CHP'nin Kur'an kursları

CHP ile Kur'an kurslarını yan yana düşünmek bile yeteri kadar şaşırtıcı idi. Seçim sath-ı mailine girildiği şu günlerde "CHP'nin dini siyasete alet eden" çıkışlarını seçim yatırımı olarak değerlendirmenin yeterli olmadığını, dikkatlerimizden kaçan bir ayrıntıyı hatırlatarak göstermek mümkün.
Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kapatma davasında kararını açıkladığı günden bu yana Türkiye hiç laiklik tartışması yaşamadı. Süre uzunca bir süre ve Türkiye'nin laiklik gerginliği periyoduna aykırı. Tersinden şaşırtıcı olan, CHP'nin din ve siyaseti birbirine karıştıran açılımlarının gündemde yer alması. Kısaca Türkiye laik rejime yönelik tehlikeleri tartışmak yerine CHP'nin dinî siyasetini konuşuyor. Laiklik tartışmalarının yerini, CHP'nin çarşaf ve başörtüsü açılımları, en nihayetinde her mahalleye açmayı vaat ettiği Kur'an kursları alıyor.

CHP'nin bu çıkışlarından ne anlamalıyız?

Önce demokrasinin doğasını hatırlatalım. Bu açılımları CHP'nin fırsatçılık kokan seçim yatırımları olarak yorumlamak eksik bir yaklaşım. Seçim zamanları, siyasî partilerin kendilerini halkın taleplerine göre yeniden biçimlendirdiği dönemler. Yeni politikaların ve açılımların seçim zamanında devreye girmesi bu yüzden doğal. Konunun kendisi seçim zamanı telaffuz edilecek sonrasında unutulacak geçici bir vaat değil. Çarşafa kapı açan CHP'nin kendi içinde yaşadığı sert tartışmalar, konunun sinir uçlarına nasıl dokunduğunu göstermedi mi? Kur'an kursları konusu ise daha esaslı ve derin etkiler bırakacak bir konu. Konu CHP'yi CHP yapan çok hayati bir konu.

Din ve vicdan özgürlüğünün iki temel cephesi var. Bunlardan biri ibadet özgürlüğü. Başörtüsü sorunu, bir ibadet özgürlüğü sorunu. İkincisi din eğitimi sorunu. İnsanların dinlerini öğrenmeleri ve öğretmeleri konusunda özgür olmaları, din eğitimini bir özgürlük sorununa dönüştürüyor. Türkiye dünyadaki evrensel laik düzenlemelerden farklı olarak din eğitimini devlet tekeline almış vaziyette. Ancak devletin öğrettiği dini öğretmek ve bu şekilde öğretilen dini öğrenmek hakkına sahipsiniz. Türk toplumunda bu düzenlemeye temelde bir itiraz gelmedi. Sadece devlet tarafından öğretilen dinin ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu şikâyetleri yapıldı.

CHP'nin "Mahalle evleri" projesi içine yerleştirdiği Kur'an kursları, toplumun din eğitimi ihtiyacını karşılamayı hedefleyen bir açılım. Bu açılımın ne kadar radikal olduğunu tersinden anlatmak mümkün. Şayet bu proje AK Parti'nin dile getirdiği bir proje olsaydı, Yargıtay Başsavcısı sırf bu delilden hareketle kapatma davası açardı.

Yaklaşan mahalli seçimler, CHP'nin bu projesini açıklamak için gerekli ama yeterli değil. CHP, bu açılımı ile kabuk değil, resmen iskeletini değiştiriyor. CHP'nin Kur'an kursları açmaktan vazgeçmesi, CHP'ye kimliğini veren toplumu laikleştirme projesinden vazgeçmesi demek.

Türkiye çok uzun zamandır laikliği tartışmıyor; üstelik CHP de toplumu laikleştirmekten vazgeçiyor. Bu şaşırtıcı tabloyu, Ergenekon soruşturmasından bağımsız olarak düşünemeyiz. Eğer karşımızda duran tablo ile, bu tabloyu oluşturan dinamikler arasında mantıklı bir sebep-sonuç ilişkisi kuracak isek, CHP'nin Kur'an kursları için Ergenekon'a bakmalıyız.

Ergenekon demek, toplum üzerinde ideolojik baskılar kurarak devlet iktidarına sahip olmak demekti. Laiklik tartışmalarının, bu iktidarın ideolojik payandası olduğu, Ergenekon'un yargı huzuruna çıkması ile kendiliğinden ispatlanmış oldu. Laiklik tartışmalarının bıçakla kesilir gibi ortadan kalkması bu durumun kanıtı.

CHP'nin "dinî siyaset"e dalmasının da, laiklik tartışmalarının stratejik önemini kaybetmesinden kaynaklandığı ortada. Bu alanı işgal eden güç ortadan kalkınca CHP, boşluğu demokratik siyaset ile doldurmak zorunda kalıyor. CHP, Kur'an kursları açılımı ile Ergenekon'un ideolojik araçlarının da artık bir anlamı kalmadığını gösteriyor.

Bu yazı toplam 3852 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar