ŞEHİTLERE SAYGI VE TERÖRE LANET YÜRÜYÜŞÜ...

ŞEHİTLERE SAYGI VE TERÖRE LANET YÜRÜYÜŞÜ...

Bölücü terör örgütü PKK’nın hain tuzakları ve saldırıları sonucu 55 güvenlik görevlisinin şehit edilmesi İlçemizde de protesto edildi.

                   Şuayip YAMAN

 

“Şehitler Diyarı” olarak anılan yaklaşık yüz bin nüfuslu ilçemizde, yürüyüşe ilgi oldukça azdı.

 

Atatürk Parkı önünde sloganlar eşliğinde başlayan yürüyüş eski Şabanözü Kavşağı’na kadar devam etti. Ülkemizi yasa boğan PKK terörüne öfke ve lanet yağdı..

 

45 gün içerisinde terör olayları sonucu Şehit olan 55 güvenlik görevlimiz için Atatürk Parkı’nda düzenlenen mitingde terör örgütü PKK ve terörist elebaşısı Apo’ya öfke ve lanet yağdı...

 

Son 45 günde terör örgütlerince haince kurulan tuzaklar, arkadan vurmalar ve saldırılar sonucu 55 Ocağa ‘Şehit Ateşi’ düştü.

 

Şehit güvenlik görevlilerinin 3’ ü subay, 5’i astsubay, 17’si uzman erbaş, 14’ü er, 16’sı polis memuru...

 

Çubuk İlçesi Terör Mağdurları Derneği ile Çubuk Kent Konseyi öncülüğünde Atatürk Parkı’nda yapılan terör olaylarını Kınama Mitingi’nde terör örgütü PKK ve terör örgütü elebaşısı Öcalan’a öfke, sel oldu aktı.

 

Kanla beslenen vampirlerin ve işbirlikçilerinin tümüne lanet olsun...

 

Program; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları başta olmak üzere tüm Şehitlerimiz ve ebediyete intikal etmiş Gazilerimiz için bir dakikalık saygı duruşundan sonra İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

 

Şehitlerimiz için önce Kuran tilaveti okundu. Ardından İlahiyatçı ve Eğitimci Lokman Öztürk tarafından dua okundu. Birlikte “AMİN” denildi.

 

Çubuk İlçesi Terör Mağdurları Derneği Başkanı Zeki Avan terör olaylarını kınama konuşmasında, “Cennet vatanımız için canlarını seve seve feda eden Şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz. Bedenlerinin bir parçasını bu uğurda feda eden kahraman Gazilerimize de acil şifalar diliyoruz.” Diyerek; Şöyle devam etti:

 

“Yapılan tüm operasyonları destekliyoruz”

 

Ülkemiz genelinde ve sınır dışında Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Emniyet Teşkilatının yapmış olduğu tüm operasyonları canı gönülden destekliyoruz. Bu operasyonlar terör bitinceye kadar devam etmelidir. Şu an görevleri başında olan kahraman askerlerimize ve bütün güvenlik güçlerimize başarılar diliyoruz.

 

“PKK ve bütün terör örgütlerini kınıyoruz”

 

Vatanımızın bölünmez bütünlüğünü ve milletimizin huzurunu bozan, askerimize, polisimize memurlarımıza ve sivil halka kurşun sıkan, maddi ve manevi zarar veren bölücü terör örgütü PKK ve bütün terör örgütlerini, destekçilerini ve uzantılarını şiddet ve nefretle kınıyoruz.

 

“Bayraklarımıza hiç tahammülleri yok”

 

Bölücü terör örgütü ve uzantıları her fırsatta bayraklarımızı yakmaya ve yırtmaya çalışmışlardır. Üzerinde Türk Bayrağı olan ev, işyeri ve arabalara saldırılar düzenlemektedirler. Bayraklarımıza hiç tahammülleri yok. Bağımsızlığımızın ve namusumuzun simgesi olan Bayrağımıza yapılan saldırıları da kınıyoruz. 

