"Ankara (AA) - HÜSEYİN YİĞİNER - Çubuk'ta yaşayan Müzeyyen Derin (83), 58 yıl boyunca düğünlerde aşçılık yaptığını söyledi. Çubuk, Pursaklar, Akyurt ve Kazan civarında "Yemekçi Müzeyyen" olarak tanındığını anlatan Derin, "58 yıl hiç ara vermeden her hafta bir veya iki düğünün yemeğini pişirdim. Yemek için dolu olduğum günler, bazı düğünlerin baklavasını ben yazdım" dedi.
Eski resimlere bakarak geçmişi yad eden anlatan Derin, çalışmaya YukarıAyrancı'da bir pastaneye ev baklavası yaparak başladığını söyledi.
Dokuz yıl her gece sabaha kadar baklava yaptığını belirten Derin, "Burada 9 yıl, her gece sabaha kadar 50 tepsi baklava yazdım. Daha sonra kendim düğünlerde yemekçi olarak çalışmaya başladım. Bayramlarda, düğünlerde, mevlütlerde baklava yazıyordum. Eve çocukları bırakıp giderdim. Hiç ara vermeden 58 yıl düğünlerde yemek yaptım. Büyükbaş hayvanı kesiyorlardı bırakıyorlardı. Kendim yüzüyordum, doğruyordum. Daha sonra kızartıp kazanlara koyuyordum. Düğünlerde yöremize özgü homaça yemeği yapıyordum" diye konuştu.
Eskiden düğünlerde bir hafta yemek hazırlığı olduğunu aktaran Derin, düğünlerin pazartesi günü başlayıp pazar gecesi bittiğini anlattı. Derin, düğünleri ve pişirdiği yemekler hakkında, "Pazartesi günü gidiyordum çarşambaya kadar baklava yazıyordum. Yazılan baklavaları, perşembe günü pişirmeye geliyordum. Cuma günü, çeyiz geleceği için çeyiz getirenler ve yaprak sarması yapanlar için yemek hazırlıyordum. Sadece yaprak sarması hazırlayan 50 kişi olur, 50 de çeyiz getiren ve çeyizleri yerleştirenler olurdu. Kına gecesi yemekleri ayrı hazırlanırdı" ifadesini kullandı.
Düğün yemeği olarak bölgenin meşhur homaça yemeğini yaptığını vurgulayan Derin, "Homaça'nın yanında pilav, yaprak sarması, bamya yemeği, yoğurt çorbası, salatası ve baklavası oluyordu. Baklavası olmayan düğünlere, höşmerim yapardım" şeklinde konuştu.
Eski düğünler gibi artık yapılmadığını ifade eden Derin, "Eski düğünler iyiydi. Şimdiki düğünler, düğün mü? Koyuyorlar azıcık Eti ekmeğin arasına ya da tabağa hadi bakalım diyorlar. Bizim zamanımızda tabaklara hörüklerdik eti. En az 2 kilo, 3 kilo garanti et koyardık. Yavrum 3-5 dana kesilirdi. Yorgunluktan ağlıyordum da kazanların başına apalayarak gittiğim oluyordu. 35 Kazan et pişirdiğim olurdu" görüşünü paylaştı.
Mevlüt, sünnet, hacı yemeklerine de gittiğini kaydeden Derin, her yemeğe gidiş ücretinin bin 500 TL olduğunu dile getirerek, "Bunun yanında elbisemi, iç çamaşırlarımı, havlumu, bohçamı ve etimi koyarlardı. Düğün sahiplerinden aldığım bahşiş de ayrıydı" bilgisini aktardı.
Düğünlerde yemek yaparak, bayramlarda baklava yaparak hem çocuklarını okuttuğunu hem de apartman yaptırdığını söyleyen Derin, çok istemesine rağmen yaşı ilerlediğinden artık baklava yazamadığını belirtti.Evinin Bodrum katına hazırladığı atölyesini gösterirken duygulanan Derin, sözlerini "58 yıl aynı oklava ve aynı tahtayı kullandım. Bunlarla ve bilek gücüyle bu binayı yaptım. Aynı zamanda, 7 çocuğumu üniversitede okuttum. Burası mutfağımdı, kaloriferler yanardı. Buralar hep dayalı döşeliydi. Bugüne kadar kullandığım tüm malzemelerim burada, hepsi olduğu gibi duruyor" şeklinde tamamladı.
Kaynak:Haberler.com