ALPEREN OCAKLARI BASIN AÇIKLAMASI

ALPEREN OCAKLARI BASIN AÇIKLAMASI

Çubuk Alperen Ocakları Başkanı Mehmet Kenan Harman “Açılım Süreci” ile ilgili olarak Atatürk Parkı’nda bir basın açıklaması yaptı.

 

Şuayip YAMAN

 

 

Ocak Başkanı Harman “Müslüman Türk Milletine” başlığı adı altında yaptığı açıklamada, “Bu bildiri, siyasi ucuz bahisler etrafında heyecan kabartma açıklaması değildir. Arı fikir ve iliklerimize kadar işlenen heyecan; gayemiz bu yaşanan gelişmelere, izlenen politikalara karşı Alperen Ocaklarının derinliğine fert genişliğine cemiyet dengesindeki remiz şahsiyetleri önüne katıp sağına soluna bakmadan ağız ishali olmuşlara inat söylediklerinin altlarına imza atan keyfiyetini kemiyet oranında mutasallaştıran bir protestodur.

 

Yüce Türk Milleti…!

 

Çok değil bundan yaklaşık 30 yıl öncelerinde, 15 Ağustos 1984 yılında PKK elebaşçısı Apo’nun talimatıyla Eruh ve Şemdinli ilçelerine düzenlenen ilk baskın, ilk kurşun ve sonuç: 12 yaralı, 1 er şehit… Ve devamında “Başbağlar Katliamı” ; Şehit olan öğretmenler, kundaktaki günahsız bebekler, çocuklar ve otuz binlere yaklaşan Şehit sayısı..Ahlar, ağıtlar, yanan yürekler, sönen ocaklar…

 

Şehit liderimizin PKK elebaşsısına canlı yayında hitap ettiği şekilde devam edelim: “ İt oğlu it” . İt oğlu İt’in yakalanışı ve Türkiye’ye getirilişi, kafesine tıkıldığında idam günü ne zaman gelecek diyen şehit ailelerinin gözlerindeki, “ artık bu sefer dünyalık hakkımızı senden alacağız!” şeklindeki imanı duruşu… Amalar…

 

Milletimizin güvenoylarıyla seçilen MHP, DSP, ANAP üçlü koalisyonunu urganı Apo itinin başına geçiremeyişi, idam yasa taslağının sırf siyasi ikballeri uğruna Anayasa Komisyonu’nda mevcut MHP üyelerinin üstünlüğü olmasına rağmen TBMM’ye sunduruluyor olması…! Ve İdamın Türk siyasi hayatından kaldırılması… Bir tarafta göbeğini kaşıyan bebek katili İt oğlu it… Bir tarafta da gözyaşlarının üstüne bir de bu acı yüklenen Şehit anaları ve necip Milletimiz…!

 

  Gelinen 2000’li yıllar, AKP’nin doğuşu  ve Başbakan’ın Tabiriyle; Çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemleri…Bir tarafta da yaşanan gelişmelere karşı tavır takınmayan, oy peşinde olan içi boşaltılmış birbirinin tamamlayıcısı muhalefet partileri.. Verilen tavizler, Şehit düşen askerler, kaçırılan siviller, Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri’nde yaşanan çatışmalar, devlete olan isyanlar, PKK’nın siyasi uzantısı olan BDP’nin PKK’lı militanlarla Habur görüntüleri, onları meşrulaştırmaları, devletimizin güvenlik güçlerine olan tehditleri ve SUSAN; SUSTURULAN, 5 bin yıllık geçmişi ve devlet tecrübesi olan TÜRK MİLLETİ…

 

Geçen 11 yıllık AKP iktidarı dönemini incelediğimizde, Alperen Ocakları olarak Türk Milleti’nin, nehir kenarında çalan “NEY” sesine kanarak gelen geyikler gibi uyutulduğunu görmekteyiz. Öncesinde konuşulmayacak konular şimdi çok normalleşmiş; 5 bin yıllık devlet tecrübesi olan ve onun devamındaki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devlet nezdinde de kan akmasın diye “İt Oğlu İt”le görüşecek, itibar kazandıracak, hatta Hükümet Sözcüsü’nün deyimiyle, “Biz Abdullah Öcalan’la aynı okulda olup, cemaatle namaz kılar, sohbetlere giderdik” diyerek Müslümanlaştırılacak ve halkın gözünde de tövbe etmiş bir “İt oğlu it” portresi çizdirilecek…Hatta bu, “it oğlu it” , Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in sohbetlerine gittiğini söyleyip neredeyse en büyük, “Büyük Doğucu” benim, deme cesaretini dahi almaya kendini namzet gösterecektir.  Bu laf oyunları, milletin gönlünde her zaman aşkla yer etmiş Alperenlerin nezdinde bozulacaktır.

 

Yüce Türk Milleti…!

 

Neden uyuyoruz, neden tepkisi< kalıyoruz? İşte her sorunun cevabı olacağı üzere, bunu da bir cevabı var; Üstat Necip Fazıl Kısakürek’ten nakille:

 

Türk Cemiyeti’nde kaybolan muvazenelere gelelim…

 

1)    Tanzimat’a kadar gelen bozgun ve çürüme devrimiz.

2)    Tanzimat’tan Meşrutiyet’e, hatta Cumhuriyet’e kadar taklit ve özeniş devrimiz.

