ŞEVKET TANDOĞAN

ŞEVKET TANDOĞAN

AŞÛRE GÜNÜ VE HİCRET

                                                                          

            Hicrî 1436.yılının ilk ayı muharrem-i şerif; 25.10.2014 günü başlamıştır.3 Kasım pazartesi günü de mübarek ÂŞÛRE günüdür.

Hicrî yeni yılın; sağlık, huzur, barış, bereket ve bolluk içinde geçmesini dilerim. Karaman ilimizde maden ocağında mahsur kalan işçi kardeşlerimizin Allah yardımcıları olsun.

            Tevbe süresi 36.ayette bildirildiği üzere: Yıl içindeki 12 aydan 4 tanesi hürmetlidir. Yâni diğer aylardan daha fazla hürmet edilmesi gerekir.

Muharrem ayı bunlardan birisidir. Hz.Peygamberimiz: “Ramazan orucundan sonra, oruçların en faziletlisi muharrem ayında tutulan oruçtur.” Buyurmuştur.

            ÂŞÛRE günü tarihte çok önemli hâdiselere sahne olmuş mühim ve mû’cizevî bir gündür. Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.): “Kim Âşûre günü aile fertlerine cömert davranıp, bol erzak alırsa, Allah’da yıl içinde ona rızık genişliği verir.” Buyurmuştur.

            Dolayısıyla bunca imkân ve nimetler içinde bulunduğu halde, iç huzurunu yitiren, sürekli darlık ve sıkıntıdan yakınanlara bu günler mükemmel bir fırsattır. Allah’a yönelerek Âşûre günü evinize alışveriş edin. Yıl içinde darlık görmeyeceksiniz.

            Fakih Ebu’l Leys Hazretleri, Tenbîhü’l-Gâfilîn kitabında naklettiği Hadîs-i şerifte, Âşûre günü vuku bulan bazı hâdiseler şunlardır:

            1- Göklerin ve yerin yaratılması,

            2- Hz.Âdem’in tevbesinin kabûlü ve Hz.Havva ile buluşması,

            3- Hz.Nuh’un tufan sonrası gemisinin karaya yerleşmesi,  

            4- Hz.Musa’nın, Firavun’un şerrinden kurtularak,Firavun’un helaki,

            5- Hz.İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtulması,

            6- Hz.Eyyûb’un hastalıktan şifa bulması,

            7- Hz.Yûnus’un balığın karnından karaya çıkması,

            8- Hz.Süleyman’a mülk ve saltanat verilmesi,

            9- Hz.Hüseyin’in şehid edilmesi,

           10-Kıyâmetin kopması da Âşûre günü olacaktır.

             Bilindiği üzere, Miladî 622.yılı Muharrem ayında, Allah’ın izniyle Peygamberimiz ve pek çok eshabı Medine’ye hicret etmişlerdir. Yani Hicret-i Nebî bu günlerde vuku bulmuş ve bu yıl Hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır.

             Kâinatın efendisinin mucize ve hikmetlerle dolu bu kutlu yolculukla, doğup büyüdükleri yurtlarını, yuvalarını, mallarını ve sevdiklerini sırf Allah (cc.)için geride bırakarak kutlu şehir Medine’ye Hicreti; haddi zatında İslâmî inkişaf ve fütuhatın mihenk taşıdır.

             Arabistan halkı eskiden beri her yıl zilhicce ayında Mekke’ye gelir Kâbe’yi ziyaret ederlerdi. Peygamberimiz de kafileleri dolaşıp onları İslam’a davet ederdi. Nübüvvetin 11.yılında Medine’den gelen 6 kişi ile görüşüp, vaaz ve nasihatte bulundu. Kur’an okudu. Onlar da iman ettiler. Bu 6 Müslüman memleketlerine döndüklerinde yakınlarını da irşat ederek ertesi yıl 12 kişi olarak geldiler. Akabe denilen semtte Peygamberimizle gizlice görüşüp; Allah’a şirk koşmamak, zina ve iftira etmemek, çocuklarını öldürmemek için söz verdiler, bîat ettiler. Buna tarihte BİRİNCİ AKABE BÎATI denir.

             Nübüvvetin 13.yılında hac mevsiminde yine Medine’den gelen 73 erkek ve 2 kadın Müslüman Akabe mevkiinde Peygamberimizle buluştular. Bîat ettiler ve onu düşmanlardan koruyacaklarına, birlikte cihat edeceklerine söz vererek Medine’ye davet ettiler. Buna da İKİNCİ AKABE B’İATI denir. Medîne’li Müslümanların bu samimi ve yiğitçe davranışları Peygamberimizi çok memnun etmişti.

            Mekke müşrikleri Peygamberimize sü-i kast hazırlığındaydılar. Eza-cefa altındaki Müslümanlara hicret müsaadesi verildi. Kimisi Medine’ye, kimisi de Habeşistan’a göçüyordu. Peygamber Efendimiz, müşriklerin sü-i kast planlarını öğrenmişti. Evi sarılmıştı. Yatağına Hz.Ali’yi bırakarak evinden çıktı. Ahzap duasını okuduğu bir avuç toprağı müşriklerin üzerine serpip, onlara görünmeden aralarından geçip gitti. Yol arkadaşı Yar-ı-garı-nebi Hz.Ebu Bekir ile beraber sevr mağarasında 3 gün gizlendiler.

             Servetiyle, saygın kişiliğiyle, aile fertleriyle hep yanında olan sadık dost Hz.Ebu Bekir; Hicret esnasında Sevr mağarasında Onun yanında ikinci kişi olarak yüksek himmet ve teveccühe mazhar olmuş, böylece Hilafet ve veraset-i tamme makamını ihraz etmiş, altın silsilenin ilk halkası olma şerefine ermiştir.

             Resûlüllah ve yanındakiler uzun yolculuk sonunda, Medine’ye yakın, bağ-bahçeleriyle ünlü Kuba beldesine geldiklerinde burada 2 hafta kalarak mescit inşa ettiler, diğer muhacirlerle burada toplaşarak birlikte Medine’ye giriş yaptılar.

             Hz.Peygamberimiz önde, Hz.Ebu Bekir arkasında, diğer sahabeler yan taraflarında büyük bir konvoy halinde şirin Medine’ye girerken, Halk sevinçten uçuyor, şehir çığlıklarla çalkalanıyor, şair ve ediplerin “Ay doğdu üzerimize, ne mutlu bize” diyerek başlayan kasideleri sokakları çınlatıyordu. Kendisini misafir etmek ve ağırlamak için hazırlanan Medine eşrafının davetlerine mukabil, devesi Hz.Halid ibni-zeyd’in evinin önünde çöktü ve orada yerleşti.

             İşte bu kutlu hicretin anlamını kavramak, Aşurenin bereketinden istifade etmek için; çok tefekkür ederek kardeşliğimizi güçlendirmek ve dua ve ibadete yönelmek gerekir.

             

 

 

 

Bu yazı toplam 2114 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.