 

“En çok Şehit ve Gazisi olan bir ilçeyiz”

 

Çubuk İlçesi 59 Şehit ve 23 Gazi’si ile Türkiye genelinde nüfusuna göre en fazla şehit ve gazi veren ilçedir. Bu nedenle, terör belasından en çok canı yananlar olarak, ülke genelinde meydana gelen terör olayları bizleri çok derinden üzmektedir. Allak kimseye evlat, ana, baba kardeş ve eş acısı vermesin...

 

“Vatanı sevmenin bir bedeli var”

 

Vatanımızı sevmenin ve hürriyetimizin bir bedeli var. Vatanımız için; Şehitlerimiz canlarını, Gazilerimiz de bedenlerinin bir parçasını veriyorlar.  Devletimiz ve milletimiz bizlerden görev isterse, gerek Şehit aileleri olarak, gerekse Gaziler olarak bu cennet vatan için kanımızı, canımızı hiç esirgemeden feda etmeye hazırız.

 

“Askerlik yapmaya hazırız”

 

Vatanımızın bölünmez bütünlüğü ve milletimizin huzuru için, askerlik yapmaya hazırız. En azından geri hizmette bulunana eğitimli askerler olarak, genç askerlerin yerini almış oluruz.

 

“Kürt sorunu değil, PKK ve terör sorunu var”

 

Türklerle, Kürtler kardeştir. Bizler onlarla etle tırnak gibiyiz. Çünkü akrabalık ve arkadaşlık bağlarımız var. Ortak değerlerimiz ve din bağımız var; Allah’ımız bir, Kitabımız bir, Peygamberimiz bir, Kıblemiz bir, Ezanımız bir, Bayrağımız bir, Devletimiz birdir. Birbirimize kız alıp veriyoruz.

 

Bir olmaya da devam edeceğiz. Bu birliği bozmaya kimsenin gücü ve kuvveti yetmeyecektir.

 

“Bölücü terör örgütü PKK’ya güvenilmez”

 

Bölücü terör örgütü PKK’ya güvenilemeyeceği geçmişten günümüze defalarca söylendi. Bizlerde beyanatlarımızda hep söyledik, dile getirdik. PKK ne zaman zayıf düşse, güçlenmek ve toparlanmak için, ihtiyaç duyduğunda ateşkes ve eylemsizlik kararı gibi taktikler uygulamıştır.

 

30 yıl süren terör olaylarında PKK 5-6 defa ateşkes ilan etmiş, birkaç defa da görüşmeler yapılmıştır. Her defasında da sözünde durmayıp, toparlandıktan sonra tekrar kalleşçe saldırlar düzenleyip güvenlik güçlerimizi ve vatandaşlarımızı şehit etmiş ya da yaralanmalarına sebep olmuşlardır. Bu yüzden PKK’ya güvenilmez.

 

“Asker ve Polise  ‘Vur Emri’ verilmeli”

 

Terör olaylarının çok yoğun olduğu bölgelerde olağanüstü hal ilan edilmeli, asker ve polise vur emri verilmelidir. Çünkü asker ve polislerimize kalleşçe pusu kurulup, alçakça saldırlar düzenlemektedirler. Güvenlik güçlerimiz kalleşçe şehit edilip, sakat bırakılmaktadır.

 

“Vatan hainliğinin cezası idamdır”

 

Binlerce güvenlik gücümüzü Şehit edip, sakat bırakan, binlerce ocak söndüren, ekonomimize çok büyük darbe vuran, bölücü terör örgütü PKK ile, “Müzakere değil, mücadele yapılmalıdır. Hiçbir şekilde taviz verilmemelidir.

 

“Bir evlat katilinin cezası idamdır.”. “Vatan hainliğinin cezası idamdır.” “Dinimizde kısasa kısas vardır.”

 

İdamın getirilmesi için halka sorulmalı, referandum yapılmalı, idam cezası yeniden getirilmeli ve hemen uygulanmalıdır.

