Belediye Başkanı Nasıl Olmalı?
Sosyal belediyecilik anlayışı özellikle son yıllarda yerel yönetimlerin gündemine girmiş olup aynı zamanda sınırları bu yazımızda ayrıntılı bir biçimde irdelenemeyecek kadar derin ve bir o kadar da tartışmalı bir konu başlığı olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle, ülkemizde belediyelerin sosyal alanda yaptıkları faaliyetlerin daha çok hangi dönem aralıklarında göze çarpıcı işler yaptıklarına bir göz atmakta yarar olduğu inancındayız.
Sosyal belediyecilik kavramı,araştırmacı Yalçın Akdoğan tarafından şöyle tanımlanmaktadır:
Mahalli idareye sosyal alanlarda planlama ve düzenleme işlevi yükleyen, bu çerçevede kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca kanalize eden; muhtaçlara yardım yapılması ve sosyal dayanışmanın tesis edilmesi ile sosyokültürel faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan altyapı yatırımlarını üstlenen; bireyler ve toplumsal kesimler arasında zayıflayan sosyal güvenlik ve adalet mefhumunu güçlendirmeye yönelik olarak mahallî idarelere sosyal kontrol işlevleri yükleyen bir modeldir.
Buradan da anlaşılacağı üzere sosyal belediyecilik sadece alt yapı hizmetleri yüklemenin ötesinde, yerel yönetimleri sosyal sorunların çözümünde de birebir sorumlu tutmaktadır ki bu da Türkiye tarihinde bir ilk sayılabilir. Peki neden sosyal belediyeciliği bir ilk olarak kabul ediyoruz, daha önce buna benzer uygulamalar ülkemizde tarih boyunca olmadı mı?
Bunu anlayabilmek için Türkiye"nin refah rejimine ve tarihine kısaca bakmamız gerekir. Ki yukarıda belirttiğimiz üzere bu yazımızda biz sadece günümüz yerel yönetim anlayışın üzerinde bir iki görüş beyan etmekle yetineceğiz ve sözü özelde ilçemiz belediyecilik anlayışına vurgu yapacağız.
Bugün Ankara Büyükşehir Belediyesi sayın Akdoğan"ın genel yaptığı tanıma uygun alanda faaliyetlerini yürütmektedir. Öyleyse sosyal belediyecilik anlayışına Ankara örneği ile gidebilmemiz mümkündür. Ancak yetmemektedir. Büyükşehirlerimizde ikamet edenler ile ilçelerde oturan vatandaşlarımızın sosyal ihtiyaçları farklılıklar göstermektedir.
Ayrıca belediyecilik, hele Türkiye gibi kaynakların kısıtlı olduğu bir ülkede, yapılabilecek en sıkıntılı işlerdendir. Bu işi yapabilmek için ya çok vurdumduymaz olup, olduğu kadar diyebilecek bir yapıda olmanız gerekir, ya da bu işe 24 saatinizi, gönlünüzü ve inancınızı koymanız gerekir. Tabi bu inancı koymakta her zaman halkınızın tam memnuniyetini garanti etmez. Siz elinizden geleni yaptığınıza inanırsınız ancak sokaktaki insanlarımızın memnuniyet düzeyi istenilen seviyeye çıkmayabilir. Siyaset ve seçim çerçevesinden baktığınızda insanları memnun ederek onların oylarını almanız çok zorlu bir iştir. Bu nedenle genelde son ana kadar hizmetlerin kalitesini ölçmekten çekinir, daha doğrusu ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlardan kendimizi korumaya çalışırız. Oysa Büyükşehir Belediyesi başlatmış olduğu bir çalışma ile vatandaşına verdiği hizmeti ölçme cesaretini gösteriverir. Bunun iki nedeni olabilir. İlki, kendi verdiği hizmete çok güveniyor olmak, diğeri de kendi eksiklerini cesaretle sorgulayarak daha iyiye ulaşma isteği ve azmine sahip olmaktır. Her iki neden de saygıya layıktır. Bu tür bir çalışma, benden bu kadar, bunları sunuyoruz daha ne yapalım anlayışından , sizler daha iyisine layıksınız, bizde bunun gereğini yapmaya çalışıyoruz anlayışına geçiştir.
İşte bizim yapmamız gereken ana konu budur. Bugüne kadar üzülerek belirmek gerekirse partisi falan önemli değil gelen başkanların kapasitelerinin veya ufuklarının dar olması, Ankara siyasetinden uzak bulunmaları, bürokrasiyi bilememeleri veya onlardan tam olarak yararlanma yoluna gidilmemsi gibi nedenlerden dolayı ülke pastasında payımızı yeterince alamadıkları gibi, kendilerine sunulan pastayı da yemesini bilmediklerinden ağızlarına yüzlerine bulaştırmış olmalarına bağlıyorum. Festivalleri sadece bazlama ve turşu satışı olarak görmeye devam eden zihniyetlerden Ankara siyasetini iyi bilen, bürokratik engelleri diliyle, bilgisiyle kısaca müktesebatıyla çözebilecek yerel yöneticilere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu sebeple önümüzdeki günlerde aday olabilecek arkadaşlarımızın kendilerinde bazı özelliklerin diğerlerinden farklı olması gerektiğini göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Teşkilatların tercihleri ile halkın tercihi örtüşmeli hatta Ankara ayakları da sağlam olmalıdır.
Bu konu çok su kaldırır. Selamların en güzeli ile