PARDON! ESENLİK ŞEHRİ Mİ DEDİNİZ?
Bu satırların sahibi inanın hiç tahmin etmezdi bir gün memleketinde bu kadar vahim durumların olacağını.
21. yüzyıl da insanlığın yaşadığı çoraklaşmanın kendi ülkesini bu kadar çabuk kurutacağını hiç aklından geçirmezdi.
Çok değil bundan 15-20 sene önce ancak Batı da olur zannettiğimiz, hayretle dinlediğimiz olaylar tüm çirkinliği ile bu gün ülkemizde olmaktan öte hemen yeni başımızda olmaya başladı maalesef.
Neler oluyor sorusunu artık herkes ama herkes sormaya başladı.
Olmamasını istediğimiz şeyler günlük olağan bir vakıa haline geldi.
Son günlerde yaşananlardan hangimiz tedirgin olmadık. Hangimiz hayrete kapılmadık, hangimizin vicdanı sızlamadı?
Daha kaç kişinin canı yanacak? Daha kaç gencimiz heba olacak? Kaç ocak batacak daha? Kaç ana ağlayacak?
Büyüdük, Büyükşehir olduk! Şiştik. Çoğaldık. Bunlar elbette sorunun parçası. Ama lütfen şunu düşünün? Şu soruyu sorun. Ve suçu başkasına atma mantığında yani şeytan mantığından kurtulun artık.
Bu işlere bulaşan, bu suçları işleyen insanlar kim?
Birçoğu yabancı değil, öz be öz Çubuk lu. Yani suçluyu önce içimizde arayalım.
Yabancılar geldi böyle olduk, başımıza bunlar geliyor deyip topu taca atmayalım. Kendimizi temize çıkarma ucuzluğuna bulaşmayalım.
Sorunun kaynağını başka gösterirsek inanın bundan sonra da doğru çözümleri bulamayız.
Güzel şirin kasabamın başına neler geldi. Ne kasaba kalabildik ne şehir olabildik. A"raf"ta kalmış bir toplum olmanın bedelini ödüyoruz. Kimliğini bulamamış kuşakların sancılarına şahit oluyoruz. Ve bu sancı artık tüm bedeni, tüm toplumu sardı.
Tarihimizle, kültürümüzle gelemedik ülkemin gündemine. Festivalle yeni denemeler yaptık. Ama son 2 yıldır nelerle gündeme geldik, neler yaşadık bakın bakalım.
Kurdukları paravan şirketlerle SSK'lı gösterdikleri binlerce kişiyi haksız yere emekli ederek devleti milyonlarca YTL dolandıran çete Çubuk"ta ortaya çıkarıldı. Bunlar bizim insanımızdı.
Sonra Belediye ve özel idare ile ilgili operasyonlar.
Akşam karanlığı henüz çökmüşken sokaklarda dolaşan tinerciler, okul önlerini mesken tutan kayıp nesil.
Bilezikleri için yaşlı kadını doğrayan gençler.
Şimdi de Lut kavminin helakine neden olan Livata olayı. Genç yaştaki erkek çocukları iş vaadiyle kandırarak başka erkeklerle ilişkiye zorlayan kişiler. Çoğu da esnaf ve Çubuk"un insanı. Tuzakların en iğrenci. İnsanlığın bittiği nokta.
Ya Rab sen bu toplumu koru.
Bu ilçe bunlara mı layık. Bununla mı gelmeliydik Türkiye gündemine.
Eğitimciler yakın bir zamanda Çubuk"un ne kadar eğitimde başarılı olduğunu rakamlarla ortaya koydular.
Evet, rakamlar başarılı!
Ya gerçekler?
Başarı üzerine kurguladığınız sistem yeni projelerle yeni başarılar elde etti.
Söyleyin Allah aşkına bu yetiyor mu? Çok başarılı olduk!
Ya huzur! Ya güven nerde? Hani bunun istatistiği?
Filanca okuldan mezun olan başarılı bir insanın karnesini ortaya çıkarıp övünmeye alışmışız. Eğitim sadece başarı mıdır?
Ya suçlularımız? Neden sorgulamıyoruz? Neden araştırmıyoruz. Neler eksik kalmış, neleri verememişiz? Ruhlar neden aç ve gıdasız?
Ahsen-i takvim olan insan, neden esfele safilin olmuş?
İlçenin yöneticileri, siyasiler, eğitimciler, diyanet görevlileri, sivil toplum örgütleri, aileler, siz- biz yani herkes.
Sorun bir daha şu soruyu.
Bu gidiş nereye?
Neler yapıyorsunuz nerdesiniz?
Bu şehirde artık emin olarak nasıl dolaşacağız?
Çocuklarımız akşama eve başlarına bir iş gelmeden dönebilecek mi?
Bu ahlaki yozlaşmaya, manevi çoraklaşmaya iyi niyetle başka hiçbir amaç gütmeden çözümler getirmenin gayretinde olacak mıyız.
Protokol konuşmalarından öte gidebilecek miyiz?
Temenniyi aşacak işlere ne zaman başlayacağız?
Kayıkçı kavgasını, tribünlere oynamayı ne zaman bırakacağız?
Çok geç olmadan neler yapacağız/yapacaksınız?
Söyleyin Allah aşkına burası nasıl esenlik şehri?
Erdem Yazaroğlu
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.