Ülkemiz 7 Haziran genel seçimlerine giderken, siyasi partiler aday listelerini YSK na teslim ettiler. Hayırlı ve uğurlu olsun. Belirlenen adaylar kimine göre isabetli, kimine göre de hatalı ve yanlış adamlar. “Nahnü bima indena ve ente bima indeküm razın verre’yü muhtelifün” sözü geçerli. Yani bakış açısına göre farklı görüşler var. Şahsî hesaplar yüzünden vefasızlık, küskünlük, kırgınlık ve çatlaklar oluşmamalı.
Aday listelerinde umduğunu bulamayan bazı grup ve cemaatler kılıçlarını bilerken, Saadet Partisi ile BBP seçim ittifakı yaparak MHP ile işbirliği arayışına girmiş durumdalar. CHP ve HDP başta bütün sol partiler bile sağ seçmenin oyunu alabilmek için kolları sıvamış din edebiyatı yapıyorlar. Yani oy pastasının en büyük bloğu Ak Parti oylarını çekebilmek için her yola başvurulacak. Eğer Ak Parti de yorgunluk ve rehavet görülürse sıkıntı meydana gelebilir.
Çıkarılmak istenen karışıklıklar ve terör olayları gösteriyor ki, seçimlerin demokrasi şöleni olmasından öteye, kavga ve çatışma unsuru yapılarak huzur ve istikrarımız hedef alınıyor. Kimse bu fitneye ortak olmamalıdır.
Dış dünyaya baktığımız zaman, şer güçlerin oyununa gelen Müslümanlar mezhep ve cemaat çatışmalarının girdabına sürüklenmiş durumda. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan ve Yemen’de birbiriyle savaşıyor. 14 asır önce ekilen ve Sıffîn ve Cemel savaşlarıyla başlayan fitne ateşinin tohumları, günümüzde yine hortlatılarak kardeşkanı dökülüyor. Mezhep ve cemaat farkını dinin önünde gören ve ümmet mefkûresini unutmuş gafil Müslümanlar birbirini yerken, düşmanlar bıyık altından gülüyorlar.
Ülkemizde parti, mezhep ve cemaat farkı yüzünden Müslümanlar hasım kamplara bölünmüş ve araya ciddi fitneler girmiş durumdadır. Zaten Hz.Peygamberimiz (s.a.v): “Benden sonra fitneler zuhur eder. Müminin kanı mümine sudan tatlı gelir ve her kan döken kendini haklı bilir” buyurmuştu. Başka bir Hadis-i Şerifte: “Fitne uykudadır. Uyandırana Allah lanet etsin” buyurur.
Fitne: Belâ, kargaşa ve imtihan anlamındadır. Adam öldürmekten çok daha kötü olduğu ayetle bildirilmiştir. Fitne, İslam kardeşliğini havaya uçuran korkunç bir bombadır. Bu fitne ateşini söndürecek şey, ÜMMET
MEFKÛRESİDİR. Bu ise kucaklaşmak, selamlaşmak, barışmak, kaynaşmak ve Ümmet-i Muhammed olma şuurudur.
Eshaptan Ebû Zerr (r.a.) Hz.Peygamberimize, kendisinden sonra zuhuru beklenen fitneleri sormuştu; Resul-ü Ekrem de “Dehma fitnesi, vehma fitnesi ve summün,bükmün,umyün fitneleri zuhur ederek ehli-islama saldıracaklar” buyurmuştu. Son devrin büyük İslam âlimi ve mürşidi Süleyman Efendi Hz. Bu üç fitneyi şöyle açıklamıştır:
“Dehma fitnesi, Hz.Ali ve Hz.Muaviye (r.a.) arasında vaki ihtilaf veya İslam âlemini yok etmek için yapılan haçlı seferleridir. Bunlar kılıçla def edilmiştir. Vehma fitnesi, İstanbul’un fethiyle bertaraf edilen Bizans’tır. Sultan Fatih’in ehli-kur’an ordusu bu fitneyi def etmiştir. Summün,bükmün,umyün fitneleri ise, bir kısmı geçmiş, bir kısmı gelmekte, bir kısmı da gelir. Bu fitneler Zikir ve Râbıta nurlarıyla defedilecektir”
Ödemiş’li merhum Ziya Sunguroğlu’nun notları isimli eserin 10.sayfasında, Hz.Üstaz Süleyman Efendi şöyle buyurmuştur: “Tarik-ı Nakşibendiyenin en güzel hasletlerinden biri, başkasının menfaatini kendi menfaatinden üstün tutmaktır. İmam-ı Rabbanî evladı hep şöyle düşünür: Bu dünyada herkes Müslüman olsun, âlim olsun, zengin olsun, hayatını ibadet taat içinde geçirerek cenneti bulsun. Biz de bu yolun hâdimleri olalım yeter derler. Bu ne güzel bir haslet… Dalalette olanların helâkini değil, hidayetini isterler. Ehli-küfrün ve ehli-dalaletin helâk olup cehenneme girmesinde fayda yoktur. Nitekim Cenab-ı Hak bütün enbiya-i mürselini insanların hidayeti için göndermiştir. Helâki için değil"
Eller yahşi biz yaman,,,Eller buğday biz saman sözünü sıkça tekrarlayan Hz.Üstazın evlatları ve bütün Müslümanlar fitne ateşine düşmeden vahdet,tesanüt ve ittihad-ı islam şuuru içinde büyük çatı altında birleşerek önümüzdeki seçimde istikrarı korumalıdır.