3)    Cumhuriyet’ten bugüne kadar ana ruh kökünü büsbütün kurutma devrimiz….Yani alnı secdede olan ecdadımızın, rakı masalarında raks eden omurgasızlık dönemi…

 

Ruh ve muvazene Önce muvazene boşaltıldı, sonra ruh Ve insanlar arasındaki siyasi farklılıklar ve başa bela “KOMİNİZMA” tehlikesi..

 

PKK’nın ana görüşü, tüm hareket ve inanç tavrını bu sistem üzerinden sekilendirmesi.. Nitekim Bergson, Kominizma’yı şöyle tanımlar:   “Kominizma, çaresini bulamayan, keşiflerine tahakküm etmek kudretini kaybeden Batılı entelektüellerin intiharıdır. Çünkü Nazım Hikmet bile (nam-ı değer Mayakovski):,“Kominizm getirdiği dünyaya inanıyorum ve ruhumu kaybetmeye razı değilim” dedi ve çekti vurdu kendisini.. PKK’da çekip vuracak kendisini, ama nasıl ve ne ile? Karşısında idrakli, sistemli, teşkilatlı, öz köküyle alakası her geçen gün kuvvetlendirilen, yaradılışından müdafaalı, nüfuzu imkansız bir Türk ruhuyla.. Yani içlerinde KCK sanığı, din reformisti ve evlilik dışı ilişkileri meşrulaştırılan malum filmlerin başrol oyuncusu olan kişilerin olduğu akil adamlarla değil..

Yüce Türk Millet;

Çeşitli renkteki emperyalist devletler ve onların birer piyonu olmaktan öte bir mana ifade etmeyen bölücüler ve elebaşları, ülkemizde Şark meselesine vücut veren menfi amilleri bilmekte ve olanca güçleriyle aleyhimize kullanmak yoluna gitmektedirler. Seyyid Ahmet Arvasi Hocamızın belirttiği üzere Şark meselesine sebebiyet veren olumsuz faktörler:

 

·        Tarihi,

·        Haesi,

·        Sosyal,

·        Coğrafi,

·        İktisadi,

·        Psikolojik,

·        İdare ve İç Siyaset,

·        Milletlerarası Çatışmalar ve Emperyalist oyunlardır.

Alperen Ocakları olarak, Sayın Hükümet yetkililerine de piyonlarla değil, şah olanlarla kafa yormalarını öneririz.

Yaşanan süreç çok boyutlu ve çok faktörlüdür. İç çekişmelere karşılıklı zıtlıklara ve ırkı terimlerin din kisvesinden sıyrılıp, üstün kılınıp ayrılıkçı federe yapılara kadar gidebilecek sorunlara gebe olduğu apaçıktır.  Bu nedenle de milletimiz; tarihi, harsi, içtimai, coğrafi, iktisadi, ruhi, idari ve siyasi bütünleşme konusunda en ideal ölçülerde bir çelik yumruk haline gelmelidir.

Milletimiz, milli bütünlüğü koruyup geliştirdikçe ve barış içinde kalkınmasını tamamladıkça, yine gelişmiş medeniyetler seviyesine çıkacaktır.

Yüce Türk Millet…!

Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’ten nakille, Gaye-İnsan-Ufuk, Peygamber’in (s.a.v) “Kişi kavmini sevdiği için suçlanamaz!” mealindeki muazzam Hadisi’nde, dışarıdan ve ilk bakışta o kadar kolay sanılan namütenahi derin manaya bir yol ve hudut içinde, hudutsuz milliyetçiliğe işaret ettiğini görmekteyiz.

İslam İnkılâbında Milliyetçilik görüşü, Müslümanlıkta mahdut sınırlı milliyetçiliktir ki bu sınırın en küçük mikyasına kendisini hudutsuz ve başıboş bilen milliyetçilik ulaşamaz ve böyleleri bizimle uyuşamaz. İşte kandan beslenmeyen, kana dayalı olmayan, Alperenlerin kapsayıcı Milliyetçilik şuuru ve reçetesi bu anlayıştır. Ki; Türk’le Kürt’ü, Kürt’le Arap’ı; Arap’la da Çerkez’i birleştirir. Özetle Sabatayist, Mason, Dönme değil.. Türk’üz, Kürt’üz, Arap’ız; MÜSLÜMANIZ..  Yani biz BİR’iz..

Yüce Türk Millet…!

Alperen Ocakları olarak Hükümet yetkililerine tavsiyemiz şudur: Fikirde, aksiyonda ve çilede remiz şahsiyetimiz, üstadımız Necip fazıl Kısakürek’i önümüze katarak, Dünyaya haykırıyoruz…!

“Ben İslam’ın gerçeğindeyim ve gerçek İslam bende: 21. asır tufanından kurtulmak isteyen, Nuh’un Gemisi’ne buyursun…!

Yüce Türk Milleti…!

Davadan zerre taviz vermeyen ve her türlü yarım oluşların engelcisi Muhsin Başkan’ın talebeleri olarak diyoruz ki, Sayın Hükümet yetkilileri, Şehit Analarının ahları, şehitlerimizin kanları yerde mi kalacak? Nasıl hiçbir şey olmamış gibi helalleş ilecek? Hani İslam’da kısas hakkı? Apo canisi ve kurmayları havlayacak da bizler susacak, tepkisiz mi kalacağız?

Unutulmasın, DENİZLER DURULMAZ DALGALANMADAN…!

ALPEREN OCAKLARI OLARAK SÜRECİN TAKİPCİSİ OLACAĞIMIZI BİLDRİMEK İSTERİZ.

KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR…! Dedi.

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.