Durma, koş!
Tökezlersen kalkmasını da bilirsin. Niyetin iyi. Yolun sağlam. Oyunu anlamışsın. Avuç içlerinle kürsüye eğilirken, çekiniyorlar senden, besbelli.
Hepsi mahcup. Hepsi suçlu. Ayıplı günlerden geliyorlar. Sen konuşunca, Acaba daha neler çıkacak ortaya, neler ! diye derin bir tedirginlik içindeler.
Hem kendi günahlarını, hem dedelerinin vebalini yüklenmişler. Sen vurunca sağlı sollu, kaçacak delik arıyorlar, kaçıyorlar da .
Altı Ok, en huysuzu
Musul, usul usul nasıl verilmiş, İngilize! Kapalı kapılar ardında, Lozanda, emperyale.
Musulu örtbas etmek içinmiş, çevrilen dümenler Bitliste, Diyarbakırda. Darağaçları kurulmuş, hükümden önce; Dağkapıda, Surda.
İşkence müzesi kurmuş, kodeste. Anlatsın Sinop, dile gelsin Metris!
Dersimde işlenenler boynuna dolanıyor, tek tek. İkrar ediyor, içlerinden biri:
İyi yapmışız diyor. Az bile diyor, Daha fazlası da gerekiyordu diyor.
Ev ahır nasıl yakılır? Köy nasıl kuşatılır? İyi bilir. Dere kenarına toplananlar, nasıl kurşuna dizilir? Munzur nasıl kana doyar?
Tecrübelidir; sene Bin Dokuz Yüz Yirmi Beşten.
Ağzından çıkanı duymaz, kulağı. Telaşla telafiye kalkar, sözlerini. Batar, konuştukça. Dersim, uyanır yeniden.
Hesaba çeker:
Yüz yıl var ki şartsız destek verdik, sana. Meğer önce yoksullaştıran, sonra mal vergisiyle perişan eden, sonra utanmadan:
Sizi Osmanlı sindirdi! diyerek düşman üreten yalancının tekiymişsin.
Yüzün varsa, gel Hozata, Mazgirte, Çemişgezeke Uyandık artık. Saldığınız kin, yok etti ceddimizi. Ama yeni nesiller, biliyor artık sizi.
Ne vakit öğrenmeye kalksak Ali Önderimizi, senteze kalktınız, sevgimizi. Orak çekiç var mıydı, Kitapımızda? Var mıydı sosyalizm, Alinin hayatında?
Şimdi dökülüyor yalanlarınız. Acımızı rant bildiniz. Böl, parçala, yut Bolşevikten size, sizden Anadoluya mirasmış.
Partinin İkinci Adamı!
Önce ver bakalım, soyadının hesabını! Nasılsa gün gelir çıkar, soyağacın: Nerden geldin Anadoluya? Yuvan Atina!
Sonra Natodaki işkence tezgahını anlat
Anlaşılır o vakit: Sütten çıkmış ak kaşık mısın, bulunmaz Bursa kumaşı mı?
..
Sen gel şimdi!
Biraz da senin çıksın, gardroptaki kirli çorapların Parti misin, kamu kuruluşu mu? Yaptığın siyaset mi, yoksa kurduğun Kanlı Günler Çetesi mi?
Düşünmez misin hiç?
Yaradan dileseydi bir tek ırk yaratırdı. Bir tek lisan. Bir tek ülke. Bir tek sembol Bilmez misin ki bütün renkler Onun, diller Onun
İnkar, imha, istila Bozuktur sicilin. İnsan hakları da neymiş, sana göre. Yalnızken korkaksın. Çoğalınca, sürüyü de katınca önüne, dikleşiyorsun.
Hiç olmazsa işaretini taşıdığın Cihan Devletine iftira atma!
