Hava Korsanının Yargılanmasına Başlandı
Geçtiğimiz Nisan Ayında Pegasus Havayolları'na Ait Diyarbakır-istanbul Seferini Yapan Uçağı Kaçırarak Ankara Esenboğa Havalimanı'na İndiren Mehmet Gökşingöl'ün Yargılanmasına Başlandı.
Geçtiğimiz Nisan Ayında Pegasus Havayolları'na Ait Diyarbakır-istanbul Seferini Yapan Uçağı Kaçırarak Ankara Esenboğa Havalimanı'na İndiren Mehmet Gökşingöl'ün Yargılanmasına Başlandı.
Geçtiğimiz Nisan ayında Pegasus Havayolları'na ait Diyarbakır-İstanbul seferini yapan uçağı kaçırarak Ankara Esenboğa Havalimanı'na indiren Mehmet Gökşingöl'ün yargılanmasına başlandı.
Çubuk Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına Sanık Gökşingöl, Avukatı Hafize Okur ile katıldı. Kimlik tespitinin ardından sanık Gökşingöl savunmasını yaptı. İstanbul'da yapılacak ihale işlemlerini takip etmek için Diyarbakır-İstanbul uçuşlu Pegasus Havayolları'na ait uçaktan bilet aldığını belirten Gökşingöl, iş başvurusunda bulunduğunu ve bunun için istihare rüyasına yattığını anlattı. Gökşingöl, "Rüyamda İstanbul'a gideceğim uçağın düştüğünü gördüm. Rüyamı anlatırsam benim deli olduğumu düşüneceklerini sandım ve kimseye rüyamı anlatamadım
Yolcuların zarar görmesini istemiyordum. Bari uçağa bineyim de durumu pilotlara, hosteslere söyleyeyim diye düşündüm" dedi. Sık sık rüya gördüğünü ve rüyalarının gerçekleştiğini anlatan Gökşingöl, "Bu konuda başbakana yazmış olduğum mektubum da var. Havalimanına gitmeden önce iki-üç nefes sigara niyetine ot içtim. El bagajında, uçakta hiley-i şerife, 2 adet büyük boy Kuran-ı Kerim, 1 adet göğsümde taşıdığım Kuran-ı Kerim'in İngilizce çevrisi, Atatürk'ün en son mesajını içeren 30-35 adet metin ve kendime ait mektuplarım vardı" diye konuştu.
Uçağa binmeden önce abdest alıp namaz kıldığını kaydeden Gökşingöl, uçağa bindikten sonra hosteslere rüyasını anlatmaya karar verdiğini ve kokpitin önünde bulunan hosteslerin yanına gittiğini ifade etti. Gökşingöl savunmasına şöyle devam etti:
"Üzerimde göğsümdeki Kuran-ı Kerim, cebimdeki maskem, takkem, cep telefonum ve kulaklığım vardı. Tuvalette takkemi ve maskemi taktım, elime cep telefonumu aldım, göğsümdeki Kuran-ı Kerim'i belirginleştirdim. Uçak düşse daha iyi mi olacaktı? Hostesi korkutayım da bari uçağı Diyarbakır'a en yakın olan Van'a indireyim dedim. Van deseydim beni dikkate almayacaklardı. Van üzerinden İran'a geçerler de bizi Van'da indirirler diye düşündüm. Özellikle Van Gölü'nü görmek istiyordum. Daha önce Van'a hiç uçmamıştım.
Bir host ve hostesin karşısına çıkıp 'bir kaç mesajım var', yolculara 'panik yapmayın, perdeyi açmayın, panik yok' dedim. Hostes panikledi, düşer gibi oldu. Host ve ben hostesi tuttuk. Göğsümde kafirin bombası var, elimde de cep telefonu olduğu halde, cep telefonunu göstererek pin kodunu açtım. 'Yes tuşuna basarım' dedim. Host da panikledi. Küçük Kuran-ı mı çıkardım. 'Hostes bana Kuran oku' dedim. Kendisine çıkartmış olduğum küçük Yasin'imden okudum. Hostes hanım sakinleşti. Uçaktaki yolcuların hiçbir
şeyden haberi yoktu. Hostes hanım bana 'niyetin nedir?' diye sordu. Ben de 'uçağı Van üzerinden İran tarafına götürün. Van Gölü'nü göreceğim' dedim. Hostes hanım durumu kaptana telefonla iletti. Yanımda şifreli olarak kokpitte konuştu. Uçağın yönünün hafif değiştiğini hissettim. Diğer hostes hanım geldi. 'Niyetin nedir?' diye sordu. Ben de İran'a gitmek istediğimi ve Van Gölü'nü görmek istediğimi söyledim. Ayrıca panik yapmamalarını, uçağın servisini yapmasını söyledim. Bu arada Diyarbakır Belediye
Başkanı Osman Baydemir'in ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın icraatlarını beğenmediğimi söyledim. Amacım inandırıcı olmaktı. Barzani'yi eleştirdiğimi söyledim. Bu arada hostes yanımızdan ayrılmıştı. Geldiğinde uçağın yakıtının İran'a gitmek için yeterli olmadığını söyledi, ben de o an için Van'a inmek istediğimi söyledim. Uçağın Ankara'ya indiğini duyunca çok rahatladım. Ha Van ha Ankara. Rüyamın gerçekleşmediğine sevindim. Ben rahatlıkla uçaktan ineceğimi sanıyordum. Bir baktım, karşımda polisler
tatbikat yapıyorlar. Beni aldılar. Mukavemetim olmadı, asla da olamaz. Eylemim münferittir. Bunu bir Allah, bir de ben biliyorum."
Duruşmada Cumhuriyet Savcısı Dursun Yüzer, sanığın anlattıklarından cezai ehliyetini etkileyebilecek bir rahatsızlığın olabileceği şüphesini doğurduğunu, bu nedenle suç tarihinde cezai ehliyetinin tespiti için bir kamu sağlık kurumunda gözlem altına alınarak rapor alınmasını talep etti. Savcı Yüzer ayrıca, sanığın tutukluluk halinin devamını istedi.
Hakim Nihal Uslu, sanığın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevkine ve akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespitine karar verdi. Hakim Uslu ayrıca, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
(EDA-SC-OK-Y) (İhlas Haber Ajansı)
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.