 

“İdama karşı çıkan ABD ve Avrupa”

 

Bölücü terör örgütü PKK’nın, ülkemizde yapmış olduğu terör olaylarının bir benzerini ABD ve Avrupa ülkelerinde bir başka terör örgütü yapmış olsa, o terör örgütünün başına neler gelir, gerisini siz bir düşünün...

 

Öldürülenler Müslüman ve Türkler olur ise, onlar için bir sorun olmuyor. Üstelik bazıları açıktan, bazıları da el altından destek vermektedirler.

 

ABD ve Avrupa devleri, ülkemizde idam olmasını istemezler, her fırsatta da karşı çıkarlar. Tabii ki güçlü ve mutlu Türkiye’yi de hiçbir zaman istemezler.

 

Bu nedenle her zamankinden daha güçlü olmalıyız. Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını devamlı taze tutmalıyız.” Dedi.

 

Atılan sloganlardan AK Parti’de nasibini aldı.

 

Mitingin başlamasıyla birlikte PKK aleyhine sloganlar atan grup, Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan’ın konuşmasının bir bölümünde tepki göstererek, “katil PKK işbirlikçi AKP” diye slogan atarak miting alanını terk etmeye başladı. Bunun üzerine Dr. Acehan konuşmasını yarıda kesmiş, bir Şehit babası da konuşmaya başlamıştı.

 

Yürüyüş alanında toplanan grup eski Şabanözü Kavşağı’na kadar sloganlar atarak yürüdü.

 

Grup yürüyüş boyunca;

 

  • Kanımız aksa da zafer İslam’ın,
  • Şehitler ölmez, vatan bölünmez
  • Katil PKK, işbirlikçi AKP,
  • İmralı basılsın, Apo piçi asılsın,
  • Apo’nun piçleri, yıldıramaz bizleri,
  • Dişe diş intikam, intikam,
  • Ne mutlu Türküm diyene,
  • Tekbir... Allah’u Ekber, Ya Allah Bismillah, Allah’u Ekber...” sloganları eşliğinde yürüdü.

 

Şabanözü Kavşağı’nda, şehitlerimiz için tekrar dua okundu. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından grup olaysız bir şekilde dağıldı.

 

Yürüyüş olaysız geçti. Sağduyu galip çıktı. Ufak tefek sataşmalar oldu. Birileri neredeyse olası bir kargaşanın fitilini ateşleyecekti. Ama Emniyetin yoğun güvenlik tedbirleri ve yürüyüş grubunun sağduyulu hareketi olası bir kargaşaya meydan vermedi.

 

Yürüyüşe katılım azdı...

 

Teröre 59 Şehit ve 23 Gazi veren ve “Şehitler Diyarı” olarak anılan ilçemizde düzenlenen “Teröre Tepki Yürüyüşüne” gerek Belediye hoparlöründen ve gerekse İnternet haber sitelerinden onlarca duyuruya rağmen katılım çok azdı.

 

Oysa bu ilçenin resmi nüfusu 84.646’dır. Yürüyüşte nüfusun yüzde biri bile yoktu. Bu durum Çubuk İlçesine hiç mi hiç yakışmadı... Şehitlerimizin kemikleri sızlamıştır...

 

Ülkede kan gövdeyi götürüyormuş, ülke KAOS ortamına sürükleniyormuş, kimsenin umurunda değil. Yürüyüşün düzenlendiği gün ilçede neredeyse hemen herkes kendi âleminde, diğer günlerdeki gibi yaşantısına devam ediyordu. Şehitler Diyarı olarak anılan bir ilçede böyle mi olmalıydı?

 

Ateş düştüğü yeri yakıyor.

 

Hatta bir şehit yakını, “Ağabey, maalesef ateş düştüğü yeri yakıyor. Vatandaşlar, “Şehitler ölmez vatan bölünmez” diye belki de o anın verdiği heyecanla bu şekilde slogan atıyorlar, ama maalesef şehitler ölüyor, Vatan da bölünüyor. Bu duygular bir müddet sonra kayboluyor. Kimseyi kandırmasınlar. Kuzenimi şehit vereli yıllar geçti. Ama O’nu şehit verdiğimiz günü hiç unutmadık, hala tazeliğini koruyor” diyordu.