Yok saymadı, ceddin. Vahyin şemsiyesi altında hürdü Alevi, Sünni; özgürdü Kürt, Çerkez, Ermeni, Türk, Arnavut, Rum
Sırpça konuşuluyorsa Balkanlarda, varlığını Osmanlıya borçlu. Bak Güney Amerikaya. Hani yerli diller? Kolomp ile Dö Gama boyamışlar her yeri kırmızıya
İki dil konuşulur, kocaman Kıtada: Portekizce, İspanyolca.
Ya sen!
Partnerin gibi yok saydın, ümmetin birliğini. İnkar ettin, Çanakkaledeki Hakkariliyi; Sarıkamıştaki Liceliyi, Yemendeki Siirtliyi
Kart kurt ses çıkaran dağlılarımızsınız! incitti hepsini. Sinagogun çocukları Mişel Eflak ile Tekin Alpti, Arapa Türke musallat olan
Önce bir yalan uydurdun, sonra o uydurduğuna uydun.
Baktın olmadı. Güneş balçıkla sıvanmıyor. Döndün üç yüz altmış derece.
Gözün kızarıyor, özgürlük deyince. Sevgi yok içinde, milletine karşı. Hani ekonomik görüşün, hani insan hakları projen?
En iyi hal, mevcut hal; sana göre. Yasaklar dursun. Anayasa beklesin. Kurumlar baskıyla yücelsin, niyetin.
Bir gün de demezsin ki:
Yazık günah!
Dershaneler ilkokul bire test dağıtıyorlar. Altısında başlıyor, anlamsız yarış. Düşünceyi yok ediyor, a b c d eli şıklar.
Böyle giderse iki cümle kuramayacak, yeni nesiller. Yanlışta doğru, doğruda yanlış aramak ne de ilkelce !
Bütün dershaneler birleşse, kursalar yüzlerce üniversite Hem ilimde ilerlese, hem bilim özgürleşse İsteyen girse üniversiteye, sınavsız kaygısız Fırsat eşitliği sağlansa Edirneden Ardahana
Lakin hak eden bitirse Tıpı, Mühendisliki
Okul puanı yüzünden kararmasa hayaller, kimse çekmese başkasının vebalini. demedin şimdiye kadar.
..
Gelelim sana!
Özgürlük isterken yeni bir pranga takma insana! Ne kadar uğraşsan da dikiş tutmuyor, bak!
İstesen de koparamazsın Kürtü!
Put Kıran İbrahimden, Kudüs Fatihi Selahaddinden, gönüllere su serpen Ahmed-i Haniden, iki Saidden ayıramazsın!
Et ile tırnak gibidir Trabzon ile Sason!
Ayıramazsın Yürek Fethinin Çocuklarını Sen de telaştasın. Sona yaklaşıyor zulmün. Eteklerin tutuşuyor.
Vahyin Kırmance Meali canını sıkmışa benziyor. Okur anlarsa, terk ederse sahte liderleri, kan içici vampirleri .
Amansız düşüncen bu, ağzını bıçak açmıyor. Seksen yıllık inkar tezinin antitezisin sadece. Şiddete şiddet, kana kan, acıya acı, verdiğin karşılık.
..
Son söz sana:
Varken elinde imkan, sınırlama özgürlüğü. Kaldır aradan, kul ile Rabbi arasındaki engeli. Birine yakın, ötekine uzak durma!
Ansın tarih, seni. İnsanlık ansın. Zamana bırakma, hiçbir şeyi.
Sırayla deme! Ürkütmeyelim hiç deme!
Açığa vurduğun da, gönlünde sakladığın da biliniyor. Dostun da biliyor, düşmanın da
Okul kapıları, utanç yapıları olmasın! İnandığı gibi yaşasın; hizmet veren de, hizmet alan da !
İyisi mi yeni bir sayfa aç ülkende. Fırsat ver suçluya! Dönsün evine, yeter çektiği!
İşlenen tüm suçlar bozuk düzenin eseri. Suça giden yolu tıkamadan yargılama hiç kimseyi!
Yedi yıl önce yapman gerekendi, canla başla sarıldığın. Özgürlük lüks değildir, su ve ekmek misali.