ŞEVKET TANDOĞAN
MUHARREM AYI VE ÂŞÛRE
Hicrî 1434.yılın ilk ayı muharrem-i şerif, 15.11.2012 perşembe günü başlamıştır. Önümüzdeki 24.11.2012 cumartesi günü de inşallah mübarek ÂŞÛRE gününe erişmiş olacağız.
Hicrî yeni yılın; sağlık, huzur, barış, bereket ve bolluk içinde geçmesini ve hayırlara vesile olmasını dilerim. Tabii ki, bilmemiz ve yapmamız gereken hususlar vardır.
Tevbe süresi 36.ayette bildirildiği üzere: Yıl içindeki 12 aydan 4 tanesi hürmetlidir. Yâni diğer aylardan daha fazla hürmet edilmesi gerekir.
İçinde bulunduğumuz muharrem ayı bunlardan birisidir. Hz.Peygamberimiz “Ramazan orucundan sonra, oruçların en faziletlisi muharrem ayında tutulan oruçtur.” Buyurmuştur.
Özellikle ÂŞÛRE günü insanlık tarihinde dönem noktası olarak çok önemli hâdiselere sahne olmuş mühim bir gündür. Hatta her zaman ele geçmez bir mû’cize olarak; Hz.Peygamberimiz “Kim Âşûre günü aile fertlerine cömert davranıp, bol erzak alırsa, Hz.Allah yılın tamamında ona rızık genişliği verir.” Buyurmuştur. Bu husus tecrübelerle sabittir.
Onca imkân ve nimetler içinde bulunduğu halde, yaratana âsi davranarak iç huzuru yitiren, dolayısıyla sürekli darlık ve sıkıntıdan yakınanlara bu günler mükemmel bir fırsattır. Tevbe edin. İbadet edin. Oruç tutun. Allah’a yönelerek Âşûre günü evinize alışveriş edin. Bakın yıl içinde darlık görecek misiniz?
Fakih Ebu’l Leys Hazretlerinin Tenbîhü’l-Gâfilîn kitabında rivayet ettiği Hadîs-i şerifte; Âşûre günü vuku bulan bazı önemli hâdiseler şunlardır
1- Göklerin ve yerin yaratılması,
2- Hz.Âdem’in tevbesinin kabûlü ve Hz.Havva ile buluşması,
3- Hz.Nuh’un tufan sonrası gemisinin karaya yerleşmesi,
4- Hz.Musa’nın, Firavun’un şerrinden kurtularak,Firavun’un helaki,
5- Hz.İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtulması,
6- Hz.Eyyûb’un hastalıktan şifa bulması,
7- Hz.Yûnus’un balığın karnından karaya çıkması,
8- Hz.Süleyman’a mülk ve saltanat verilmesi,
9- Hz.Hüseyin’in şehid edilmesi,
10-Kıyâmetin kopması da Âşûre günü olacaktır.
Yukarıda belirtilen olaylar: Allah dostlarının; büyük zorluk, tehlike ve belâlarla imtihan edildikten sonraki kurtuluş ve zaferleridir. Hz.Peygamberimiz de bütün bunlardan daha büyük bir belâ ile imtihan vermiştir. O belâ ise; Ehli-beytinden 170 kişinin şehid olacağını önceden bilmesi ve kaderin tecellî etmesidir.
Kaderin bir sırrı olarak, belki de onların makam-ı mahmud’da, yanında olabilmeleri için, ÂŞÛRE günü Kerbelâ’da torunu Hz.Hüseyin ve yakınlarından bir çoğunun şehid olmaları Hz.Peygamberimize bildirilmişti.
Nitekim Hz.Hüseyin Kûfe’ye hareket edeceği zaman, rüyasında kardeşi Hz.Hasan’ı gördü. Hz.Hasan:“Ey biraderim! Sen Kûfe’lilerin ecdadımıza ne yaptıklarını bilmiyormusun? Sanki bayrama gidiyor gibi en güzel elbiselerini giymişsin” deyince, Hz.Hüseyin:“Ben şehit olmaya gidiyorum. Bundan büyük bayram olurmu?” demiştir.
İslam tarihinde çok acı ve kara bir leke olan bu kardeş kavgası; Irak hudutları içindeki Kerbelâ kentinde, Ehli-beyt ile halife ve bazı eshap arasında içtihat farklılığı yüzünden vuku bulmuştur. İslâm âlemini üzüntüye gark eden bu hadise üzerine, Halife Yezid dahî Hz.Hüseyin’in şehâdetini Şam’da öğrenince gözyaşlarına boğulmuş, Irak valisi Ubeydullah ibni-Ziyad’ı lâ’netleyerek, Hz.Hüseyin’e rahmet dilemiş ve imam Zeynel Âbidin ile yakınlarını uzun süre sarayında ağırlamıştır.
İmam-ıGazâlî’nin beyanına göre; Hz.Hüseyin’in katline Halife Yezid’in ne emri ne de rızası vardır.
Kerbelâ hâdisesi hakkında muhtelif tarihî kaynakların farklı izah ve yorumlarını görüyoruz. Taraflardan birini küfür ve zâlimlikle itham ederek lâ’net okuyanlar bile vardır. Ancak bu hâdisenin detaylarından çok, gelişmesine ve sonucuna baktığımızda; Yahûdî fitnesi ve tahrikler yüzünden, Müslümanların tefrikaya düşerek bölündüklerini görüyoruz. Bunun acısını ve zararlarını hâlâ yaşıyoruz.
Ehli-sünnet akîdesine sahip bizler; Eshab-ı Kiramın hiç birisi hakkında kötü söz söylemeyiz. Onları yargılamak yerine, hürmetle anmak suretiyle, işi Allah’ın hükmüne bırakırız. İfrat derecesine varan anmalar ve yaslar yarayı derinleştirmekten başka bir işe yaramaz. Artık küçük farklılıkları bir tarafa bırakarak, ortak noktalarda buluşup, yakınlaşmak gerekmektedir.
Âşûre günü eve ufak tefek alışveriş yapmalı, en az 10 kişiye selâm vermeli, yardım ve ikramlarda bulunmalı, o gün gusledenlerin yıl içinde ufak tefek hastalık görmeyecekleri rivayeti dikkate alınmalı, kuşluk vakti 2 rek’at namaz kılmalı ve diğer dua ve zikirlerle birlikte mümkünse 10 gün, hiç değilse 8,9 ve 10.gün oruç tutmalıdır. Bu sünnettir.
Hicrî yılınızı ve âşûrenızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.