönmelidir. Hane masuniyeti esastır. Bu konuda akrabalar, hatta anne-baba-evlat gibi yakınlar ile yabancılar müsavidir.
Hülasa: Ticaret adabı, Komşuluk adabı, Arkadaşlık adabı, Müsafirlik adabı ve giyim-kuşam adabı gibi hayatımızı kuşatan bütün ahlak, nezaket ve zarafet kuralları, aynı zamanda olgun ve başarılı insan olmanın sırlarıdır. Hayatımız tümüyle edep ve nezaketten ibarettir.