 

Yürüyüş programı; ilçedeki tüm siyasiler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, gençlik temsilcilerinden oluşan bir ‘Tertip Komitesi’nin önderliğinde yapılabilirdi. Ama birileri kendilerini ön plana atmak için böyle bir tercih yapmış...

 

Böyle organizasyonlarda sadece tek bir siyasi görüşü ön plana çıkartıp, diğerlerini görmezden gelip, oldu-bittiye getirirseniz ortaya böyle nahoş manzaraların çıkmasına neden olursunuz. Nitekim de öyle oldu. Allah’tan bir olay olmadı.

 

Üstelik bu tür organizasyonlarda “KAOS” yaratmamak için hiçbir siyasiye söz verilmez. Milli ve Manevi değerler ön plana çıkartılır. Konuşmalar çok kısa, konuşmacılar da mümkün olduğu kadar tarafsız kişilerden seçilir. Genelde Şehit yakınları ve Gaziler konuşturulur. Kahramanlık türküleri söylenir.

 

Ülkü ocakları ve Alperen ocaklarının gençleri de olmasa, yürüyüş tamamen bir fiyasko olacaktı.

 

Bu kadar da sorumsuzluk ve vurdumduymazlık olmaz. İlçede Milli ve Dini duygular körelmiş, herkes kendi derdinde..

 

Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz'in ölümü nedeniyle Türkiye'de 24.01.2015 günü bir günlük yas ilan edenler, 55 Şehidimiz için bir gün bile yas ilan edemediler. Şehitlerimize verilen değer bu mu?

 

Şehide saygı yok; neredeyse herkes eğlence, düğün, dernek peşinde, sabahlara kadar silah,  havai fişek atıp, davul zurna eşliğinde göbek atılıyor. Devlet erkânı bile düğünlerde boy gösteriyorlar. Şehitler kimsenin umurunda değil..

 

Şehit cenazeleri birbiri üstüne geliyor. Büyüklerimiz birbirlerinin düğünlerinde boy gösteriyorlar. Ateş düştüğü yeri yakmaya devam ediyor.

 

Millet, hayat ve kader beraberliği içinde oluşan özgün kültürle duygu, inanç ve davranış birliğine erişmiş, ortak benlik, ortak seciye, ortak seciye şuur kazanmış insan toplumudur. Milli kültür ise; milli benlik, milli seciye, milli şuura, milli iradeye ve milli bağımsızlığa vücut verir.

 

Millet geçmişin acılarını, hüzünlerini, zaferlerini, başarılarını, sevinç ve övüncünü paylaşmada, günün güçlüklerini, sıkıntılarını, tehlikelerini göğüslemede, ortak mirası korumada, hayat beraberliğini ortak kimlikle sürdürmede, daha parlak bir geleceği inşa etme ameline bağlılıkta birliği temsil eder. Ne yazık ki; milli değerlerimiz de hızla dejenere ediliyor.

 

“Ateş düştüğü yeri yakıyor.”

 

Televizyonlar ardı ardına şehit cenazelerini gösteriyorlar. Bir aydır aynı manzaraları görmekteyiz.

 

Ne yazık ki “Ateş düştüğü yeri yakar”, doğru!

 

Kim ne derse desin, Türk bayrağına sarılı tabuta gözyaşlarını akıtan nişanlı kız kadar içimiz burkulmuyor.

 

Elleriyle büyüttüğü yavrusunu en delikanlı çağında şehit veren annenin hissettiklerini anlamak çok zor...

 

Acılı anne Şehit kuzusuna, “neredesin evladım” diye seslenirken kimlerin ciğeri dağlanıyordu?

 

Evladını elleriyle toprağın bağrına bırakan babanın duygularına tercüman olmak bile mümkün değil...

 

Şehit babası yöneticilere, “Bizim ocağımız söndü. Başka ocaklar sönmesin” derken siyasiler hala neyin peşinde idi?

 

Abisinin tabutu önünde çığlıklara boğulan kız ve erkek kardeşin acılarını en yanık türküler bile anlatamaz...

 

Bunlar insanın, insan olduğunu iddia eden hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağı yürek burkan tablolardır...

Şehit cenazelerinin hemen arkasından yükselen haykırışlar:

 

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez!”

 

“Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis onlar Rableri katında diridirler.

Allah’ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç içinde rızıklanırlar.

Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere, kendilerine korku olmadığını ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjde etmek isterler.”

(Al-i İmran, 3/169-170)

 

“Onlara ölü demeyiniz” buyuruyor. Kader Sahibi: Böyle ölümler ağlanacak değil, gururlanılacak ölümlerdir. Bir kere ölüm yok olmak değilse ve Şehitlik mertebesi Allah katında yüce bir makam ise o halde ne diye üzüleceğiz?

 

Şehit cenazelerinin gölgesinden yükselen “vatan bölünmez” sözü kim bilir kimlerin yüreğine korku salıyor!

 

Bu iman bu yürek, bu kararlılık ne büyük ve tükenmez bir hazine. O halde korkaklık ve ümitsizlik ve tembellik bizim kitabımız da yok! Kaderin üstünde bir kader vardır!
 

Ey şehit olmadan bir gün önce babasını arayıp helallik isteyen, gözünü kırpmadan vatan hainlerinin karşısına dikilen yiğitler!

 

Ey karlı dağları, tepeleri kanıyla yıkayan Mehmetçik!

 

Ey kalbinin durma noktasına gelmesine rağmen, “Bir oğlum daha olsa o da vatana feda olsun” diyen analar!

 

Ey evladını kaybeden, ama kendini kaybetmemek için başını dik tutan, içindeki derin acısıyla birlikte gurur dolu gözlerle komutanlara selam duran babalar ve analar!

 

Ey iki ay sonra evleneceği nişanlısını toprağa gömerken ‘Düğünümüzü cennette yapalım’ diyen sevdalı yürekler!

 

Ey abisinin tabutu başında asker elbisesiyle, ‘beni de askere götürün’ diyen kız kardeş!

 

Ey kocasını, kardeşini, yakınını kaybetse de kalbi vatan için çarpan vatanseverler!

 

Ey olan-bitenden habersiz, ‘baba’ diyerek tabuta bakan, yetimliğin acımsı tadını ağzındaki şekerle karıştıran minicik yavrular!

Ey bu ülkeyi gerçekten seven insanlar!

Birliğimizi ve dirliğimizi bozmaya çalışan düşmanların aramıza sokmak istedikleri fitne ve fesat karşısında son derece uyanık ve tedbirli olmalıyız. Unutmayalım ki hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Kurtuluşumuz için tek çıkar yol, içinde bulunduğumuz gemiyi hep birlikte  korumak ve kollamaktır.

Milli ve manevi değerlerin zayıflamaya başladığı, basit menfaatler uğruna karşılıklı diyalogun terk edildiği, buna karşın; dostlukları, menfaat ilişkilerinin belirlediği günümüz toplumunda Müslümanlar kendilerine bir huzur reçetesi gibi verilmiş olan “din kardeşliği” mefhumunu ve bu çerçevede birlik-beraberlik anlayışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir.

Bizi dünyada ve ahrette hüsrana götürecek olan tefrikaya düşmeyelim. Bilakis hem dünyada, hem de ahrette bizleri huzur ve mutluluğa götürecek olan İslam'ın sesine kulak verelim. Tarih boyunca yaşanan ve bu gün de dünyanın birçok bölgesinde yaşanmakta olan felaketlerden ders alalım.

Hepimizin bildiği gibi huzur ve güven içinde yaşayabilmemiz için daima güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmanın en önemli şartı da; milletçe dayanışma, birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları içinde bulunmaktır.

Unutmayınız ki, “Şehitler ölmez vatan bölünmez”...

yuruyus-vert.jpgyuruyus-2-vert.jpg
 

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.